Faiz artsın, ama sıcak para gelmesin!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Ekonomiyi soğutmak için bankacılık kesimi üzerinden peş peşe adımlar atılıyor. Önce Merkez Bankası, şimdi BDDK… Amaç çok özet olarak, "bankaların elinde krediye dönüştürebilecekleri daha az para kalsın, bankalar ellerinde kalan bu parayla kredi açarken de bir yerine üç kez düşünsün" şeklinde özetlenebilir.

Bu önlemlerle uğraşmak yerine kestirmeden giderek faizlerin artırılması gerektiğini dile getirenler de yok değil: "Talep mi yüksek, ekonomi mi ısınıyor, madem öyle bir sürü önlemle niye uğraşılıyor ki, artırılsın faiz, tüm dertler geride kalsın…"

Faizi artırmak çok büyük olasılıkla bu amaçlara hizmet eder; talep azalır, ekonomideki ısınma da durur. Ama bu faiz ilacının yan etkileri, çoğu kez, yarattığı olumlu etkiden daha fazla, onu da biliyoruz. Hele ki şu dönemde ortaya çıkacak yan etkiler, faiz ilacının olumlu etkisinin kat be kat üstünde…

Müthiş bir çelişki de yaşıyoruz aslında. Son dönemdeki en büyük yakınmamız ne; ekonominin ısınması ve cari açığın artması, değil mi…

Peki, Merkez Bankası eliyle faizi artırırsak, Türkiye şimdiki duruma göre sıcak para için çok daha cazip hale gelecek ve o hep yakındığımız, en azından yakınıyor göründüğümüz sıcak para yeniden Türkiye'ye akın etmeyecek mi?

Sıcak paranın bu akınıyla birlikte Türk Lirası yeniden değer kazanma sürecine girmeyecek mi?

Değer kazanan Türk Lirası ihracatı baltalayacak, ithalatı patlatmayacak mı?

Bunun sonucunda, sözüm ona çare bulmaya çalıştığımız cari açığı, (vücudun kanserli hücreyi tüm olanaklarını seferber edip büyütmesi gibi) her türlü destekle daha da artırmayacak mıyız?

Faizi artırmak "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" durumu anlamına gelmeyecek mi?

Merkez Bankası'nın faizi artırmak gibi bir politikası yok; en azından şu dönemde… Hem zaten faizin artırılması, şimdiye kadar zorunlu karşılıklarla ilgili atılan adımların hiçbir işe yaramadığının da itirafı olmaz mı… Merkez Bankası, sürekli olarak zorunlu karşılıklarla ilgili kararların etkisinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren görülebileceğinin altını çizdi. Tamam, yılın ikinci çeyreği de geride kalmak üzere; ama, ekonomide bazı sonuçların elde edilebilmesi için kesin takvim sınırları çizmek pek kolay olmuyor; sapmalar, gecikmeler görülebiliyor.

Şimdi Merkez Bankası'na BDDK da destek çıktı. BDDK'nın geçen hafta aldığı önlemlerle birlikte önümüzdeki süreçte ekonomideki sıkılaşma daha belirgin hale gelebilir.

Varsayalım ki, bu önlemler hiç işe yaramadı. İşte o zaman faizi artırmak düşünülebilir. Ama, şu yapı içinde faiz artışına gitmek bindiği dalı kesmekten başka bir anlam ifade etmez. Biraz önce vurguladığımız gibi, faiz artışıyla birlikte henüz kıramadığımız "yüksek faiz-düşük kur" döngüsü iyice pekişir.

Şu durumda bile yabancılara çok yüksek faiz ödüyoruz. Daha önce de yazdık; Türkiye'de biri Türk vatandaşlarına, biri yabancılara uygulanan iki reel faiz var. Türk vatandaşlarının reel faizi neredeyse sıfıra yakın; yabancıların reel faizi ise Türk Lirası değer yitirmediği sürece nominal faiz düzeyinde. Bu nominal faiz, TL'nin değerlenmesini sonucunu doğuracak adımlar atıldığı takdirde, çok daha büyük bir reel faize dönüşecek.

Çok önceye dönmeye gerek yok; Hazine geçen yılın tümünde 164 milyar, bu yılın ilk dört ayında ise 54 milyar lira tutarında iç borçlanmaya gitti. Bu borçlanma gereği aşağı çekilemeden nominal faizi daha da aşağılara indirme şansımız yok.

Şimdi bazı kesimler, ısrarla ve sabırla "faiz artırmaktan başka çare yok, ekonomi ancak o şekilde soğutulabilir" görüşünü işleyip duruyorlar. Türkiye nasıl ithalat cenneti haline geldi, nasıl her evde mutlaka ama mutlaka çok küçük de olsa bir Çin malı var, KOBİ'ler başta olmak üzere sanayi her geçen gün ucuz ithal ürün darbesi yiyor; bunlar adeta hiç düşünülmüyor.

Ekonomiyi soğutalım… İyi güzel de, bunu yapacağız derken faizi artırırsak Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine çıktığını herkesin bildiği cari açığı daha da tırmandırmış olmayacak mıyız; nasıl bu kadar tek yanlı bakılabiliyor ekonomik sorunlara ve çözümlere…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar