Faizde dibi gördük mü, daha gidecek yer var mı?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Mevduat ve kredi faizinde son dönemin en yüksek oranlarını geçen yıl eylül-ekim aylarında gördük. Sonrasında düşüş başladı ve 22 Mart’taki durumu gösteren son veri zirveye göre tüm kredi türlerinde ve mevduatta çok belirgin bir faiz düşüşü yaşandığını ortaya koydu.

Şimdi merak edilen şu: Faizdeki bu düşüş için daha gidilebilecek yer var mı, yoksa bir anlamda sınıra geldik ve artık çok küçük oynamalar dışında hareket alanımız kalmadı mı?

Nereden nereye düştü

Gelin önce mevduat ve kredide tüm bankaların ortalamasını gösteren faiz oranlarının nasıl bir seyir izlediğine göz atalım; tepe ve dip oranları aktaralım.

TL mevduatta tüm vadelerin ortalamasını gösteren faiz oranı 21 Eylül’de yüzde 24.99 ile zirve yaptı. Mevduat faizi 22 Mart’ta yüzde 19.62’ye indi. Tepe ile son veri arasında 5.37 puanlık bir düşüş var.

Kredi faizinde en belirgin düşüş ihtiyaç kredisinde. Bu kredide 12 Ekim’de yüzde 39.36 ile zirve görülmüştü. 22 Mart’taki yüzde 23.23 ile tam 16.13 puanlık bir düşüş gerçekleşti.

Taşıt kredisinde 21 Eylül’de yüzde 33.85 ile zirvenin görüldüğü düzeye göre 10.59 puanlık bir düşüş yaşandı.

Konut kredisi faizindeki düşüş ise 12.13 puanı buldu. 26 Ekim’de yüzde 29.28 ile zirve yapan konut kredisi faizi 22 Mart’ta yüzde 17.15’e kadar gerilemiş durumda. Konut kredisi faizinin özellikle mart ayındaki hızlı gerilemesinde kamu bankaları eliyle düşük faiz uygulanıyor olması büyük etki yaptı.

Ticari kredi faizlerindeki düşüş 12.70 puan düzeyinde oluştu. Bu kredilerin faizi zirveye yüzde 35.93 ile eylül ayı sonunda çıkmıştı. 22 Mart’taki faiz ise yüzde 23.23 düzeyinde.

TÜFE’de 5.57 puanlık gerileme

Yıllık TÜFE de en yüksek düzeye yüzde 25.24 ile ekim ayında çıktı. Kasımla birlikte azalmaya başlayan yıllık TÜFE, ocaktaki çok küçük artış dışında gerilemesini sürdürdü.

TÜFE yıllık bazda şubat sonu itibarıyla yüzde 19.67’ye indi ve zirvenin görüldüğü ekim sonuna göre 5.57 puan gerilemiş oldu.

Gidecek yer kaldı mı?

Önce enflasyona bakalım. Bu yılın enflasyon tahmini yüzde 15.9, ancak bu oranın altında kalınabileceği dile getiriliyor. Yüzde 15.9’un altı zor olmakla birlikte gerçekleştirilebilir. Özellikle geçen yılın eylül ayındaki yüzde 6’yı aşan oranın devreden çıkmasıyla yıllık bazdaki TÜFE’de çok keskin bir düşüş göreceğiz.

Ama bu yine de yılı yüzde 15.9’luk tahminin altında kapatmamızı sağlar mı, şimdiden kesin bir yargıya varmak kolay değil. Çünkü bugünden itibaren nasıl bir ekonomi politikası tercihinin ön plana çıkabileceğini tam olarak bilme şansımız yok.

Çünkü şu basit soruya bu aşamada yanıt veremiyoruz: “Bugünden itibaren piyasayı canlandırmaya odaklanmış parasal genişlemeci bir politika mı ön planda olacak, yoksa enflasyonu düşürmeyi öncelikli hedef alan daha sıkı bir politika mı?”

Bu tercihi biraz da seçim sonucu belirleyecek. Her ne kadar görünürde bir yerel seçim yapmışsak da aslında yerelin çok çok ötesinde anlamlar yüklenen bir seçimi geride bıraktık.

Dolayısıyla ekonomi politikasındaki tercih önümüzdeki dönemin enflasyonu için de, kredi ve mevduat faizleri için de çok belirleyici olacak.

Ama şimdiden görülen enflasyonda da, kredi ve mevduat faizinde çok fazla hareket alanımızın kalmadığı. Bundan sonraki düşüşler daha ılımlı olacak gibi görünüyor.

Ancak bir kez daha vurgulayalım; bu satırlar yazılırken daha oy kullanılmaktaydı ve dün akşam itibarıyla öğrenmiş olduğumuz sonuçlar gidişatın yönünü ve boyutunu belirleyecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar