Faiz ve döviz görünümü

Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER
Prof. Dr. Dilek LEBLEBİCİ TEKER [email protected]

Uzunca bir süredir uygulanan heterodoks politikalardan çıkış adımları henüz olması gerektiği kadar hızlı olmasa da uygulanmaya başladı.

Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan isimleri ile piyasalara ılımlı bir haber akışı sağlanmış olsa da, MB’nin ilk faiz kararı kafaları biraz karıştırmış gibi. Zira daha keskin bir faiz artış kararı beklenirken, ilk PPK’da beklentilerin en alt bandına denk gelecek şekilde yüzde 15’e yükseltilmiş bir faiz kararı çıkarıldı.

Daha önce de yazmıştım, sürdürülen yanlış ekonomi politikalarının tek bir karar ile kısa sürede düzeltilmesi pek mümkün olmamakla beraber daha kararlı bir adım ihtiyacı da ortada. Yeni ekonomi yönetiminin önünde uzun ve zor bir yol olduğunu kabul etmek gerekir. Türkiye’de çoklu faiz dönemi yaşıyoruz.

Politika faizi yüzde 15 iken; tahvil faizleri yüzde 15-17 aralığında. Banka mevduat / kredi faiz görünümü ise yüzde 30-40 aralığında seyretmekte. En son açıklanan enflasyon rakamı yüzde 38 düzeyinde olsa da, kur artışlarının etkileri ve en son gelen vergi zamları ve KKM yükü ile beraber olası enflasyonun beklenenden daha keskin olacağı da kenara yazılmalı. 20 Temmuz’da TCMB yeniden faiz kararını açıklayacak.

Ben, radikal bir artış beklemiyorum. Yine bu faiz kararı da temkinli duruşa paralel gelişecektir. Son haftalarda özellikle bankacılık sektörünü etkileyecek yeni düzenlemeler karşımıza çıkmakta. TCMB’nin sadeleştirme adımlarının etkileri henüz tam olarak piyasalarda hissedilmeye başlamadı.

Son veriler, özel bankaların sağladığı kredi büyümesinin negatife döndüğünü açıkladı. Faiz kararı ile beraber hem tüketici kredilerinde hem de ticari kredilerde likidite musluğu biraz yavaşladı gibi görünmekte. Açıkçası bankalar kredi arzı konusunda da çekimser zira bankacılık sektörünün en önemli sorunu, olası faiz kararındaki dolayısıyla banka bilançolarına etkisindeki belirsizlik.

Elbette bu kararlar yazması/konuşması kolay, uygulaması zor bir süreç. Zira keskin faiz artışları en başta banka bilançolarında önemli risklere neden olurken; politikaların beklenenden daha yavaş uygulanması da piyasadaki finansa erişimi daraltmakta.

İşte tam da bu noktada MB’nin piyasa ile daha yakın iletişim kurması ve yol haritası konusunda öncü bilgiyi yayması ihtiyacı doğmakta. Ekonomi yönetiminin önemli bir ksımı aynı zamanda iletişim değil mi? Seçimler sonrasında Merkez Bankası rezerlerinde bir artış göze çarpmakta.

En son açıklanan 7 Temmuz reserv verisi yukarı yönlü bir harekete işaret etmekte. Yapılan açıklamalar, kurun kontrol edilmesi için rezervlerin bir süre kullanılmayacağının mesajını verdi. Yaz ayları özellikle turizm aracılığıyla yabancı para döviz girdisi açısından bereketli bir dönem. Dolayısıyla kur seviyesinde, yaz aylarının kalan kısmında önemli bir artış beklenmeyebilir.

Bu koşullar Merkez Bankası’nın reserv kullanmaması yönünde elini de güçlendirmekte. Piyasalar yaz aylarını yaklaşık USD/TL 26 düzeyinde yatay seyirde götürebilir. Öte yandan bizleri zorlu bir sonbahar bekliyor. Bunun birkaç nedeni var. KKM’nin yükü hazineden MB’ye devredildi. Bütçe bir nebze kağıt üzerinde rahatlamış görünürken, bu fonun temini için matbaa çalışacak. Bu da enflasyon demek.

Öte yandan özel sektörün kısa vadeli dış borç stokunun ödenme meselesi de var. Önümüzdeki aylarda bu nedenli de dövize ihtiyaç olacağı kesin. Turizm gelirleri de devreden çıkınca kurlarda hızlı bir hareketlenme beklenmeli. Özetle bize hem TL hem de döviz lazım. Geçtiğimiz günlerde İsveç’in NATO üyeliğine yönelik Türkiye’nin olumlu duruşu ve AB’ye yeniden yeşil ışık yakılması sinyalleri batı sermaye piyasalarına yeniden girebilme arayışını destekler nitelikte.

Elbette bu fona erişimin sadece borçlanma ya da portföy yatırımı olarak değil, doğrudan yatırım kanalı ile gerçekleşmesi ve istihdam yaratılması önemli. Yeni haftada Katar ile de görüşmeler gerçekleşecek. Katar denildiğinde akıllara hep SWAP gelse de, bu fonun swap ile sağlanmayacağı bilgisi dolanmakta. Elbette akıllara varlık satışı geliyor. Detayları göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump 2.0 etkileri 13 Kasım 2024
Faiz, Trump ve Bitcoin 06 Kasım 2024
TÜİK, OVP ve vatandaş 10 Eylül 2024