Faiz ekonomilerin yükselen ateşidir, hastalık belirtisidir…
Öncelikle, 52’nci hafta yazım olan bugünkü yazımla DÜNYA Gazetesi’ndeki 1. yılımı dolduruyorum. Bu köşede haftalık yazılarıma imkân tanıyan DÜNYA Gazetesi CEO’su Burcu Kösem’e teşekkür ederim.
Türkiye uyguladığı Ortodoks ekonomi politikası ile birlikte iyimser havanın ve özellikle beklentilerde yaşanılan iyileşmenin etkileri altında olduğunu görmekteyiz. Burada özellikle belirtmek istediğim yavaşlama emarelerinin görüldüğü bir yapı ve ortak aklın bir unsuru ekonomideki kararların sonuçları olmaktadır. Tabidir ki bu süreç kolay bir iyileşme vaat etmiyor.
Özellikle son iki yılda yapılan yanlış tercihler ve bunlardaki ısrar bugünkü faturanın ağırlaşmasında başrolü oynamaktadır. Ancak bu süreç bir umudu da beraberinde getirmektedir. Uygulanan politikaların doğaldır ki en önemli aktörü faiz politikası olarak karşımıza çıkmaktadır. O zaman faiz nedir? Faiz, ekonomik sistemlerin temel taşlarından biridir.
Birçok kişi tarafından anlaşılması güç bir konu olarak görülse de, faizin işleyişi ve etkileri oldukça önemlidir. Faiz, tasarrufların yatırıma dönüşmesini teşvik eden, kişilerin gelecekteki kazançlarından bugünkü tasarruflarını artırmasını sağlayan bir kavramdır. Kısaca faiz paranın fiyatı veya kirası olarak ifade etmek mümkündür. Bir başka tanımla da faiz, bir borç veya yatırım için ödenen ek maliyet olarak tanımlanabilir.
Örneğin, bir kişi bir bankadan ev almak için kredi alırsa, satın alma maliyeti kredi faizi olarak adlandırılan bir faiz tutarı eklenerek artırılır. Birçok insan tarafından faiz, negatif bir olgu olarak algılansa da, ekonomik anlamda faiz, para biriminin değerinin zaman içindeki değişimini yansıtan bir bileşendir. Faiz oranları, bir ekonominin sağlığına ve para politikasına bağlı olarak değişebilir.
Mayıs 2023 ile birlikte değişen ekonomi politikaların sonuçlarını yandaki mevduat ve kredi değerlerinde görülmektedir. TCMB’nin politika faizinin %40 seviyesine çıkarmasının bir sonucu olan bu tablo önümüzdeki dönemin en önemli etki faktörü olacaktır.
Faiz oranları, ekonomik faaliyetleri büyük ölçüde etkileyen bir unsurdur. Yatırımcılar, faiz oranlarının düşük olduğu dönemlerde daha fazla yatırım yapma eğilimindedirler çünkü daha ucuz finansman sağlamak için borçlanabilirler. Bu durum, ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırarak ekonomiye olumlu etkiler sağlar.
Ancak, yüksek faiz oranları, tüketici harcamalarını ve yatırımları azaltarak ekonominin yavaşlamasına yol açabilir. Faiz oranlarının düşmesi veya yükselmesi, ekonomik aktiviteyi etkileyen diğer birçok faktörün yanı sıra merkez bankalarının para politikalarından da etkilenir. Faiz, sadece ekonomi üzerindeki etkisiyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda toplum üzerinde de birçok etkisi vardır.
Yüksek faiz oranları, krediye ulaşmanın daha zor olduğu anlamına gelir ve daha az finansal fırsatlara sahip olan bireylleri olumsuz etkiler. Öte yandan düşük faiz oranları, finansal piyasalarda aşırı risk alma eğilimini artırarak finansal kriz riskini artırabilir. Faiz oranlarının denge içinde tutulması, ekonomik büyüme, finansal istikrar ve sosyal adalet açısından önemlidir. Faiz ekonomik bir kavramdır ve ekonomik sistemin işleyişinde önemli bir rol oynar.
Faizin temel amacı, tasarrufların yatırıma dönüşmesini teşvik etmek ve borçlanma maliyetini yansıtmaktır. Faiz oranları, ekonomik faaliyetleri ve tüketici davranışını etkileyen önemli bir faktör olarak bilinir. Ancak, faizin sosyal etkileri de çok önemlidir ve toplumun genel refahını etkiler. Bu nedenle, faizin doğru bir şekilde yönetilmesi ve denge içinde tutulması ekonomik istikrar ve sosyal adalet açısından büyük önem taşımaktadır.
Hiç şüphesiz ki faiz politikası ile yapılacak uygulamaların nihayetlendirilmesinde maliye politikası ve vergi uygulamalarının da bozulan gelir dağılımını düzeltmekte çok önemli bir etkisi bulunmaktadır. Bu tarafı eksik kalan bir faiz politikası sürdürülebilir de değildir, ekonomik faydası da kalıcı olmayacaktır. Son söz: Sebepler ve sonuçlar karıştırılırsa çözümün maliyeti artar.