Faizin ve doların artmasına Fed'in ihtiyacı yok
Ağustos ayı veriler ve haberler açısından hareketli geçiyor. Bu haftanın en önemli olayı Jackson Hole toplantısı. Cuma günü Fed Başkanı Yellen burada konuşuyor. Avrupa Merkez Bankası(AMB) Başkanı Draghi'nin de aynı gün bir konuşması var.
Euro bölgesinin motoru tekliyor. Dezenflasyon baskısı sürüyor. Draghi'nin konuşmasının ana hatlarını tahmin etmek nispeten kolaylaşıyor. Gerçi Jackson Hole, Draghi'nin yeni politikalar açıklayacağı bir platform değil. Euro bölgesinin karşılaşacağı zorluklara vurgu yapabilir. AMB'nin para politikasının, Fed'den ne gibi farklılıkları olduğunu belirtebilir. Jackson Hole günlerinden ziyade, eylül-ekim dönemi euro bölgesi açısından mühimdir. Hedefli uzun vadeli yeniden finansman operasyonu eylülde başlıyor. AMB bu operasyonla, finans dışı şirketlere yönelik banka kredilerinin yüzde 7'sini finanse edecek. Buna uygun varlıkların yaklaşık 6 trilyon euroya yakın olduğu düşünülürse, 400 milyar euro civarında bir finansman olabilir. Dört yıllık vade ve yüzde 0.25'lik finansman maliyeti oldukça cazip gözüküyor. AMB'nin amacı kredileri artırıp büyüme yaratmak. Ek olarak; euroyu değersizleştirip, kısa vadede ihracatın artması isteniyor. Dezenflasyon baskısı da ortadan kalkarsa, işte mucize bir politika.
Draghi'den ziyade, Yellen'ın konuşması piyasalar açısından daha belirleyici olacak. Gerçi Yellen bu tip ortamlarda, kurumu temsilen konuşmuyor. Fed başkanları örneğin ABD Senatosu'nda ifade verirken, Fed toplantılarından çıkan kararların, Fed bültenlerinde yayımlanan ifadelerin pek dışına çıkmazlar. Jackson Hole gibi gayriresmi toplantılarda, kişisel görüşlere de yer verilir. Yellen'dan yine güvercin görüşler duyabiliriz. İstihdam piyasasında hala sıkıntıların olduğu vurgusunu yapabilir. Faiz artırımlarının zamanlamasıyla ilgili somut ifadeler duymayı bekleyenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Geçen haftaki yazıda ‘‘Faiz artırımlarıyla ilgili olarak, piyasa beklentisi gerçekçi değil'' cümlesini kullanmıştım. Piyasalar, 2015'in sonuna kadar Fed'den toplam 100 baz puanlık artış bekliyor(yüzde 1). 2016'da bir 100 baz puan daha artış olması bekleniyor. 2017'de politika faizinin yüzde 2 olacağı düşünülüyor. Daha sonra faizin uzunca bir süre yüzde 2'de kalacağına inanılıyor. Faiz-vade ilişkisini gösteren verim eğrisi bunu söylüyor.
Uygulama açısından, Fed başka merkez bankalarına benzemez. Politikayı değiştirip faizi artıracaksa çok geçerli bir nedenin olması gerekir. Bu sebep tabii ki hızlı ekonomik büyüme olabilir. 2014'ün ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4 idi (aşağı yönlü revize edilebilir). Eldeki verilere göre, üçüncü çeyrek büyümesi de iyi gelebilir. Yılın geneli için yüzde 2-2.5 bandında bir büyüme olabilir. Bu rakamların yeterliliği tartışılır. Güçlü ekonomik büyüme gerekçesiyle Fed faiz artırmaya başlarsa, piyasa beklentisinden daha hızlı bir faiz artışı olur. Bu açıdan, faizin 2017'de yüzde 2 olması düşük bir olasılıktır. Politika faizi 2017'de ya yüzde 2'nin çok üzerinde ya da yüzde 0 olur. Hangisinin olacağını bilmek mümkün değildir. Ancak yüzde 2 rasyonel bir beklenti değildir. Faizi yüzde 2'ye yükseltecek bir büyüme rakamı, faizin çok daha yukarıda oluşmasını da sağlayabilir.
Faiz analizini yaparken, ABD'deki olası bir resesyonu da düşünmek gerekir. İkinci Dünya Savaşı'ndan 2009'a kadar geçen sürede, ABD ekonomisindeki büyüme dönemleri ortalama 59 ay sürmüş. 2009'da başlayan mevcut genişleme dönemi 62 aydır sürüyor. Tarihsel ortalamanın üzerine çıkmış. Ekonomik şartlar değişti. Büyüme bileşenlerini etkileyen yeni faktörler oluştu. Yine de, 2015 ve 2016 yıllarındaki büyümenin faizleri yükselteceği düşüncesi bu açıdan da değerlendirilmelidir. ABD resesyona girmeden uzunca bir süre daha devam edebilir mi? Fed bir sonraki resesyon dönemine yüksek faizle mi, düşük faizle mi girmek ister?
Fed'in bilançosunun büyüklüğü 4.4 trilyon dolara ulaştı. Bazı ekonomistler, enflasyon yükselmeye başlarsa bilançonun küçülmesi gerektiği söyleniyor. Bunun da küresel piyasalarda büyük dalgalanmalara yol açacağı düşünülüyor. Fed'in para politikasını sıkılaştırmak için bilançosunu küçültmesine ihtiyacı yok. Elindeki tahvillerin vadelerinin dolmasını bekleyebilir. Fed tahvil alım programını bitirdikten sonra politika faizini artırabilir. Aslında buna da gerek yok. Finansal kurumların rezervlerine ödediği faizi artırarak da parasal sıkılaştırma yapabilir. 2014'ün yeni politikası ters repoyla, finans dışı kurumların paralarına da Fed gecelik faiz ödeyebiliyor. Fed tüm piyasalarda kontrolü elinde tutuyor. 2015'te AMB ve Japonya Merkez Bankası'ndan yeni likidite programları gelebilir. Buralardaki faizler düşsün. Euro ve yen değer kaybetsin. Dolar alsın başını gitsin. 1.3350'ye kadar düşen EUR/USD yanıltıcıdır. Euroda ciddi bir değer kaybı yoktur. Draghi'nin defalarca kez vurguladığı, EUR/USD'ın on yıllık ortalaması 1.34. Avrupa ve Japonya kur tarafında daha fazlasını istiyor. Doların hızla değer kazanmasını Fed ister mi?