Faizi Merkez değil bankalar yükseltecek!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Kastettiğimiz mevduat ya da kredi faizi değil; bankaların Merkez Bankası'ndan olan borçlanmalarındaki faiz. Böyle olunca da akla hemen, doğal olarak şu soru gelecektir:

"Bankalar kendi borçlanmalarında faizi niye yükseltsinler?"

Doğru, ama eğer ortada belli büyüklükte bir pasta varsa ve siz de ondan mümkün olan en büyük payı kapmak istiyorsanız, biraz da buna mecbursanız, yüksek bir bedel ödemeyi göze alırsınız, değil mi… Burada da durum aynı; paraya ihtiyacı olan bankalar, bu parayı satın alabilmek için daha yüksek bir bedel ödemeye razı olacaklar demektir.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dün 2012 yılının para ve kur politikasını açıkladı. Türkiye'nin para ve kur politikasında nasıl bir uygulama içinde olduğu belli ve zaten temel tercihlerde önemli bir değişiklik beklenmesi söz konusu değil. Ancak Merkez Bankası'nın dün açıkladığı ve 30 Aralık'tan itibaren uygulayacağını duyurduğu bir başka karar var ki, bir anlamda para ve kur politikasını ikinci plana itti.

Türkiye'de hiç bitmeyen bir tartışma vardır; Merkez Bankası faizinin düzeyi. Kimileri mevcut faizi bile yüksek bulur, kimileri faizin daha da artması gerektiği görüşünü dile getirir.

Politika faizi, uzunca bir süredir haftalık repo ihalelerinde uygulanan yüzde 5.75'lik faiz. Merkez Bankası Başkanı Başçı'ya, dün politika faizini hangi şartlarda yükseltecekleri soruldu. Başçı bu soru üzerine, "Senaryo analizlerine girmek istemiyorum" dedi ve ekledi:

"Ama politika faizi de para politikası araçlarından birisidir, gerekirse aşağı ya da yukarı yönlü ayarlanabilir."

Başçı'nın faizle ilgili "gerekirse aşağı ya da yukarı yönlü ayarlanabilir" vurgusu, biraz da faizi hep düşecekmiş gibi görmek isteyenlere bir gönderme miydi, bu vurguda bir mesaj mı vardı, bilinmez. Ama, Merkez Bankası zaten haftalık repo ihalelerinin yanı sıra her cuma bir ay vadeli repo ihalesi düzenlemeye başlayarak ve bu ihalede yöntemi tümüyle değiştirerek faizi artırma konusunda yeni bir uygulama başlatmışa benziyor. Aslında Merkez Bankası faizi yükseltme (küçük bir olasılık da olsa düşürme) topunu bankalara atıyor.

Haftalık ihalede, gelen teklifler, halen yüzde 5.75 olan sabit faiz üzerinden toplam talepteki pay ölçüsünde karşılanıyordu.

Bu kez yöntem tümüyle farklı. Merkez Bankası'nın açıklamasına göre, 30 Aralık-26 Ocak arasındaki dört haftada, haftalık 3 milyar lira olmak üzere toplam 12 milyar lira fonlama öngörülüyor. Bir bankanın teklifi, ilan edilen ihale tutarıyla sınırlı olacak. Yani ilk dört hafta her bir ihalede en fazla 3 milyar lira için teklifte bulunulacak. Bankalar, teklif tutarıyla birlikte faiz tekliflerini de iletecekler. Merkez Bankası faizleri en yüksekten başlayarak sıraya dizecek ve ihale 3 milyar lirada kesilecek. Dolayısıyla bir banka, ihtiyacı olan fonlamanın mutlaka karşılanmasını istiyorsa faizi yüksek tutmak zorunda kalacak. Teorik olarak, bir ihaleyi yalnızca bir bankanın kazanması da bu sayede mümkün olabilecek. Bir banka, çok yüksek bir faiz ve ilk dört ihale için söylersek 3 milyar liralık teklifle geldiğinde, ihaleyi tek başına kazanabilecek.

Yani faizler, Merkez Bankası tarafından değil, duruma göre bankalar tarafından artırılmış ya da pek gerçekleşeceği sanılmıyorsa da düşürülmüş olacak.

Merkez Bankası, likidite koşullarında öngörüler dışında önemli bir değişiklik gözlendiği istisnai durumlarda planlanandan daha fazla tutarda fonlama yapabilecek ya da ihale açmayabilecek.

Faiz zaten yüzde 7-8 dolayında 

Merkez Bankası bankaları bir hafta vadeli repo ihalesi yoluyla yüzde 5.75'ten fonluyor. Gecelik borç verme faiz oranı ise yüzde 12.5 düzeyinde. Başçı, bu iki fonlamanın paçal ortalamasının yüzde 7-8 dolayında oluştuğunu söyledi.

İşte önümüzdeki dönemde Merkez Bankası'nın yeni uygulamasında faizlerin seyrinin ne olacağını ne kadar fona ihtiyaç duyulacağı belirleyecek.

Kimse, "Bana ne" diyemez!

Kimi zaman yalnızca bankalara dönükmüş gibi görünen uygulamalarla ilgili olarak yanlış değilse de eksik değerlendirmeler yapılıyor. Örneğin cuma günü başlayacak aylık repo ihalesi uygulaması ve bu çerçevede faizlerin yönünün yukarı dönmesi olasılığına ilişkin bu düzenleme de sanki yalnızca bankacılık kesimini ilgilendiren bir konu gibi algılanabilir.

Faizlerdeki artış kuşkusuz bankaların kaynak maliyetini yukarı çekecek ve bu da genel anlamda bir olumsuzluk yaratabilecek bir durum. Her ne kadar likidite yönetiminde rahat olacak bir banka, reel sektör için avantaj yaratırsa da, önümüzdeki dönem, faizlerin yönünü yukarı çevirdiği ve kredi maliyetlerinin arttığı bir dönem olacağa benziyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar