Faiz arttı, kur neden düşmedi?
Merkez Bankası bir hafta önce politika faizini artırdı. Artış, yaklaşık 2 puan düzeyinde oldu. ‘Yaklaşık’, çünkü eski politika faizinin ne düzeyde olduğu biraz karışıktı; sayısı bilinmeyen bazı günler yüzde 7.75 ve yine sayısı bilinmeyen bazı günler yüzde 9 düzeyindeydi. Şimdi yüzde 10 oldu; bir belirsizlik yok; her gün böyle. Faiz artışı kararı öncesinde dolar kuru neredeyse 2.40’a dayanmıştı. Oysa çok değil beş iş günü öncesi 2.24 düzeyindeydi. Karar sonrasında, öncesindeki bu çılgın artış durdu ama dolar kuru hâlâ yüksek bir düzeyde. Mesela bu satırların yazıldığı anda 2.27 civarındaydı.
Şimdi soru şu: Kur neden yüksek? Politika faizinde artış işe yaramadı mı? Bu soru son zamanlarda çok soruluyor. Neresinden bakarsanız yanlış bir soru oysa. Bakın, neden yanlış:
Yanlış çünkü birincisi, faiziniz her şeyden önce ‘makul’ bir düzeyde olmalı. Elbette ‘makul’ düzeye kim karar veriyor diye sorabilirsiniz. Oysa iktisatçılar açısından bu düzey üç aşağı beş yukarı belli: Faizin geçerli olacağı vadedeki enflasyonun bir miktar üzeri. Şu anda enflasyon yüzde 7.5 civarında. Yıl içinde yüzde 9’u aşma riski var. Kur artışına bağlı olarak yüzde 10’a ulaşabilir. Önemli olan Merkez Bankası’nın politika faizi değil; tüketici ve yatırımcı kararlarını belirleyen faiz. Yani, mevduat ve kredi faizi. Onlar da politika faizinin birkaç puan üzerinde belirleniyor. Bu durumda Merkez Bankası’nın ‘zorlukla’ aldığı son faiz kararı çerçevesinde faizin ancak makul sayılabilecek bir düzeye (alttan) yaklaştığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla, Merkez Bankası bir yanlışı düzeltti: Anormal düzeyde düşük olan faizini, şimdilik normal sayılabilecek bir düzeye getirdi. Dolar kurundaki balonun patlaması, 2.40’tan 2.27 civarına inmesinin nedeni tam da bu.
Ama kurdaki artışın arkasındaki temel nedenler ortadan kalkmadı. Dolayısıyla, kurun yüksek bir düzeyde seyretmesi ya da az sonra belirteceğim temel nedenlerin daha da keskinleşmesi ile balon niteliği taşımayan bir artış eğilimi göstermesi normal. İki temel nedenle kur yüksek düzeyde kalacak ya da daha da artacak.
Birinci neden, elbette, kurdaki artış sürecini tetikleyen ABD Merkez Bankası’nın yeni politikası. Bu politika, ABD faizlerini yükselterek ABD finansal varlıklarını cazip kılıyor ve dolayısıyla yurtdışından borçlanma imkânımızı kısıtlıyor. Oysa yurtdışından borçlanmaya şiddetle ihtiyacımız var. Cari açığımız çok yüksek çünkü. İkinci neden de malum: 17 Aralık depremi ve sonrasındaki gelişmeler; Türkiye’nin riskini artırıyorlar.
Bu iki neden ortadan kalkmadan, kurdaki artış eğilimi neden durmadı diye sormanın bir anlamı yok dolayısıyla. Dursaydı bir garip olurdu ve o zaman da tam tersine neden kur artmıyor diye sormak anlamlı olurdu. Merkez Bankası’nın son faiz kararı, sadece Merkez Bankası’nın makul olanı yapmaması nedeniyle oluşan köpük kur yükselişini ortadan kaldırdı, o kadar. Merkez Bankası bir Süpermen değil; yapamayacağı şeyleri beklememek gerekiyor ondan.