Faiz düşecek her şey düzelecek

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

İlk olarak Avrupa Merkez Bankası (ECB), me­vduat faizini yüzde 3’e indirerek açılışı yap­arken faiz indirimlerinin devam edeceğinin de bir kez daha sinyalini verdi.

Ardından iki gün önce, Fed’den beklenen karar geldi. ABD Merkez Bankası (Fed), 18 Aralık 2024 tarihin­de gerçekleştirdiği toplantıda politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 4,75’ten 4,50’ye çekti. Bu karar, Fed’in art arda üçüncü faiz in­dirimi oldu ve Eylül ayında başlayan gevşeme döngüsünün de devamı niteliğinde gerçekleşti.

Fed yetkililerinin geleceğe yönelik projek­siyonlarını ortaya koyan grafikte, 2025 için 50 baz puanlık indirim öngörülmüştü. Eylül ayın­da noktasal grafikte 2025 için dört faiz indi­rimi beklentisi ortaya konmuşken, Aralık to­plantısındaki grafikle bu beklentinin iki faiz indirimine indiği görülmüş oldu.

Fed’in faiz indirimleri, ABD ekonomisinde büyümeyi desteklemeyi amaçlarken, küresel piyasalarda da önemli etkilere yol açmış oldu. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için sermaye akışları ve döviz kurları üzerinde baskı oluşturması beklenebilir. Bu nedenle, gerek ülkemizin, ger­ekse bize benzer ülkelerin merkez bankalarının da para politikalarını bu gelişmelere göre ayarlamaları gerekeceği tartışılmaz.

Fed’in faiz indirimi kararı, küresel ekonomideki yavaşla­ma endişeleri ve enflasyon hedeflerine ulaşma çabaları doğrultusunda alınmış bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu durumun, önümüzde­ki dönemde finansal piyasaların seyrini ve merkez bankalarının politikalarını etkilem­eye devam edeceğini söyleyebilirim. FED’in kararını enflasyonun hedeflere doğru ilerle­diği ancak faizlerin ekonomik faaliyeti azalta­cak kadar yüksek olduğu değerlendirmesiyle alındığını belirtirken, burada ülkemizdeki du­ruma yönelik bir benzerlikten söz etmek de mümkün olabilir.

Avrupa’daki gelişmeler de olumlu yönde

AB Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, enflasyon görünümüne yönelik risk­lerin iki yönlü olduğunu belirtirken, gidişatın, açıkça aşağı doğru olduğunu ve en son hamlenin son faiz indirimi olmadığını söyledi. Lagarde «Şu anda gördüğümüz şey risk pozisyonunda bir değişiklik olduğu.

Şimdiye kadar enflasyon projeksiyonumuz yukarı yönlü riskle ilişkiliydi, artık risklerin iki taraflı olduğuna inanıyoruz» derken, şimdiye kadar 4 kez faiz indirimine gidildiğine, banka yetkilileri faizle­rde nötr seviyeye kademeli biçimde yaklaş­mak gerektiğine dikkat çekiyor. Ülkemizi de yakından ilgilendiren AB’de bu seviyeye ulaşıl­masının ancak 2025 ortasında gerçekleşme­si öngörülüyor. ABD ile kıyaslandığında Avru­pa’daki iyileşmenin daha yavaş olduğunu söyle­mek mümkün.

Sırada TCMB’mi var?

Yılın son ayında alınacak faiz kararı ise mer­akla bekleniyor idi ve açıklama geldi. Buna göre faiz kararı toplantısı 26 Aralık 2024 Perşembe günü TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın başkan­lığında gerçekleşecek. İki farklı görüş hakim; bir grup ekonomist faiz oranlarının mevcut se­viyede sabit tutulmasını beklerken, bir grup ise sınırlı bir faiz indirimi olabileceği görüşünü paylaşıyor. Öngörümün 250 baz puan indirim olacağını söyleyeyim.

Tabi burada asıl önemli olan alınacak kararın ekonomi üzerindeki et­kilerinin ne olacağı. Sıkı para politikalarının enflasyonu düşürme yönündeki seyrinde faiz indirimlerinin çok küçük adımlarla olacağını görmek çok da zor değil. Kur’da bir artış ol­madığı sürece, Türk lirasının reel olarak değer kazanması ile maliyetler artmaya devam ede­ceği için, faizler inse dahi enflasyon üzerinde­ki etkisi devam edecek görünüyor. Fiyat tut­turmakta iyice zorlanan imalat sektörü ve ihracatçıların yanına bir de E-Ticarete gelen stopaj vergisi ile artık e-ticaretçileri de ekle­mek gerekiyor.

Ve elbette enflasyona etki ede­ceğini de görebilmek lazım. Yeni yılla bera­ber gelecek ilave maliyetlerin faizin inişini hissettirmeyeceği aşikar. Politika faizi Mart ayından bu yana %50 olarak sabitlendi, Aralık ayındaki düşüş beklentisinin devamında 2025 Aralık ayı için de 28,5 seviyeleri öngörülüyor. FED’in indirim kararının gerekçesinde, en­flasyonun düşüşe geçse dahi, faizlerin ekono­mik faaliyetleri azaltmaması gerekçesinden söz edildiğini bir kez daha hatırlatayım.

Döviz kurunun enflasyonun çok gerisinde kalması ile yükselen maliyetlere, yüksek faizler de eklen­ince reel sektör artık borçlanamaz hale gelmiş­ti. Faizler inse dahi borçlanmaya gereksinimi olabilecek mi sektörlerin, sanırım asıl üzer­ine düşünülmesi gereken husus burası. Konuya tek başına faiz olarak bakmanın da çözüm ol­madığını; faiz, enflasyon ve kur dengesini iyi ayarlamak gerektiğinin altını çizeyim. Çor­banın, tuzu da yağı da kıvamında olursa lezzeti olduğunu unutmamak gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024