Faizler yatay seyrini koruyor

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Banu Eriş - Finansinvest / Yatırım Danışmanlığı

2009 sonlarında bu yıl için faiz beklentilerini değerlendirdiğimizde enflasyon artışı, yüklü itfa programı, yüksek bütçe açığı ve faiz indirimlerinin sonuna gelinmesi gibi faktörleri dikkate alarak olumsuz bir tablo çiziyorduk. Bugüne geldiğimizde söz konusu olumsuzlukların faizler üzerinde belirgin bir baskı yaratamadığını görüyoruz. Öncelikle Ekim 2009'da %5 ile tarihi olarak en düşük seviyelerine inen yıllık enflasyonun Ocak ayında %8 seviyesinin üzerine çıkması enflasyon artışına yönelik endişeleri teyit etti. Ancak bu artışın talep artışından ziyade, büyük ölçüde vergi artırımları ve baz etkisinden kaynaklanması ve Merkez Bankası'nın geçici olarak enflasyonda artış olacağı yönündeki öngörülerini daha önceden bildirerek piyasaları bu artışa hazırlamış olması faizlerin enflasyon rakamlarına tepki vermesini engelledi. Yıllık enflasyonun artış eğilimini sürdürmesini, ancak 2010'un 2. yarısında baz etkisine bağlı olarak düşüş göstererek yılı %7 seviyelerinde tamamlamasını bekliyoruz. Enflasyonda beklentileri aşan sert bir yükseliş olmadığı sürece faizler üzerindeki etkisinin de sınırlı kalması olası gözüküyor.

2010'un ilk iki ayında gerçekleşen yüklü itfalara da faizlerin fazla tepki göstermediğini izledik. Bunda, Hazine'nin değişken kuponlu ve TÜFE'ye endeksli tahvil gibi akılcı seçimleri ve stopaj indirimi beklentileri ile ihalelere yoğun ilginin korunması etkili oldu. Şubat ayındaki en yüksek itfa sonrasında, kalan itfaların da başarı ile atlatılabileceğini tahmin ediyoruz. Geçtiğimiz dönemde ekonomik daralmaya bağlı olarak bütçe gelirlerinin azalması ve bütçe giderlerinin artmasıyla bütçe dengesi belirgin şekilde kötüleşmişti. Maliye Bakanlığı verilerine göre artan vergi tahsilatıyla Ocak ayında bütçe dengesinde iyileşme görülüyor. Ekonomik canlanma ile vergi gelirlerindeki iyileşme trendi sürebilir. Ancak 2011'da yapılacak genel seçimler öncesinde kamu harcamalarında görülebilecek hızlanma bütçe için hala endişe yaratıyor. Merkez Bankası Kasım 2008'den beri iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya vurgu yaparak gecelik borçlanma faiz oranını %16,75'den %6,50'ye çekti. 2009'da faiz indirimlerine paralel gösterge bileşik faiz de %24'ten %8-9 seviyelerine geriledi. Banka'nın 2010 yılının ilk yarısında faizleri düşük seviyede tutması, ancak 2. yarının sonuna doğru ekonomik toparlanma, enflasyon artışı ve diğer merkez bankalarının artırımlarına paralel artırıma başlaması bekleniyor. Sonuç olarak tahvil-bono piyasasına ilişkin risklerin kısa vadede faizler üzerinde belirgin bir baskı oluşturmasını beklemiyor, ancak orta-uzun vadede faizlerin ılımlı yükseliş eğilimi göstereceğini düşünüyoruz. Bu dönemde yatırımcıların uzun vadeli faiz enstrümanları yerine kısa-orta vadeli alternatifleri tercih etmesinin önemini vurguluyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017