Faili meçhul açlık oyunları

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası [email protected]

Mahir Kaynak hocam, "bir olay kimin işine yaramışsa, fail odur" derdi. Buğdayın ithalatı, rekoltesi, fiyatı açıklandı açıklanmadı derken yılan hikayesine dönen sürecin memlekete getirisi götürüsü komplonun arka bahçesi kıvamında sorularla dolu.

Haziran ayına kadar indirimli buğdayın 50 kilosu fırıncıya 360 liradan satılıyordu. Fırıncı, uygun fiyatlı un ile ortalama 5 liralık ekmek üretiyordu.

Bu sayede sürekli gündeme gelen ekmek zammı tartışmaları engellenerek, fırıncılıkta istikrar sağlanıyordu. Maliyetleri açısından fırıncı, ekmek fiyatı açısından halk korunmuş oluyordu. TMO un fabrikalarına yaptığı sübvansiyonlu buğday satışını durdurdu.

Depolar ithal buğday ile dolu, buğday fiyatı 9.25 lira açıklansa da serbest piyasada 6 lira düzeyinde. Lisanslı depolarda yaşanan randevu problemleri, un fabrikalarının buğday almadaki isteksizliği fiyat baskısının bir parçası. Sübvansiyonlu buğday satışın durdurulması üzerine gözler ekmeklik un fiyatlarına çevrildi. Piyasa, Halk Ekmeklerin yeni dönem un satın alma ihalelerini bekliyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi muhtemelen, sezonun en düşük un fiyatını görüp, piyasa şartlarının olgunlaşmasından sonra, yeni bir tahsisli buğday çalışması yapıp, tarafları korumayı planlıyor. Fırıncılar, maliyeti 7 lira olan ekmek fiyatının 10 lira olmasını isterken, ilgili paydaşlarda pazarlık devam ediyor. Uygun fiyatlı ucuz ekmeğin önündeki başka bir engel de yeni ekonomi yönetiminin uygun fiyatlı ekmekten kaynaklı görevlendirme zararını karşılamak istememesi olabilir.

Tüm bu sorunların ışığında; dünya fiyatlarına göre yüksek açıklanarak çiftçiyi korumaya çalışan bugday fiyatı, bakalım ekmeğimizi koruyabilecek mi? Fırıncılara göre; sübvansiyonlu buğday uygulaması un piyasalarını düzenliyor, herkesin doğru kalitedeki una erişimini kolaylaştırıyor. Bu sayede Türkiye’nin her bölgesinde aynı kalite standardında ekmek üretilebiliyor.

Son günlerde dolaşan başka bir söylenti de bazı fırınların tahsisli unu ekmek yapmada kullanmayıp sattığı yönünde. Fırıncılara göreyse bu; uncuların tahsisli un uygulamasını istememelerinden kaynaklı çıkartılmış bir söylenti. “Tahsisli un sayesinde sektöre kısmen de olsa bir istikrar geldi” diyen fırıncılar; "tahsisli un uygulaması devam etmeli, yoksa ekmege zam kaçınılmaz olacaktır" diyor. Yıllık yaklaşık 5 milyon ton subvansiyonlu buğdaydan, günlük 50 milyon düşük fiyatlı ekmek yapılıyor. Bu sayede enflasyon kontrol altında tutuluyor, fakat karşılığı, hazineye milyarlarca dolar görevlendirme zararı.

Tüm bu bilgiler ışığında; a. Yüksek fiyat açıklamasına rağmen çiftçinin buğdayının ucuza gitmesi, fiyatların düşmesi b. Fiyatların doğal olarak düşmesi sonucunda, tahsisli un düzenlemesi yapılmak zorunda kalınmayıp, görevlendirme zararının ortadan kalkma ihtimali c. Un fabrikalarının serbest piyasada buğdayı düşük fiyattan alması d. Buğday girdi maliyetlerininin yükselmesine neden olup, buğdaya dünya fiyatları üzerinde fiyat verilmesine neden olunması e. Kaynakların sorunları çözmek yerine, ucuz ekmek için kullanılması Ezcümle, sonuçlar kime yaramış, sizce açlık oyunlarının faili kim?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar