Farkındalığın zaferi!

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

 

Ben, dünyanın en şanslı insanlarından biriyim, çünkü komşularımdan biri Nobel aldı. Kaç kişinin komşusu Nobel Edebiyat Ödülü'ne sahip olmuştur ki?! O yıllarda Erenköy'deki köşkün bahçesinde yükselen apartmanda komşumun kızı Rüya'nın bebekliğine de tanık oldum, biribiri ardına gelen ödüllerine de... Tabii ki kitaplarının iyi okuyucularından birisiydim. (Yeni romanını da sabırsızlıkla bekliyorum, lütfen bir ân önce yeni yayınevine karar ver sevgili Orhan Pamuk).
Son romanı "Masumiyet Müzesi"ni de heyecanla okumuştum. "İçimizden biri"nin değil, Türkiye'de yaşayan bir yabancının yazmış olduğu izlenimi doğurmuştu bende. Yurtdışında satış rekorları kıran "İstanbul" kitabında iyice belirginleşen bu yaklaşımını, "Masumiyet Müzesi"nde de sürdürmüştü. Türkiye'de yaşayanların alıştıkları, çoğunlukla farkında bile olmadıkları birçok şeyi, ilk kez görüyormuşçasına anlatıyordu. Hattâ, "Türkler şöyledir, Türkler böyledir" (iyi veya kötü anlamda söylemiyorum) demeye kadar götürüyordu.
"Masumiyet Müzesi"nde bildiğimiz, yaşları elverenlerin tanık oldukları, ama "farkında olmadıkları" çok şey, uzun uzun anlatılıyordu. Ben, bu duyguyu ilk kez İsviçre-Türk ortak yapımı ve sanırım En İyi Yabancı Film Oscar'ını alan bir filmde yaşamıştım. Örneğin farkına bile varmadan sık sık üzerinden geçtiğimiz Galata Köprüsü, oradaki hayat dakikalarca gösteriliyordu, tıpkı ilk kez İstanbul'u gezen bir turistin anlatacağı gibi.
Orhan Pamuk, kitaplarını ("Cevdet Bey ve Oğulları" hariç) bu ülkede yaşayan "bir yabancı" gibi yazarak, 60 dilde, 100'ü aşkın ülkedeki okurlarına, "yerli" olanın anlatamadığı çok ilginç, farklı bir Türkiye'yi de gösteriyordu.
Sonra, eşi menendi olmayan, Masumiyet Müzesi geldi; yani kitabının müzesi. Roman, 2008'de basılmış, bina 2012'de kapılarını açmıştı. İşte o müze, yarın birinci yılını dolduruyor.
Birinci yılla ilgili verileri içeren bir e-posta ulaştı geçtiğimiz günlerde:
Bir yıl boyunca yaklaşık 40 bin kişinin ziyaret ettiği Masumiyet Müzesi'ni gezenlerin 15 bini uluslararası ziyaretçiler, 10 bini öğrencilerdi. 6 bin 500 kişi ise romanının son bölümünde yer alan biletini damgalatıp ücretsiz dolaşmıştı.
Londra Tasarım Müzesi (Design Museum) tarafından her yıl düzenlenen "Dünyada Yılın En İyi Tasarımları" ödülüne Mimarlık Dalı'nda aday olan müzeden 14 No'lu kutunun replikası, British Council desteği ile 7 Temmuz'a kadar sürecek olan aday sergisi kapsamında Londra'da sergileniyordu. Masumiyet Müzesi'nin 26. Bölüm'ü ise İrlanda'da Model adlı güncel sanat mekânında açılan bir sergiye esin kaynağı olmuştu.
Masumiyet Müzesi'nde 20. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul'daki gündelik hayatı temsil eden eşyalar sergileniyor. Sinema biletlerinden kibritlere, likör şişelerinden kapı kulplarına, minik biblolardan fotoğraflara uzanan binlerce eşyadan oluşan koleksiyon, romanın 83 bölümünü temsil eden 83 kutuda yer alıyor. Bunlar, hep hayatımızda olan, ancak farkına varmadığımız şeyler; yani farkındalığın zaferini de sergiliyor Orhan Pamuk. O sıradan objelerin nasıl değerli kılınacağının çok güzel bir örneğini sunuyor. İyi ki doğdun Masumiyet Müzesi, birinci yaşın kutlu olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar