Faiz oranlarındaki gerileme ve banka hisseleri
Sadrettin BAĞCI / YATIRIM FİNANSMAN
Gösterge bono faiz seviyesi %5.75 ile tarihi dip seviyelerinden işlem görmekte. Bu seviyenin erişilmesinde farklı etkenlerin olduğunu düşünmekle birlikte banka bilançoları üzerine olumlu etkisinin 2013 yılı ilk çeyrek bilançolarına kadar süregelmesi beklenebilir.
Faiz oranlarındaki gerilemenin banka bilançoları üzerine olumlu etkisinin üç ana şekilde görülmesi beklenir.
i. Sermaye piyasası işlem kazançları oluşur (kısa vadeli etki)
ii. Net faiz marjı yükselir (kısa-orta vadeli etki)
iii. Kredi hacmi genişler ve aktif kalitesi iyileşir (orta-uzun vadeli etki)
Sermaye piyasası işlem kazançları. Bankalar önemli miktarda Hazine bonosu taşımaktadırlar. Bu bonoların fiyatları da faizlerdeki gerilemeye bağlı olarak değer kazanmakta ve bankalar için önemli bir kazanç potansiyeli sunmaktadırlar. Özellikle "satılmaya hazır menkul değerler" kategorisinde tutulan bu Hazine bonolarındaki değer artışları elde tutuldukları süreçte sermayeye eklenmektedir. Elden çıkarılmaları durumunda ise sermaye piyasası işlem karı olarak gelir tablosuna yansımaktadır. Eylül sonundan bu yana gösterge bono faizlerinin 180 baz puan kadar gerilediği ve yabancıların Türk bonolarına teveccühü düşünüldüğünde bankaların 2012 yılı dördünce çeyrekte hatrı sayılır bir miktarda sermaye piyasası işlem kazancı elde etmesini bekleriz.
Net faiz marjında artış. Türk bankacılık sektörünün en önemli özelliklerinden biri aktif/pasif vade uyumsuzluğudur. Faiz oranlarının gerilediği dönemlerde pasif tarafındaki yeniden fiyatlama daha hızlı bir şekilde gerçekleştiği için fonlama maliyetleri hızlı bir şekilde aşağı gelmekte ve bu da bankaların 6-9 ay boyunca faiz marjının yükselmesine olanak sağlamaktadır. Ocak-Ekim 2012 dönemine bakıldığında net faiz marjı yıllık bazda 50 baz puan kadar artış göstermiş ve bu dönemde hacimlerde çok belirgin bir artış olmamasına rağmen net faiz gelirleri yıllık bazda %35 düzeyinde bir artış göstermiştir. Bu nedenle de 2012 yılı son çeyrekteki faiz düşüşünün olumlu etkilerinin 2013 yılı ilk çeyreğine de taşınmasını bekliyoruz.
Kredi hacminde genişleme ve aktif kalitesinde iyileşme. Ekonomik büyüme rakamları 2012 için geçtiğimiz yıllara oranla daha düşük düzeyde kaldı. Ancak faizlerin geldiği seviye kredi kullanımını giderek daha cazip bir hale getirmektedir. Bunun da ilk etkilerini 2012 yılı son çeyreğinden itibaren kredi büyümesi üzerinde görebileceğimizi düşünüyoruz, ki bunun da sinyallerinin yavaş da olsa geldiğini görüyoruz. Bundan sonraki dönemlerde daha hızlı bir kredi büyümesi ve toparlanan bir ekonomik aktivite görmek, en azından 2013 yılı ilk yarısı için, çok da şaşırtıcı olmayacaktır. Bununla birlikte 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen aktif kalitesindeki bozulmanın durmasını ve ekonomik toparlanmadaki ivmeye bağlı olarak sorunlu kredi miktarının azalmasını da beklemek gerekir, ki bu tip bir gelişmenin sinyalini de son verilerden aldığımızı düşünüyoruz.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz etkiler banka hisselerindeki pozitif ayrışmanın devam edebileceğini teyit eder niteliktedir. Bankacılık sektörü hisseleri bizim tahminlerimize göre mevcut durumda 10.3x F/K ve 1.4x F/DD değeri oranları ile işlem görmektedir. Faiz oranlarının %7 seviyesinin altına sarktığı 2010 yılı sonları 2011 yılı başlarında F/K oranlarının 11x üzerine çıktığını, F/DD oranlarının ise 1.6x seviyelerine yaklaştığını görmüştük. Mevcut durumda değerleme oranlarının yine bu seviyelere yakınlaşabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle de 2013 yılı ortalarına kadar portföylerdeki banka hissesi ağırlığının görece daha yüksek tutulabileceğini düşünüyoruz.