Faizler konusundaki ham hayaller ve gerçekler!
Yaklaşık dört yılı aşkın süredir, türdeş masallar ile ve sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılmaya çalışıldığına tanık oluyoruz. Türk Lirası değer kaybettikçe beklentiler olumsuzlaşıyor; finansal piyasalar ise bu olumsuzluğun aşılabilmesi için, para otoritesini gerekeni yapmaya davet ediyor ve faizlerin gerekli oranda yükseltilmesi gerektiğini savunuyor.
Fakat küresel koşullardaki bozulma nedeniyle evdeki hesaplar çarşıya uymuyor ve çıkar çatışmaları daha ön plana çıkıyor! Dalgalı bir şekilde döviz kurları ve faizler yükselmeye devam ediyor, beklentilerin bu duruma paralel olarak bozulmasının önüne geçilemiyor! Kırılganlık algısı güçleniyor ve güvensizliğin etki alanı genişlemeyi sürdürüyor.
Girişte özetlemeye çalıştığımız kısır döngü para otoritemizi de etkisizleştiriyor, fiyat istikrarını koruma hedefinde başarılı olabilmesini engelliyor. Küresel koşullardaki istikrarlı bozulma ve dış kaynak bağımlılığı, bu olumsuz sonuç üzerinde belirleyici oluyor. Siyasi İradenin, Maliye politikasını olabildiğince gevşeterek mevcut yaşam standardını korumaya yoğunlaşması ise orta vadede olumsuz eğilimleri güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Ekonomik ihtiyaçlar ile finansal olanlar arasındaki çelişki, sorunlar ağırlaştıkça derinleşiyor; tepkisel tavırlar gidişatı etkilemiyor. Çoğunluğun bu durumun farkında olmadığını uman finansal piyasalar, temcit pilavı gibi artık işe yaramayan ezberlerini tekrarlamaktan vazgeçemiyor!
Eğer durum yukarıda aktardığımız gibi olmasa idi, son dört yıl geneline yayılan eğilimlerin çok daha farklı olması gerekirdi. Yükseltilen faizlere rağmen döviz kurları yükselmeye devam etmezdi! Mali sistemdeki döviz hesapları ve banka dışı kesimin net döviz borcu artmazdı! Fiyat istikrarının korunamadığı anlamına gelen, enflasyon hedefinden yukarı yönlü sapmalar daha tehlikeli hale gelmezdi! Tüm bu gelişmelere rağmen cari açık ve dış finansman ihtiyacı büyümezdi!
“Makro sorunlara mikro çözüm çabası işe yaramayabilir”
Sorunlarımız oldukça ciddi ve küresel koşullar düzelmediği sürece makro sorunlara mikro çözüm çabası işe yaramayabilir; hiç istemediğimiz durumlar ile karşılaşmak kaçınılmaz hale gelebilir. Gerek finansal piyasalar ve gerek ise Siyasi irade nezdindeki teşhislerin, yeterince gerçekçi olamadığını düşünüyoruz. Küresel koşullardaki orta vadeli eğilimi dikkate almadan öne sürülen taban tabana zıt yaklaşımlar, sorunları daha da ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor!
Bir taraf faizlerin gereken oranda düşürülmesi, diğeri ise gereken oranda yükseltilmesi gerektiğini iddia ediyor. Her iki kesim de ağırlaşmış sorunlara ve bunların yarattığı güvensizliğe kayıtsız kalma gafletinden kurtulamıyor. Kısa vadeli yaklaşımlar artık pek bir işe yaramıyor; sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan ekonomi politikaları ömrünü tamamlamaya koşuyor. Para otoritesinin faiz kararları ile verebileceği ağrı kesiciler artık işe yaramıyor. Kontrol dışına çıkmaya başlayan eğilimler, tüm kesimleri yıpratarak daha gerçekçi olmaya zorluyor.
Bu yazıyı hazırladığımız sırada, Merkez Bankasının Para Piyasaları Kurulu Toplantısı sonlanmamıştı; alacakları karara ilişkin beklentiler yeknesak bir görünüm sergilemiyordu. Farklı kesimler, kısa vadede kendi çıkarlarına uygun bir karar çıkması için lobi yapmaya ve taraftar toplamaya çalışıyorlardı. Son dört yıl genelinde kısır döngüye dönüşen senaryolar tekrarlanıyor, daha önceki başarısızlıkların sebeplerini irdelemek kimsenin işine gelmiyordu!
Küresel koşullar Türk Lirası cinsinden faizleri yükselmeye zorluyor. Bu durum hem riskten kaçınma eğilimini besleyerek yerli parayı yıpratıyor, hem de krediye bağımlı sektörlerden başlayarak ekonomiyi daha kırılgan hale getiriyor. Para otoritesinden çıkacak karar ne olur ise olsun, orta vadede bu olumsuzluklar muhtemelen güçlenmeye devam edecek. Sıcak paracılar risklerini azaltmak üzere fırsat yaratmaya çalışırken, diğerleri bunu geciktirmenin yollarını zorlayacak. Sonuç ne olur ise olsun küresel koşullar düzelmediği sürece kurumsal yapı yıpranmaya devam edecek, kırılganlık algısındaki güçlenmeye bağlı olarak güvensizliğin etki alanı genişlemeye sürdürecek!