Faiz artışını gerektiren koşullar yok
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bugün toplanacak. Bir önceki toplantısını 13 Eylül’de yapan ve bu toplantıda haftalık repo ihale faiz oranını yüzde 17.75’ten yüzde 24’e çıkaran Merkez Bankası’nın bugünkü toplantıda bir faiz artırımına gitmesi beklenmiyor.
Beklenmiyor, çünkü Merkez Bankası’nın ekim ayında şimdiye kadar yüzde 24 düzeyinde oluşan ortalama fonlama maliyeti piyasa faizinin öyle çok da altında değil. Hatta oranların birbirine eşit olduğu bile söylenebilir.
Piyasada kısa vadeli mevduata Merkez Bankası’nın fonlama maliyetinden daha yüksek faiz uygulayan bankalar var ama tüm bankalar bazında bütün mevduatın ortalama faizi yüzde 24.11 düzeyinde. Bu oran 12 Ekim’deki durumu gösteriyor.
Dolayısıyla piyasadaki faizle Merkez Bankası faizinin hemen hemen aynı düzeyde bulunması ve bundan daha önemlisi piyasada faizin yukarı gideceğine ilişkin bir beklenti olmaması Merkez Bankası’nın elini güçlendiriyor.
Enflasyonla da aynı
TÜFE’de eylül sonundaki yıllık oranı biliyoruz ve artış yüzde 24.52 düzeyinde. Fonlama maliyetiyle büyük bir fark yok.
Ama tabii ki TÜFE’nin ekim sonunda hangi düzeyde oluşacağını bilemeyiz. Bazı çevreler enflasyonla mücadele programının da etkisiyle TÜFE’nin yıllık bazda ekim sonunda eylülün altına inebileceğini ileri sürüyorsa da bunun güçlü bir olasılık olmadığını belirtelim.
TÜFE’nin ekim sonunda eylül sonundaki düzeyde kalması bile başarı sayılmalı. Eğer TÜFE’deki yıllık oran ekimde de hızla artmayı sürdürürse Merkez Bankası sıkıntıya girecek demektir. Ama o zaman da devreye sokulabilecek başka uygulamalar var.
Döviz de rahatlatıyor
Döviz kurunda eylüldeki ortalamaya göre belirgin bir düşüş söz konusu. Doların eylülde 6.37 olan ortalaması, bu ay şimdiye kadar olan dönemde 5.91’e gerilemiş durumda.
Dolar her ne kadar eylüle göre gerilemiş ve 5.91’lik bir ortalamaya inmişse de, bu düzey şimdiye kadar eylülden sonra oluşmuş en yüksek ay ortalamasına işaret ediyor.
Yine de o hızlı çıkış eğiliminin kırılması ve yönün aşağı dönmüş olması Merkez Bankası’nın elini rahatlatan bir etken.
3 puanlık hareket alanı
Mevcut koşullarda faizi artırmayı gerektirecek bir neden yok. Ama varsayalım birkaç gün içinde olağanüstü gelişmeler yaşandı ve Merkez Bankası’nın faizi artırması gerekti.
İşte Merkez Bankası’nın bu artırıma gitmek için Para Politikası Kurulu’nu olağanüstü toplamasına ve faiz oranlarını değiştirmesine gerek bulunmuyor.
Çünkü Merkez Bankası borç vermede bir değil, üç faiz oranına sahip. Mevcut durumda haftalık repo ihale faiz oranı yüzde 24 düzeyinde.
Merkez Bankası isterse bu faizin 1.5 puan üstünde bir oranla yani yüzde 25.5 faizle gecelik borç verebilir.
Yine Merkez Bankası isterse gecelik borç verme faizinin 1.5 puan üstünde yani yüzde 27 ile de geç likidite penceresinden borç verebilir.
Dolayısıyla görünür faiz yüzde 24 olmakla birlikte Merkez Bankası’nın faizi bir anda yüzde 27’ye kadar çıkarma olanağı bulunuyor.
Merkez Bankası’nın geçmişte çok gerekli olduğu halde faiz artırımından kaçındığı dönemleri yaşadık. Oysa bugün zaten bir faiz artırımını gerekli kılan koşullar yok. Hem biraz önce de belirttiğimiz gibi Merkez Bankası yarın “faiz artırmadan 3 puanlık bir artış yapma” olanağına da sahip. Bu yüzden de bugün Ankara Ulus’tan bir faiz artırımı kararı beklenmemelidir, zaten beklenmiyor da...