Faiz dışı çözümler…
Ocak ayında yapılan PPK toplantısında açıklanan “politika faizini düşürme” kararına rağmen para piyasası faizleri düşmeyince kafası karısan yatırımcılar soruyor. Faizler indi mi? İnmedi mi? Bizim cevabımız kısa ve net. Kısa vadeli faizler düşmedi ve Türk lirasındaki yangın sona ermeden düşürülmesini de beklemiyoruz. Ama Merkez Bankası para politikasını rahatlatmak için gerekli araçlara sahip.
Madem öyle Merkez Bankası neden politika faizini - haftalık repo faizini- düşürüyor. Vakti olanlar için anlatmaya çalışalım. Merkez Bankası para politikasının faiz bacağını haftalık repo faizi ve gecelik repo faizi diye ikili bir düzlemde çalıştırıyor:
• Politika faizi olarak tanımlanan haftalık repo faizi enflasyon görünümünün hedefe yakınsamasına göre Merkez Bankası tarafından belirleniyor. Merkez Bankası bankalara sağladığı haftalık fonlamanın maliyetini belirleyen, söz konusu oranı enflasyon hedeflemesinin ana iletişim aracı olarak kullanıyor.
• Gecelik repo faizi bankanın sağladığı likiditeye bağlı olarak piyasada belirleniyor. Merkez Bankası küresel risk iştahının ve döviz kurunun seyrine göre piyasaya verdiği likidite miktarıyla oynayarak gecelik oranları yönlendiriyor.
Enflasyon görünümü ve döviz kurunun birlikte hareket ettiği dönemlerde faiz politikasının iki bacağı uyumlu çalışıyor. Enflasyon görünümünün iyileştiği (bozulduğu) bir ortamda Türk lirası değer kazanıyorsa (kaybediyorsa) politika faizi ve gecelik faizler birlikte geriliyor (yükseliyor). Aksi takdirde bir ayrışma yaşanıyor.
Ocak ayında yapılan Para Politikası Kurulunda bunun somut bir örneğini gördük. Merkez Bankası altı aylık bir aradan sonra faizleri indirdi. Enfl asyon görünümündeki iyileşmeyi gerekçe göstererek bankalara haftalık olarak yaptığı fonlamanın faizini 50 baz puan indirerek %7,75’e çekti. Buna karşın, küresel risk iştahındaki belirsizlikler ve döviz kurundaki oynaklık nedeniyle piyasaya verdiği likiditeyi artırmayarak gecelik faizleri %9,5-%10,0 bandında tutmaya devam etti.
Başkan Başçı’nın Enflasyon Raporu sırasında yaptığı konuşma sonrasında piyasalarda Merkez Bankası’nın faiz indirim adımlarını hızlandıracağı endişesi arttı. Beklentilerden hafif yüksek gelen Ocak ayı enflasyon rakamına rağmen bu beklentiler sürüyor. Bizim beklentimiz Merkez Bankası’nın Şubat ayında politika faizlerini indirmeyeceği ve gecelik faizleri yüksek tutmaya devam edeceği, yönünde.
Politika faizi cephesindeki görüşümüz enflasyon cephesindeki belirsizliklerden, faiz cephesindeki görüşümüz gelişmekte olan ülke paralarında ve özellikle Türk lirasındaki satış baskısından kaynaklanıyor.
Enflasyon alanında iki temel endişemiz var. Manşet enfl asyondaki gerilemeye rağmen çekirdek enfl asyon göstergeleri ve özellikle hizmet kalemleri arzu edildiği kadar iyi değil. Başkan Başçı’nın açıklaması sonrası %5 artan döviz kuru ve %11 artan petrol fiyatları geri gelmezse önümüzdeki aylarda manşet enflasyonun gerilemesi yavaşlayabilir.
Türk lirası cephesi de Merkez Bankası’na faiz indirmek için yardımcı olmuyor. Türk lirası son haftalarda yolsuzluk iddiaları ile sarsılan Brezilya ve Rusya ile birlikte en çok değer kaybeden gelişmekte olan ülke paraları arasında yer alıyor. Hükümet cephesinden Merkez Bankası’na faiz indirmesi için yapılan eleştiriler değer kaybının daha fazla olmasına neden oluyor.
Dolayısıyla gerek enflasyon görünümünün gerekse Türkiye’ye yönelik risk iştahının faiz indirmeye devam etmek için uygun olmadığına inanıyoruz.. Buna karşın ekonomik büyümede aşağı yönlü risklerin olduğu bir gerçek. Gerek Avrupa ekonomisindeki zayıf canlanma gerekse Rusya ve Irak gibi büyük pazarlarımızdaki daralma darla önümüzdeki dönemde daha genişleyici politikaların uygulanmasını ı gerektirebilir.
Peki çözüm nedir? Çözüm Merkez Bankamızın küresel kriz sonrasında kademeli olarak zenginleştirdiği alet çantasında mevcut. Küresel risk iştahının düzelmediği bir ortamda büyümede aşağı yönlü riskleri engellemek için Merkez Bankası makro ihtiyati araçları kullanarak para politikasını rahatlatabilir.