Faiz kalkanı bizi ne kadar korur?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Küresel büyüme 2008 mali krizi sonrasındaki onuncu şeref yılını kutluyor. Güçlü şirket karlarını arkasına alan Wall Street’te parti devam ediyor. Teknoloji ağırlıklı NASDAQ ve küçük şirketleri de kapsayan Russel yeni zirvelere ulaşıyor.

Ev sahibi Fed, zaman zaman müziği kısıp içki servisini azaltsa da misafirlerin partiyi terk etmeye niyeti yok. On yıldır parti eğlenmeye alışık piyasalar kadehlerin toplanıp müziğin tamamen kesileceğine inanmıyor.

Ancak herkesin mutlu olduğu bir yaz gecesi eğlencesinde değiliz. Partiye yancı olarak katılan bazı gelişmekte olan piyasa yatırımcıları müziğin sesi kısılıp servis aksayınca çıkış kapısına yönelmeye başladı. Kapılardaki birikme zaman zaman Müslüm baba konserlerinde olduğu gibi paniğe ve yaralanmalara yol açabiliyor.

Küresel risk iştahını bozan genele yaygın bir panik söz konusu değil. Altın ve yen gibi emin liman yatırım araçlarının değerlemelerinde rahatsız edici bir yükseliş görmüyoruz. Ancak bir yanda güçlü dolar ve yükselen faizler diğer yanda Trump’ın dış ticaret müdahaleleri, gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahında bozulma işaretleri artıyor.

Oynaklıkta görünen artışa rağmen küresel sermaye gelişmiş ülke hisselerini şirket ve devlet tahvillerine tercih etmeye devam ediyor. Bu durumun kısa vadede değişeceğine yönelik bir işaret görmüyoruz. Güçlü büyümeyi ve şirket karlarını arkasına alan gelişmiş ülke hisse senetleri şirket ve devlet tahvillerine göre daha iyi performans göstermeye devam edecek.
Gelişmiş ülke radarları Amerikan hisselerinin Avrupa’ya göre daha güçlü bir performans göstermeye devam edeceğini gösteriyor. İtalya ve İspanya’da yaşanan politik şoklar uygulanacak ekonomi politikalarına yönelik belirsizlikleri artırarak Avrupa’nın ABD’ye göre risk primini artırıyor.

Wall Street’in yukarı yönlü dalgalı seyrini korumasına rağmen gelişmekte olan ülke risk primleri artmaya başladı. Arjantin ve Türkiye’den sonra zayıf halka olarak öne çıkan Brezilya varlıklarında satışlar şiddetleniyor.

Gelişmekte olan piyasalarda satış baskısı artarken Türkiye piyasaları faiz kalkanı koruması altında dünyadan olumlu ayrışmaya çalışıyor. Ancak ödenecek yüksek faiz bedeline rağmen başarılı olduğumuzu söylenemez.

Faiz kalkanı Türk lirasındaki yangını kontrol altına almakta etkili oldu. Merkez Bankası’nın son faiz artırımı sonrasında %5’in üzerinde bir reel faiz ile (%12 enfl asyon tahminine göre) Türk lirası dünyanın en yüksek getiri sağlayan para birimi oldu. Kısa vadeli sıcak para yeniden Türkiye’ye girmeye başladı.

Ancak gerek yerel tahvil ve eurotahvillerde gerekse hisse senedi piyasalarında kalıcı bir pozitif ayrışma sağlanamadı. 10 yıllık yerel tahvil ve 30 yıllık eurotahvil faizleri Arjantin’den sonra en yüksek risk primine işaret ediyor. Borsa İstanbul’un gelişmekte olan piyasalara göre iskontosu %40’ın üzerinde seyretmeye devam ediyor.

Para politikasının sıkılaşması Türkiye’nin uzun zamandır devam eden sorunlarını çözmek için zaman kazandırır. Türkiye’nin risk priminin düşmesi için yüksek faiz kalkanına değil güvenin yeniden tesisine ihtiyacımız var. Bunun yolu ise söz vermekten değil düzgün ekonomi politikalar üretmekten geçiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019