Farklılık yaratmak: Beste, makam, usul ve darb
"Farklılık yaratmak" konusunda yazılan-çizilenden hâlâ bıkkınlık gelmediyse sabrınızdan dolayı sizleri kutlarım. Bana geldi. Taşeron çalıştırılmaya "Önce öğrenelim sonra yaparız" safsatasıyla alıştırılan ve de öğrenmesi bir türlü bitmeyen işletmeler, adları "kalkınmakta" olan ülkelerin en önemli sorunlarıdır. Hani "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" derler ya, kalkınmakta olan ülkelerin çoğu işletmeleri de bir türlü öğrenmeyi bitirip öğretmeye geçemedikleri için bu ülkelere şaka yollu 'Hâlâ kalkınmakta olan ülkeler' deniliyor artık.
Yenilik konusunu ele aldığımızda nerelerde farklılık yaratılabileceğini detaylarıyla işlemiştik . Hafızalarını tazelemek isteyen okurlar bu yazıları Dünya Gazetesi internet sayfasından veya Sn. Uğur Özmen'in blogundan indirip tekrar okuyabilirler. O nedenle bu konuya daha fazla yer ayırmak yerine bir özet vererek bu konuyu kapatacağım. Haftaya yöneticilerin zamanını boş yere harcamalarına neden olan en önemli işletmecilik 'laf-ı güzaf' yani boş laf alanlarından birini: Strateji konusunu işlemeye başlamak istiyorum.
Farklılaşmak bir işletmenin amacına, yani hizmet verdiği veya vermek istediği optimal büyüklükteki pazarlarda tekelleşmesine ulaşabilmesi için - bazı istisnai durumlar haricinde - hem gerek hem yeter şarttır. Farklılaşmak, bir düşünce biçimi olarak şirketin hem yönetiminde hem işletmesinde (belleği kuvvetli okurlar yönetilen ile yönetimin ayrılmasının ne denli önemli olduğunu tartıştığımızı anımsayacaklardır) şirketin mutlaka ama mutlaka en üst yönetiminden başlayarak her kademesine hakim kılınması gereken bir felsefedir. Bunun sağlanması öyle süslü laflara, şu bu eğitim programlarına katılıma bırakılmayacak kadar zor iştir. Ancak en alt kademeden başlayarak en üst yöneticisine varana kadar herkesin farklılaşmaya katkıda bulunmaya çalışması bir netice verecek diye bir garanti yoktur. O açıdan nankör bir çabadır. Kaldı ki bu felsefenin hakimiyeti oldukça da tehlikelidir.
Farklılaşma felsefesinin yaygınlaşması eğer bu konudaki çabaları entegre edecek, odaklayacak bir temel model yoksa herkesin ayrı bir enstrüman çalarak ve farklı notalar kullanarak müzik yapmaya çalışmasına benzer ki bu kaynak israfı demektir. İşte onun için haftalardır iş tanımı konusunu işledik. İş tanımı, şarkı bestesidir. Her enstrüman sahibi "daha iyi nasıl çalarım" diye uğraşırken ortaya kakafoni çıkmasın diye yapılır. Düşünsenize, elde şarkının bestesi olmasa bir saz heyetinin çaldığı şey - bırakınız neye benzediğini - olanaklı olur mu? Bu gerçek, işletmeler için gerek literatürde gerek uygulamada neden unutuluyor veya es geçiliyor, bu yaşa geldim henüz anlamış değilim. O nedenle haftalardır "iş tanımları fantazi değillerdir" diye yazıp duruyorum.
Şimdi gelelim özete. Aşağıda şimdiye kadar yazdıklarımın bir özeti var. Sadık okurlarım bunları aşağı yukarı altmışiki haftadır okuyorlar. Özeti veriyorum. Bunu kesip saklamanızı öneririm. Eğer arzu edenler olursa e-posta atsınlar, gönderirim. Şimdiye kadar yazdığım ve bundan sonra yazacaklarım hep bu özet çerçeve içinde kalacak. Sonradan kimse "Bu da nereden çıktı?" demesin. İşletme şarkısının bestesi şöyle:
"Şirketin optimal pazar büyüklüğünde kalıcı tekelleşmesi (sustainable monopolization in large-enough markets) amacıyla yaptığı iş tanımı çerçevesinde:
Pazarlama işlevinin: [1] Mevcut alıcıların daha sık ve daha çok almalarını sağlamak; [2] Rakiplerin alıcılarını şirkete çekmek; [3] Şirketin sunduğu mal ve hizmetleri kimseden almayanların almaya ve şirketten almaya başlamalarını sağlamak (ve tüm bunların aksinin olmasını önlemek) ve bu amaçlardan önceliklendirilmiş bir veya bir kaçına ulaşmaya çalışırken, [4] Şirketin kısa ve orta dönemde kârlı çalışmasını
sağlamak amacıyla yürüttüğü: (A) Hedef pazarlarla iletişim için reklam ve promosyon programlarının ve satış literatürünün tasarlanması ve yürütülmesi; (B) Mal ve hizmetlerin hedef pazarlara etkin ve verimli bir şekilde ulaştırılması için gereken dağıtım kanallarının tasarlanması ve kullanılması; (C) Fiyatlandırma, müşterilerle pazarlık ve görüşmeler, satış başvurularının teşviki ve bunların cevaplandırılması için gereken sistem ve yöntemlerin tasarlanması ve yürütülmesi çalışmalarında amacına ulaşabilmesi için:
Üretim işlevinin: [1] Ürün ve hizmetlerin istenilen miktar ve özellikte; [2] Kalitede; [3] Maliyette; [4] Zamanında, üretilmesi ve [5] Siparişlerin yerine getirilebilmeleri
amacıyla yürüttüğü (A) Üretim sistem ve alt yapısının tasarlanması ve kullanılması; (B) Kalite kontrol standartlarının seçimi, uygulanması ve ürün hizmetlerinin tasarlanması ve yürütülmesi; (C) Depo ve envanter, satın alma-tedarik, malzeme kullanımı sistem ve usullerinin kullanılması; (D) Maliyet düşürücü programlar, bakım-onarım, üretim metotları geliştirme ve dengeli üretim yapılması ve (E) Maliyet hesaplaması, imalat programlaması yapılması ve nakliye hizmetlerinin verilmesi işlerinde yine iş tanımı çerçevesinde farklılık yaratarak çalışması için
gerek ve yeter: [1] Finansman; [2] İnsan gücü; [3] Alt yapı ve tesis; [4] Bilgi ve know-how ve [5] İlişkiler ve stratejik işbirlikleri kaynaklarının verimli kullanılması."
Bestenin makamı mantık, usulü odaklanmış entegrasyon, darbını siz seçin ister düm, ister tek, ister tekâ, ister teke, isterseniz tâhek kullanın .
Sağlıcakla kalın.