Fatih Terim Fonu olayını anlama rehberi
Birkaç haftadır Türkiye kamuoyunu tek bir olayın bu kadar meşgul etmesini anlamakta güçlük çekiyorum. Her akşam haber kanallarında hukukçusundan gazetecisine, psikoloğundan eski askerine herkes bir bankanın şube müdürünün müşterilerini dolandırmasını konuşuyor. Belli ki halkımız izliyor ki programların ardı arkası gelmiyor.
Genel olarak da programlarda bankacılık, sermaye piyasaları gibi konularda uzmanlara da pek yer verilmemesi dikkatimi çekiyor. Böyle olunca da az bilgiyle çok şey konuşuluyor ve en temel kavramlar bile yanlış kullanılıyor. Bu yazıda eski bir banka müfettişi, sermaye piyasası lisanslarına sahip bir köşe yazarı olarak birkaç konuya açıklık getirmek isterim.
Bir kere her şeyden önce olayda alışılmışın dışında hiçbir şey yok. 3-4 yıl banka müfettişliği yapmış her banka çalışanının şahit olduğu bir eylem. Mağdurlar çok ünlü oldukları için ve tutar çok büyük olduğu için bu kadar gündem oldu mesele. Konunun diğer kısmı da Ponzi sistemi.
Aslında biz bu sistemi çok yakinen biliyoruz. Doksanların Titan’ı, yakın zamanın Çiftlikbank’ı, kripto sistemi üstünden dolandırıcılıklar vs. İlk girenin yüksek getiri sağladığı, sonlara doğru paranın suyunu çektiği ve finalde oyunu kuranın ortadan kaybolduğu ya da hapiste soluğu aldığı sistemden bahsediyoruz.
Muhasebede FİFO, LİFO kavramları vardır. First in First out yani ilk giren ilk çıkar, last in first out, bu da son giren ilk çıkar. Ponzi sisteminde LİNO yapısı işler. Last in Never out, son giren çıkamaz yani. Burada da öyle olmuş, öyle olunca da olay ayyuka çıkmış.
Kara para
Konunun birçok boyutu var. Bir kere her şeyden önce bu kadar nakit para bu insanlarda ne arıyor? Bu işin MASAK boyutu. Yani kara paranın aklanması ve terörün finansmanının önlenmesini sağlamakla yükümlü kurum. Bu konuda karnemiz çok zayıf.
Ne zaman bir olay patlak verse çanta çanta, kutu kutu paralar ortaya saçılıyor. Mevzuat kara para konusunda en büyük sorumluluğu bankalara vermiş. Her banka kendi içinde bir birim kurup sistemlerini de mevzuata uygun şekilde kurgulayıp kara paranın aklanmasının önüne geçmekle yükümlü. Zaten banka dışında bir yerden de sisteme para sokmak mümkün değil.
Onun için belli bir tutarın üstündeki nakit para yatırmaları vs. incelemeye tabi tutulur. Bu para belli ki sistemin dışında. Nasıl oluyor da bu kadar para sistem dışı kalıp bu insanların ellerinde toplanıyor? İlk sorulması gereken soru bu. Bankacılık, Bankacılık Kanunu, BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) meseleleri de konunun ikinci boyutu. Efendim şube müdürü parayı dışarıda almış, odasında almış falan.
Şube müdürü nakit para alamaz. Odasında da alamaz, dışarıda zaten alamaz. Her bankanın en az bir gişesi vardır. Kameralar da o paranın verildiğini görecek şekilde konumlandırılmıştır. Müşterinin bir itirazı durumunda kamera kayıtları incelenir, olay açığa çıkar. Bu sebeple bu alan dışında nakit kabul edilmez.
O fon bu fon değil
Bence en önemli boyutlarından biri sermaye piyasası tarafı. Maalesef iğneyle kuyu kazarak geliştirmeye çalıştığımız sermaye piyasamız, bu piyasayla hiç ilgisi olmayan bu tarz olaylarla yıpranıyor. Burada bahsedilen “Fon”la, sermaye piyasalarındaki fonun uzaktan yakından ilgisi yok.
Maalesef kavram kargaşasından dolayı bu sistem de zarar görüyor. Bir kere yatırım fonları SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) lisansıyla portföy yönetim şirketleri tarafından kurulurlar. Hem SPK hem de bağımsız denetim şirketleri bu fonları ve portföy yönetim şirketlerini denetler.
Banka şube müdürü bu fonu yönetiyormuş deniyor. Bırakın banka müdürünü, banka bile fon yönetemez. Bankalar ve aracı kurumlar yatırımcıların fon almak için portföy yönetim şirketlerine iletecekleri taleplere, emirlere aracılık ederler. Fonları yöneten profesyoneller sermaye piyasalarında yetişmiş en eğitimli kişilerden seçilir. Ayrıca fonların geçmiş performansları, mevcut içinde bulunan ürünler son derece şeffaf bir şekilde TEFAS platformu üzerinden izlenir. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) üzerinden yatırımcı fonlarını takip edebilir.
Bu sebeple en regüle piyasalarımızdan biriyle, adi bir zimmet eyleminin adının yan yana anılması doğru değil. Bedava peynir fare kapanında olur. Mevcut piyasa koşullarının çok üzerinde bir getiri vaadi varsa orada bir problem vardır. Maalesef temel finansal okuryazarlık konusunda bile birçok eksiğimiz olduğu ve kolay yoldan köşe dönmeye çok meraklı olduğumuz için sık sık bu olaylar yaşanıyor güzel ülkemizde.