Farklılaşan risk algısı çelişkileri daha tehlikeli hale getiriyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Dolar faizlerine ilişkin beklentilerin farklılaşması ve ulusal düzeydeki ekonomi politikası uygulamalarının kendi içindeki çelişkileri, makroekonomik görünümümüze ilişkin beklentileri olumsuzlaştırıyor. Türk Lirası’nın, son on gün içindeki değer kayıplarının sebebini burada aramak gerekiyor. Riskten kaçınma eğilimini güçlendiren bu iki farklı konuya ilişkin işleyişi irdelemeye çalışalım.

Eşanlı olarak sahne almaya başlayan birkaç konu, ABD para otoritesini dolar faizlerini yükseltmek konusunda daha seri davranmaya zorluyor. Emtia fiyatlarındaki arz daralmasına dayalı fiyat yükselişlerinin yarattığı maliyet kökenli enflasyon baskısı, diğer sebeplerin yanında görece önemsiz kalıyor. Menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlık fiyatlarının şişkinliği ve patlayacak balon haline gelmesinin önlenmesi adına acilen bir şeyler yapılması gerekiyor. Yeni yönetimin korumacılık kapsamına giren söylemleri, ABD dışındaki sermayeyi geri getirmeyi hedefl eyen tasarımları ve bunları desteklemek üzere maliye politikasını olabildiğince gevşetmeye yoğunlaşan yaklaşımları durumu daha tehlikeli hale getiriyor. Bu tablo, para otoritesinin fonlama maliyetini seri bir şekilde negatif faiz alanından çıkartmasını gerektiriyor.

Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız görünüm, yoğun bir şekilde pazarlanmaya çalışılan iyimser senaryoları desteklemiyor ve riskten kaçınma eğilimini teşvik ediyor. ABD para otoritesinden gelen son uyarılar ve kararlı görünüm, finansal piyasaları bir miktar sarstı; kısa vadede geri adım atmaya zorladı. Bu son durum, inatlaşmaların geride kaldığı ve geri dönmeyeceği anlamına gelmiyor! Piyasalar bu yıl içinde üç veya dört faiz artışı olabileceğini kabullenmiş gibi görünüyor, fakat bunu fiyatlamaktan kaçınmaya çabalıyor! Başka bir deyişle, para otoritesini sakinleştirmeye çalışırken faiz yükselişi lehine tahrik etmekten kaçınmayı beceremiyor!

Benzer bir çelişki iç piyasalarımızda da yaşanıyor. Türk Lirası’nın değer kaybı ve maliyet kökenli enflasyon baskılarının daha da artması kimsenin işine gelmiyor; bu nedenle faizlerin yükselmesine pek ses çıkarılmıyor. Fakat ekonomiyi daralmaktan alıkoymak, büyüme lehine ivme vermek, işsizliği azaltmak ve Referandum sonuçlarını etkilemek adına devreye sokulan uygulamalar yükseltilen faizlerin kur üzerindeki etkisini sabote ederek tersine çeviriyor. Bu önemli çelişki belirsizliği tırmandırarak içeride riskten kaçınmayı teşvik ediyor.

İçinde bulunduğumuz koşullarda Türk Lirası kaynaklara erişimi kolaylaştıran ve paranın devir hızını artıran tüm uygulamalar, döviz kuru ile enflasyon ve faiz üçlüsünü yukarı yönde uyarır; kaynak israfını derinleştirir ve sorunları iyice ağırlaştırabilir. Kamu gelirlerinde tahsilat oranı hızla gerilerken kamu harcamalarını artması, kredi garanti fonu desteği ile kamu bankalarının kredi hacmini sağlıksız bir şekilde genişletmeye zorlanması, para otoritesinin tahvil alımları ile ilk saydığımız uygulamaları desteklemesi bu kapsamda faydasından daha büyük yan tesirlerin sebebi olabilir. Büyümeden taviz vermeyelim derken, Türk Lirası değer kaybetmeye devam ederek enflasyon ve faizleri yeni rekorlara taşıyabilir. Döviz kuru ancak azalması engellenemeyen rezervlerin tüketilmesi yolu ile geçici bir süre için kontrol altında tutulabilir! Bu durumun farkında olanlar ise eriştikleri Türk Lirası cinsinden kaynakları, yeni yatırım için değil risklerini azaltmak için kullanmak durumunda kalırlar; dolar faizlerindeki beklentilerdeki farklılaşma da bu seçeneği ön plana çıkararak güvensizliğin derinleşmesine yol açabilir.

Gelişmeler biri iç ve diğeri küresel olmak üzeri iki farklı eğilimin, orta vadede Türk Lirası’nı zayıflatmaya devam edeceğini düşündürüyor. İçeride büyüme konusunun öncelikli olduğu ve enflasyon baskılarına şimdilik kayıtsız kalındığı, dışarıda ise dolar faizlerinin daha önce öngörülenden seri bir şekilde yükselebileceği yönündeki eğilimler döviz kurundaki son yükselişin sebepleri olarak ön plana çıkıyor. Durum böyle olunca belirsizlik artıyor, iş dünyasının korkuları büyüyor ve ekonomik hedefl erin yakalanması olanaksızlaşıyor. Çok kanallı ve tek sesli iyimser senaryolar kaçınılmaz olarak anlamsızlaşıyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar