Faiz artırımı yetmez
Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra Avrupa ve ABD’nin uyguladığı ekonomik yaptırımlar, 2014 senesinde Rusya ekonomisi ve Rus Rublesi üzerinde büyük bir baskı oluşturmuştu. Yaptırımların da etkisiyle ruble dolar karşısında yüzde 80 değer kaybetti. Rusya Merkez Bankası 2014’ün başından itibaren dolar satmaya başladı. 2014’ün ilk 11 ayında rezervlerinden 80 milyar dolar kullandı. Kurum politika faizini altı kez artırdı. Hiçbiri işe yaramadı. Rusya Merkez Bankası son çare olarak 14 Aralık 2014’te politika faizinde 650 baz puanlık artış yaptı (yüzde 6.5). Rusya’nın 1998’de yaşadığı borç krizinde yapılan faiz artırımından beri tek seferde yapılan en yüklü faiz artırımıydı. Rus Rublesi bu agresif faiz artırımından sonra da düşüşüne devam etti. Şubat 2015’e kadar dolar karşısında yüzde 23 daha değer yitirdi. Sonraki dönemde Rusya daha yapıcı bir politika izlemeye başladı. Almanya, Fransa, Rusya, Ukrayna bir ateşkes anlaşması imzaladılar. Siyasi ortam sakinleşti. Rus Rublesi hızlı şekilde stabilize oldu.
Türkiye ne bariz bir savaşın içinde bulunuyor, ne de ekonomik yaptırımlarla mücadele ediyor. İç politikada belirsizlik yaratan unsurlar çözülmeyecek bir boyutta da değildir. Ancak bir noktada ılımlı bir ortam oluşmazsa, artık hemen herkesi rahatsız eden TL’deki değer kaybı sürebilir. Mevcut şartlarda tüm yük TCMB’nin üzerine biniyor. Merkez Bankası geçen hafta inisiyatifini kullanarak faizi 50 baz puan artırdı. Açıkçası Merkez Bankası yönetiminin faiz artırma eğiliminde olacağını düşünüyordum. Piyasanın içinden gelen profesyonel insanlar USD/ TL’deki oynaklık seviyelerini, döviz kurlarındaki günlük dalga boylarını görüyor. Artış konusunda sadece siyasetçilerin ikna edilmesi bir soru işaretiydi. Para Politikası Kurulu’ndan bir gün önce yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında bir konsensüs sağlanmış gibi gözüküyor. Faiz artışı, Türk Lirasını çekici hale getirmenin normal şartlarda güçlü bir yoludur. Fakat tek başına yetmez. Nitekim USD/TL paritesi hala faiz artırımından önceki seviyelerde salınıyor. Finansal piyasalarda TL için oluşan, ‘‘Yükseliş hareketlerinde satılacak para birimi’’ algısının değişmesi gerekiyor. TL spekülatif bir para birimi haline geldi. Bir para biriminin bu duruma gelmesi, hem piyasaların hem de reel ekonominin öngörü şansını azaltır.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, ‘‘Türk Lirasını özendirmek için somut adımlarımız var’’ açıklaması önemlidir. Tabii Başbakan’ın geçtiğimiz günlerdeki, ‘‘Prensip olarak faiz artırımlarına karşıyız’’ ifadesini düşününce atılacak somut adımları merak ediyorum. Politik açıdan bazı hamleler yapılmazsa USD/TL’deki sert hareketler devam eder. 2014-2015 döneminde rublede yaşananlar, Rusya Merkez Bankası’nın rezerv kullanımı ve faiz artırımlarının boyutu önümüzde duruyor. Umarım TCMB rezervlerini bu şekilde kullanmak zorunda kalmaz. Agresif faiz artırımlarına da ihtiyaç olmaz. Ülke içinde dingin bir ortam oluşturmak elzemdir. Yerli yatırımcılara da, yabancı yatırımcılara da olumlu mesajlar vermek gerekiyor. Dolardaki yükseliş karşısında atılacak en güçlü adım budur. Siyasi gelişmelerin ve ekonomik belirsizliklerin oluşturacağı hasarı Merkez Bankası da onaramaz.