Faiz iner de enflasyon iner mi?
Merkez Bankası 26 Aralık günü faiz kararını verecek. Bu sefer işler karışık; ekonomistlerin beklentisi de bölünmüş durumda.
Bir kısmı faiz inecek; bir kısmı da faiz inmeyecek diyor. Bekleyip göreceğiz…
Ama faiz inmesi ne ifade edecek? Yani faiz inince enflasyon da inecek mi? Mesela kasım ayı toplantısında faiz indirimi sinyali gelmiş olmasına rağmen uzun vadeli tahvil faizleri çok fazla düşmedi. Hatta şu sıralar yine yüzde 29,9 ila 30 sınırında dolaşıyor.
5 yıllık tahvil faizleri de yüzde 33’lere kadar düşmüş ve yeniden yüzde 35 sınırına çıkmış oldu. En sert tepki kısa vadeli tahvillerde yaşandı. Yüzde 43 seviyelerinden yüzde 40’lara doğru inmesinin ardından şimdi yüzde 44’leri yakalamaya çalışıyor.
Uzun-orta-orsa tahvil faizleri yüzde 30’lara sınırını gösteriyor ama bunun altına kimse işaret etmiyor. Yani piyasa enflasyonda yüzde 30’larda çok katı bir duruş sergiliyor.
Bir başka gösterge ise tüketim değişimi ile fiyat değişimi oranlarının göstergesidir. Halen tüketim değişimi fiyat değişiminin üzerinde seyrediyor. Yani tasarruf etmeyip tüketmek hâlâ kârlı…
Sadece tahvil göstergeleri ve tüketim göstergeleri yeterli derecede dezenflasyon sürecine girmediğimizi gösteriyor. 2019 yılında tüketim eğiliminin fiyat değişiminin 12 ay kadar altında seyrettiğini ve bu sayede enflasyonu düşürdüğümüzü hatırlatmak isterim.
Ortam pek müsait değil
Evet, Merkez Bankası şimdi ne yapacak? Tüketim hâlâ canlı… Konut satışları son iki ayda 165 bin ve 153 bin olarak geldi. Geçen yıl bu sayılar 100 binin altındaydı. Benzer durum otomobilde de yaşanıyor. Orta-üst lüks otomobil satışları adeta balayı yaşandığına işaret ediyor.
İyi ama işleri iyi olmayanlarda var. Mesela sanayiciler… Üretim adeta ger viteste devam ediyor. Bunun bir başka yansıması yatırım-tüketim malı ithalatında oluyor. İlke kez yatırım malı ithalatı tüketim malı ithalatının altına düştü.
Aslında program yatırım malı ithalatında etkisini gösterdi ama tüketim malı ithalatında ters etki yaptı diyebiliriz.
Böyle bir ortamda faiz düşüşü enflasyonu düşürür mü? Ya da tekrar eskiye dönerek faizi düşürdüğümüzde enflasyonun da düşeceğini mi sanmaya başladık?
Öncelikle şu notu belirtelim: Türkiye’nin teknolojik ilerlemesi 2007 sonrası adeta durmuş durumda. Refah üretecek bir değer zinciri oluşturamadık.
Sadece değer üretimi değil, değersiz üretimde de artık sıkıntı yaşamaya başlıyoruz. Talep adeta rekor üstüne rekor kırarken üretim ve yatırım bu sisteme ayak uyduramadı ve geride kaldı.
Böyle bir yapıda ne enflasyon düşüşü kolay olur ne de refah artışı…
İşimiz hayli zor.
Yanlış kemeri mi sıktık?
Ama belki de en ağır tarafı gelir dağılımında yaşadığımız büyük değişim. Enflasyonla mücadelede en ağır yarayı buradan alıyoruz. Alt gelir grupları ücretlerine bir zam almamasına rağmen enflasyon ve tüketim dengesizliği devam ediyor. Özellikle üst segmentlerde adeta bahar esiyor.
Kenar semtlerde konut fiyatları nerede ise yerinde sayarken üst segmentlerde nerede ise yer bulunamıyor. Fiyatlar adeta katlanıyor… Türkiye’nin bir yanı ile ABD ve AB’yi bile geçmiş durumda ama gerisi çok ağır şartlarda yaşıyor.
Şimdi bu programla kimin kemeri sıkılacaktı da enflasyon düşecekti? Maalesef yanlış kesimin kemerine sarıldık ve öylece duruyoruz.
O nedenle enflasyonun düşmesini sadece ücret zamlarında hayal ederek hatırlıyoruz ama ranta ve zengine gelince pek eser yok. O nedenle enflasyonun düşmesine piyasa inanmıyor. O nedenle faizler hâlâ orta-uzun vadede yüzde 30 bandına yapışıp kalmış durumda.
Şimdi faiz inecek mi? Elbette inebilir… Merkez Bankası talimata benzer bir tavırla indirime başlayabilir… Ama sonuçsuz adımlardan bir tane daha atmış oluruz, o kadar…
Sonuç getirecek adımlar için daha çok önlem gerekiyor. Bu iş bu kadar basit değil… Örneğimiz karşımızda duruyor: Arjantin.