Faiz politikasından pek söz eden yok nedense…
Meclis Başkanı seçimiydi, yok koalisyon nasıl olacaktı, yoksa erken seçim kapıda mı falan derken Merkez Bankası’nın (MB) dünkü Para Politikası Kurulu hiç ilgi toplamadı. Bu ilgisizliğinin bir nedeni de MB’den faiz politikasında bir değişiklik beklenmemesiydi.
Oysa bir politika değişikliği beklentisini haklı çıkaracak koşullar vardı: Enflasyon mayıs ayında yüzde 8.1’e yükselmiş ve uzun yıllardır etrafında salındığı yüzde 8.4’lük ortalamaya yaklaşmıştı. Üstelik, kurda son aylardaki yükseliş nedeniyle ileride biraz daha artması söz konusuydu. Enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu dikkate alındığında, salt beklenen enflasyon ile hedef arasındaki büyük fark nedeniyle faiz artırımı beklenebilirdi.
Kaldı ki MB zaten mart ortasından bu yana bankalar arası para piyasasında gecelik faizin, kendi açıkladığı politika faizinin çok üzerinde olan faiz koridorunun üst sınırında oluşmasına izin veriyordu. Tüketim ve yatırım kararları açısından asıl belirleyici olan daha uzun vadeli faizler ise bankalar arası para piyasasında oluşan gecelik faizden etkileniyorlar. Bu faiz mart ortasından beri yüzde 10.75 düzeyinde çakılı vaziyette.
MB’nin bu faizin yüzde 10.75’te çakılı kalmasına izin vermeye başladığı mart ortasında, yarısı euro yarısı da dolardan oluşan döviz sepeti 2.69 lira düzeyindeydi. Son üç gündür düşmesine rağmen hala bunun oldukça üzerinde seyrediyor döviz sepeti. Yazının bu kısmını yazdığım sabah saatlerinde 2.85 düzeyindeydi. Bunun koalisyon belirsizliğiyle falan pek ilişkili olmadığı ortada. Mayıs başında da bu düzeylerde hatta biraz daha yüksekti.
MB’nin açıklamalarından biliyoruz ki, kurda sert yükseliş dönemlerinde MB faiz koridorunun üst sınırına yaklaştırıyor piyasadaki gecelik faizi. Ama ‘talihsiz’ bir biçimde koridorun üst sınırını 23 şubatta yüzde 11.25’ten yüzde 10.75’e düşürmüştü. Hiç şüpheniz olmasın; koridorun üst sınırı bugünlerde bırakın yüzde 11.25’i, yüzde 12 de olsaydı, MB piyasa faizinin bu yüksek değere yaklaşmasına izin verirdi. Zira dış koşullar kurdaki yüksek düzeyin sürmesine çok müsait bir ortam yaratıyorlar. Hükümetin kurulması ancak bu yüksek düzey etrafında bir oynaklık yaratır; kalıcı olarak lira üzerindeki baskıyı kaldırmaz.
Bu analiz doğruysa, MB’nin kendi mantığı çerçevesinde hiç olmazsa şubat sonunda döviz sepeti 2.64 lira düzeyindeyken ‘talihsiz’ biçimde daralttığı manevra alanını geri kazanmak için faiz koridorunun üst sınırını yükseltmesi beklenirdi. Ama MB’nin ‘suni’ düşük faiz politikası nedeniyle kimse böyle bir kararı beklemiyordu.
Dikkat: Bu analizin seçim ile ilgisi yok. Belirttiğim kur hareketleri ve enflasyona olası etkileri asıl olarak seçim sonuçları ya da öncesi ile ilgili olsaydı MB’nin politika değişikliğine gitmesi anlamsız olurdu. Faiz politikası ile seçim sonuçları ve etkiler değişmeyeceğine göre ‘bekle ve gör’ daha doğru olurdu. Oysa yaşanan kur hareketlerinin ve enflasyona etkilerinin asıl olarak dış gelişmeler ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle “bu koşullar daha yüksek faiz gerektiriyor” diyorum.
Yazının yukarıdaki kısmı salı sabahı 11.12’de bitti. Saat 14:00’te açıklanan MB’nin kararı ise beklendiği gibi oldu; ne politika faizinde ne de faiz koridorunda bir değişiklik var. Hayırlısı olsun…