Faizdeki bu tırmanışı durdurmak kolay olmayacak
Mevduat ve kredi faizlerindeki tırmanış Merkez Bankası’nın faizi artırmasından mı kaynaklandı, yoksa tersi mi?
Yani mevduat ve kredi faizindeki artış mı Merkez Bankası’nı faizi artırmak zorunda bıraktı?
Bir başka ifadeyle yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?
Neyin neyi etkilediğini, tetiklediğini tartışmak belki sonrası için yararlı olabilir ancak bugünün konusu tetikleyenin hangisi olduğu değil, faizdeki artışın nasıl durdurulacağı ve sonra nasıl aşağı çekileceği.
Ama yine de şunu belirtmek gerek; mevduat ve kredi faizindeki artışın Merkez Bankası’nın faizi 24 Mayıs’ta 3 puan birden artırmasından sonra başladığı dikkat çekiyor. Düz mantıkla hareket edip “Merkez faiz artırmasa mevduat ve kredi faizinde bu tırmanış yaşanmazdı” denilebilir. Ama Merkez Bankası’nın amacı mevduat ve kredi faizlerini kontrol altında tutmak değil ki... Merkez Bankası fonlama maliyetini bir dizi değişkeni dikkate alarak belirliyor. Temel amacın da fiyat istikrarı olduğunu hatırlamak gerek.
Üç renkli tablo
Yazımızda bir tablomuz var. Tüm bankaların ortalamasını gösteren mevduat ve kredi faiz oranlarını aktarıyoruz. Tablomuzu üç renge boyadık. Sarı kutular faizin bir önceki döneme göre arttığını, maviler düştüğünü, pembeler ise değişmediğini gösteriyor. Tablomuzu kredi ve mevduat faizi ile Merkez Bankası’nın ortalama fonlama maliyeti bazında ikiye böldük, ayrıca ilk altı ayı ortalama olarak, son iki ayın haftalarını ayrıca haftalık ortalama olarak gösterdik.
Bu tabloya oranları hiç okuyamayacak ölçüde birkaç saniyeliğine göz atmanız bile gidişat hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Sarı kutular o kadar belirgin ki... Faiz arada kesintiye uğrasa da hep artış eğilimi gösteriyor.
Mevduat faizi de öyle, kredi faizi de... Aylık ortalamada da artış var, son iki ayın haftalarına göre bakıldığında da...
Nasıl durduracağız?
Faiz elbette sürekli yükselmez, bir yerde durur. Ama önemli olan faizin kendiliğinden duracağı düzeye kadar yükselmesini önlemek ve bunu bir an önce sağlamak. Yoksa hiçbir şey yapmasanız da faiz bir süre sonra bir denge oranına oturur.
Faizdeki artışı durdurabilmek için sihirli bir formül, tek başına bunu sağlayabilecek bir önlem yok. Ama öncelikle paranın kirası sayılan faiz ile bu kirayı törpüleyen enfl asyon arasındaki ilişkiye bakmak gerek.
TÜİK yarın haziran ayının oranlarını açıklayacak. Piyasalarda haziran için yüzde 1.4’lük bir artış tahmini dolaşıyor. Eğer haziran gerçekleşmesi bu düzeyde olursa yıllık oranı yüzde 14 olarak göreceğiz. (Biz bir süre önce haziran oranının yüzde 0.5 olabileceğini dile getirmiştik, gerçekleşme yüzde 1.4 olursa biz pek iyimser kalacağız.)
Şimdi enflasyonun yüzde 14’ü bulması durumunda, bu orandan daha düşük getiriyle parasını kim bankada tutmak ister, kim bile bile zarara uğramayı kabullenir ki...
Önce enflasyon düşmeli
Faizdeki artışı nasıl mı durdurabiliriz? Yanıt kendiliğinden ortaya çıkıyor; enflasyonu düşürerek...
Aşama aşama gitmek gerek. Enflasyonu nasıl düşüreceğiz; patates ve soğanda simgeleşen tarım ürünü politikasındaki iflastan kurtularak. Patateste Suriye’ye muhtaç olmayacak politikalar üreterek...
Sanayi üretiminde ithal girdi oranını aşama aşama azaltarak...
“Biz milli para kullanıyoruz, kurdan bize ne” safsatasını ve cehaletini bir kenara iterek ve döviz kurundaki artıştan kaynaklanan ithal enfl asyon olgusunu artık kabul ederek...
Kısa dönemde ne ihracat yoluyla, ne turizmle ne de başka bir kaynaktan tüm ihtiyacımızı karşılayacak kadar döviz kazanamayacağımıza göre bize borç verecek yabancıları tedirgin etmeyecek ve ülke olarak bize güvenmelerini sağlayacak politikalar uygulayarak... Kaldı ki bize güvenmeleri yalnızca borç vermeleri için de gerekli değil; büyük bir ülke olmanın ağırlığı da bunu gerektirir zaten.
Çok çok özetini çıkardığımız bu adımları attığımız takdirde faizdeki o hızlı çıkışı durdurma şansımız var. Tablodaki sarı kutuları azaltmanın ve maviye çevirmenin yolları kısaca bu şekilde.
Tercihimiz sarıdan yana mı, maviden yana mı? Dilimiz mutlaka mavi diyecektir de ya icraatımız sarı demeye devam ederse?