Faizli yatırım araçları(3)
Yatırım fonları son dönemin favori yatırım araçlarından. Bu durum sermaye piyasalarının gelişimi açısından çok olumlu. Daha fazla sayıda insan her gün nasıl fon alınacağını, hangi fonun içinde neler olduğunu öğreniyor.
Bunu öğrenirken de ilgili yatırım fonunun içinde bulunan finansal enstrümanlar hakkında da bilgi sahibi oluyor. Bizde yatırım meselesi giden trene atlamak şeklinde gerçekleşir. Bazı dönemler halka arzlar ön plandayken bazı dönemlerde de şimdiki gibi para piyasası fonları ya da borçlanma araçları fonları öne çıkar.
Benim şahsi gözlemim insanımız yatırım yaparken risk almayı çok sevmiyor. Anaparadan kaybetme ihtimali olan finansal ürünlerden uzak duruyor. Bir dönem aslında çok riskli ürünler olan hisse senedi halka arzlarına bu kadar ilgi olması bu durumun istisnası. Ama o halka arzlardaki tavan tavan anomalisi de malumunuz.
Konumuza geri dönecek olursak, şimdi de para piyasası fonlarını ve borçlanma araçları fonlarını hem risksiz olduğu için hem de nispeten iyi getiriler sağladığı için tercih ediyor yatırımcılar. Fakat burada atlanan bir nokta var borçlanma araçları fonları o kadar da risksiz değil.
Faizler aşağı getiriler yukarı
Geçen hafta devlet tahvili üzerinden bir girizgah yapmış ve vade geldiğinde devletin borcunu 100 TL olarak ödediğini, buna da nominal dediğimizi söylemiştim. Şu anda tahvil faizlerimiz 2 yıllık tahvilde %38, 5 yıllık tahvilde %30 ve 10 yıllık tahvilde %27 seviyelerinde.
Vade uzadıkça faizin düşmesi, enflasyonun düşeceğine ilişkin beklentiden kaynaklanıyor. Önümüzdeki dönemde enflasyon beklenenden daha hızlı düşerse doğal olarak faiz oranları da hızla düşecektir. Bugünden tahvil alanlar kendilerini daha uzunca süre yüksek faizden yatırıma kilitledikleri için bu işten karlı çıkacaklar. Faiz düştükçe tahvilin değeri artar önermesinin arkasındaki finansal mantık budur.
Teknik olarak ise;
1- Tahvilin gelecekteki nakit akımlarının uygun iskonto oranıyla bugüne indirgenmesi bize tahvilin bugünkü değerini verir,
2-Bu iskonto oranı da yukarıda bahsettiğim faiz oranıdır,
3- Faizler düştükçe iskonto oranı da düşer ve gelecekteki nakit akımlarının bugünkü değeri de artar.
Böylece elinde tahvil bulunduran yatırımcı bu işten kar eder. İşte tam da burada tahvilin görüldüğü kadar da risksiz olmadığı noktaya geldik. Yukarıda sıraladığım koşulların tam tersi gerçekleştiğinde, yani faizler aşağı değil yukarıya doğru hareket ettiğinde bu tahvilleri ellerinde bulunduranlar zarar edeceklerdir. Doğal olarak bu tahvilleri portföyünde bulunduran borçlanma araçları fonları da değer kaybedecektir.
Uzun vade yüksek getiri
Peki, hangi tahvil faizlerdeki değişime daha duyarlıdır? Yani faizler düştüğünde daha çok değer kazanan ya da faizler arttığında daha çok değer kaybeden tahvil türü hangisidir. Cevap, uzun vadeli tahvillerdir. Bir an için elimizde farklı vadelerde iki tahvil bulunduğunu ve bunların faizlerinin aynı olduğunu varsayalım. Birinin vadesi 1 yıl diğerinin vadesi 10 yıl olsun ve faiz oranları ikisinin de %10 olsun.
Nominalin 100 TL olduğunu ve vade değişse de bunun değişmediğini not edelim. 1 yıl vadeli tahvilin bugünkü değeri 100/1.10 hesabından 90.90 olacaktır. Tersten söyleyecek olursak bugün 90.90 TL’yi %10’dan faize koyduğunuzda 1 yıl sonra elinize 100 TL geçecektir. 10 yıl vadeli tahvilinse bugünkü değeri 100/(1.10)^10 hesabından 38.55 olacaktır. Şimdi faizlerin 1 puan düştüğünü ve %9’a geldiğini varsayalım. O zaman hesaplamalar şöyle değişecek.
1 yıl vadeli tahvil; 100/1.09 -> 91.74
10 yıl vadeli tahvil; 100/(1.09)^10 -> 42.24
Gördüğünüz gibi birinin değeri 90.90’dan 91.74’e geldi ve değişim %0.92 oldu. Uzun vadeli olanın değeriyse 38.55’ten 42.24’e geldi ve değişim %9.56 oldu.
İşte bu sebeple son dönemde borçlanma araçları fonlarındaki getiriler arasında farklılıklar görmeye başladık. Faizlerin düşme periyodunda olduğumuz için uzun vadeli tahvil tutan borçlanma araçları fonlarının getirileri daha yüksek hale geldi. Bu aynı zamanda bir riski de barındırıyor. Eğer faizler yükselmeye başlarsa uzun vadeli tahvillerdeki zarar bu sefer daha yüksek olacak.