Falcı Roubini'ye göre durumumuz o kadar kötü değil

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

New York Üniversitesi Ekonomi Profesörü Nouriel Roubini'ye göre Türkiye'nin kendisini bekleyen resesyonu aşması ve güven kazanması için IMF ile anlaşma yapması önem taşıyor.

Roubini, 2006 yılında dünya sahte büyümesini sürdürürken olacakları gördüğü ve 'kriz geliyor' uyarıları yaptığı için şimdilerde 'kâhin' olarak saygı görüyor.

Herkes onu dinleyerek gelecek hakkında bilgi sahibi olmaya çabalıyor.

Roubini, Türkiye'ye de çok kere geldi. Konuşma yaptı. Geçen hafta Yapı Kredi'nin müşterilerine özel bir söyleşi yapmak için gene Türkiye'de idi.

Tabii olarak bu söyleşide kriz sonrası Türkiye'nin geleceği konusunda da görüş ve tahminlerini dile getirmiş. Ben Roubini'yi dinleyemedim.

Bu yazıda Roubini'yi dinleyenlerin aktardığı görüş ve tahminleri özetleyeceğim.

Roubini, 2001 krizinde IMF'nin Türkiye ile büyük başarı hikayesi yazdığını söylemiş. "Kriz her ülkede beklendiğinden büyük etki göstererek şaşkınlık yarattı. Şoklara dayanıklı olsa da Türkiye de krizden payına düşeni aldı. Şimdi IMF programına ihtiyacı var. Parasal yardım da sağlayan bir program, hem likidite sorunun çözmeye yardımcı olur, hem de güven problemini giderir" demiş.

Gelişmekte olan ülkelerin çoğunun krizden etkileneceğini ancak bazılarının hazırladıkları programlar sayesinde sanıldığı kadar zarar görmeyebileceğini belitmiş. Ve devam etmiş:

"Aslında şu an gelişmekte olan birçok ülkenin finansal politikaları ve kuralları Avrupa ve ABD'den çok daha iyi durumda. Ama IMF desteği alıp finansal politikalarını iyi bir şekilde yapılandıranlar krizden daha az yara ile kurtulacak. Türkiye'nin finans sistemi 2001 krizinde IMF'den aldığı desteklerle güçlendi. Bu nedenle Türkiye bu krizde de IMF ile anlaşmalı. Ardından cari açık sorununa bakmalı."

Hürriyet'te yayınlanan Ayşegül Akyarlı Güven'in yazısından öğrendiğimize göre "Bir süre yabancı para birimleri karşısında çok güçlü olan TL'nin o dönemde cari açığı da büyüttüğünü dile getiren Roubini , "Şimdi küresel ekonomideki yavaşlamadan dolayı TL eskisi kadar güçlü olmasa da Türkiye'nin ekstra büyüme potansiyeli sınırlı. Ama TL'nin çok ani düşüşünün önlenmesi konusunda da dikkatli olmak gerekiyor. Aksi taktirde diğer para birimleri karşısındaki ani değer kaybının hem enflasyonu tetikleme, hem de dış borçları etkileme ihtimali var. Emtia fiyatlarındaki düşüş enerji ithal eden bir ülke olarak Türkiye için olumlu. Dikkat edilmesi gereken en önemli konu finansal prensiplerin doğru belirlenmesi" diye konuşmuş.

Bankalar sağlam olsa da gerek duyulduğu taktirde hükümetin likidite sağlama konusunda harekete geçmesinin şart olduğunu belirten Roubini, Ayşegül Akyarlı Güven'e

düyanın krizin etkisinden 2010'dan önce kurtulmayacağını, krizin bittiğinin sinyali ilk önce finansal piyasalardan geleğini, hisse fiyatları iniş-çıkış eğiliminden çıkıp direkt çıkış eğilimine gireceğini, iyi kredi geçmişine ve itibara sahip olan şirketler daha ucuza kredi kullanabileceğini söylemiş.

Roubini'ye göre dünyanın krizi atlatmak için yapması gerekenler şunlar:

Kurumları batmaktan kurtarmak için bile olsa büyük finans kuruluşlarının birleşerek daha çok büyümesi sorun yaratabilir. Batamayacak kadar büyük kurumlar, sistemi de beraberinde yakıyor.

ABD'de küçük ve yerel bankalar eğer iflas durumdaysa onları kurtarmaya çalışmamalı.

Ancak likidite ve sermaye sıkışıklığı olanlara likidite ve sermaye sağlanmalı.

İyi ve kötü varlıklar ayrılarak bilançolar temizlenmeli.

Bu uygulama, bankalar iyi ve kötü olarak iki kuruma bölünerek de yapılabilir.

Hükümetin sorunlu varlıkları doğru fiyattan alması ve kamusal bir kuruma bağlaması da bir yol.

Roubini, "Krizde Türkiye neler yaşayacak?" sorusunu da şöyle cevaplıyor:

Çoğu yabancılardan oluşan özel şirketlerin açığının yanına eklenen kamusal açık baskı yaratacak.

Enflasyon daha çok düşecek.

Merkez daha fazla faiz indirebileceği alana sahip olacak.

IMF ile bir program üzerinde anlaşılacak. Bu piyasalara daha fazla güven sağlayacak.

Bu yıl dördüncü çeyrekte resesyon başlayacak.

ABD ve Avrupa'nın resesyona girmesi Türkiye'yi olumsuz etkileyecek.

Türk ürünleri için daha az talep olması ihracata yansıyacak.

Kredi problemleri ve likidite sorunları yaşanacak.

Tabii ki Roubini'nin tahminlerinin tamamı gerçekleşmeyebilir. Ama mevcut bilgileri değerlendirerek ileriye dönük tahminler yapmada, daha önce başarılı olan bir bilim adamının söyledikleri önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018