Fasonculuktan kurtulmanın yolu pazara çıkmak

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB)  düzenlediği ‘35. Yıl Vefa Gecesi’nde bini aşkın sektör temsilcisi bir araya geldi.  Hülya Güler, Hürriyet’te “Her şeyi bu 3’lü başlattı” başlığı altında bu gecede olan biteni anlattı.

Sektörün önde gelenlerinin ve ilk ihracatçı firmaların kurucularına, en çok ihracat yapanlardan, en genç tasarımcılara kadar tekstil ve hazır giyime emeği geçen pek çok farklı kesimin buluştuğu ve ödül aldığı gecede, katılımcılar arasında yer alan 3 yabancı isim dikkatleri çekmiş.

Hülya Güler yazıyor: Türkiye’nin ilk hazır giyim ihracatı yaptığı yabancı şirketler arasında yer alan 3 firmanın kurucuları da unutulmadı. Bugün halen aktif iş hayatı içinde olan ve Türkiye’den alım yapmaya devam eden İtalyan Pietro Balleri, Alman Achim Walz ve İsveçli Göte David Johansson da Türk hazır giyim sektörüne katkılarından dolayı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’dan ödül aldılar.

Avrupa’nın da hazır giyim dinamiklerini çok iyi bilen yaşı 60’ı aşkın bu 3 ismin özellikle Türkiye’den neden bir global hazır giyim markasının çıkmadığına ilişkin tespitleri önemli.

“Türk hazır giyim sektörü bugün çok güçlü ve rekabetçi. Global markalar çıkarma konusunda da büyük bir potansiyeli var. Ancak marka yaratmak farklı yatırımlar gerektiren çok zorlu bir süreç.

Türk şirketleri üretim yeteneklerini geliştirirken, marka yaratma konusunda risk almayı tercih etmediler.

Markalaşmak biraz risk almayı gerektirir.

Türk şirketleri kolay yolu seçtiler.

Bizim gibi bir kere de gelip, yüzbinlerce parça sipariş eden şirketlere üretim yapmayı tercih ettiler.

Türk şirketlerinin fason üretimle gelen garantili işlerle büyüdüğüne dikkat çeken ve bugüne kadar onlarca global markanın doğup büyümesine tanıklık eden Balleri, Walz ve Johansson’ın bundan sonraki sürece ilişkin tavsiyeleri ise şunlar:

 “Bu daha kolay yol ne yazık ki markalaşmanın önüne geçti. Ama bugün bu konuda çok önemli adımlar atanlar var. Onların başarılı olacağına inanıyoruz ve bunu diliyoruz. Bu çabaları gösterenler için en önemli destek Türk tüketicilerinden gelmeli. Önce Türkler kendi markalarına sahip çıkmalı. Hatta bunun için Avrupa’da yaşayan 20 milyonu aşkın olduğu söylenen Türklerin de destek vermesi lazım.”

Üç deneyimli satın alıcının söyledikleri çok önemli. Türk üreticiler fasonculuğu kabullenmiş durumda.

Yabancı alıcı gelsin, sipariş versin bekleyişi var. Bu durumda marka yaratmak da hayal.

Dış pazarda üreticinin kendi malını satabilmesi pazar araştırmasını, pazarlama masrafını gerektiriyor. Bunu yapabilmek için:

1) Firmaların ekonomik büyüklüğe sahip olması gerekir. Bizde firmalar küçük boyutlu.

2) Büyük boyutlu işinden para kazanan firmaların kazandıkları parayı firma içinde değerlemeleri gerekir. Bizde para kazanan firmalar hemen parayı firma dışına çıkarıyor.İnşaatçılığa soyunuyor.

Bu durumda ara formül İHKİP gibi meslek kuruluşlarının, belli ürünlerde dış pazarlarda pazar araştırmasına ve pazarlamaya önem vermeleri, fon ayırmaları.

Ne var ki bizim meslek kuruluşlarımız paralarını geziler için ve toplantılar için harcıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018