Fahriye Abla döneminin özlenenleri ve özlenmeyenleri
Fahriye Abla'nın mahallesi geri döndü
Gençlik yıllarımızın Fahriye Abla şiiri şöyle başlar:
"Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla!"
Fahriye Abla'nın mahallesi geri döndü. Çünkü şehirlerin havası yine keskin bir kömür kokusuyla doluyor. Çünkü halk kömüre döndü. Çünkü geliştik, gelişiyoruz diye gaz verilen halkım, şimdi doğalgaz faturasını ödeyemez duruma düştü. Hesap, kitap ortada, örneğin emekli ödeyemez ve ödeyemiyor. Çünkü maaş artışları ile doğalgaz fiyatı artışları arasında dağlar var.
Enflasyon ve emekli maaşı
Geçtiğimiz yıl doğalgaza yapılan zam oranı yüzde 82.25. Emekliye 2009 yılının birinci altı ayı için verilen zam ise yüzde 3,83. İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıkları, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın 55. maddesindeki hüküm doğrultusunda "bir önceki 6 aylık (Temmuz-Aralık 2008) enflasyon oranında artırılır" diyor. Yasa açık. Ancak sorun enflasyon rakamında. Kim hesaplıyor bu rakamı? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). Hangi istatistik kurumu? Bir sabah Aralık 2008 sanayi üretiminde yüzde 11.9 küçülme açıklayıp, yaklaşık üç saat sonra küçülmenin yüzde 11.9 değil, yüzde 17.6 olduğunu açıklayan istatistik kurumu. Bu kriz ortamında tekstil sektörü yüzde 40 büyüdü diye açıklayan, sonra pardon deyip, sektör yüzde 23.7 küçülmüş diyen istatistik kurumu. İşte enflasyon rakamlarını da bu istatistik kurumu hesaplıyor. Ne kadar güvenilir bir kurum değil mi?
Kurum demek güvenilir olmak demektir
Yukarıda sözü edilen yanlışlıktan sonra TÜİK başındaki kişinin şöyle bir demeci basında yer aldı, "Hatanın kaynağını tespit edip, gereğini yapacağız. Kurumda yönetim zafiyeti yok. Operasyon sisteminin azizliğine uğradık. Hatayı örtme yoluna gitmedik, açıkladık. Bu, kurumun güvenilirliğini göstermeli" Bunu okuyunca bir Türk yurttaşı olarak bu organizasyona güvenim daha da zedelendi. Çünkü bu, kurumun yaptığı ilk hata değildi. Çünkü özür, kabahatten daha büyüktü.
İnsanoğlu hata yapar mı, yapar? Ama belli yerlerde hata yapma lüksümüz yoktur. Örneğin, ameliyathanede "pardon yanlış oldu" diyemezsiniz. İşi rakam olan bir kurum da pardon deme lüksüne ve hakkına sahip değildir.
Tabii ki bu kurumun başındaki kişi her veriyi kendi toplamayacak. Tabii ki, rakamları kendi toplayıp, çarpıp istatistik elde etmeyecek. Ama yönetim oyununda bir organizasyonun en tepesindeki kişi yapılan her şeyden sorumludur. Yetkisi vardır, sorumluluğu vardır ve hesap verme zorunluluğu vardır. Çağdaş toplumlarda kurumlara güvenilir. Kurumun başındaki kişi bu güvenirliği sağlamakla yükümlüdür.
İstatistik ve ciddiyet
İstatistik dersi verirken öğrencilerim sorardı. "Problem çözerken sonuç yanlış, ama gidiş yolumuz (yöntem) doğru olsa not verir misiniz?" Benim cevabım şöyle olurdu: İstatistik ciddi iştir, rakam demektir. Rakamınız da doğru olmalı, yönteminiz de. Örneğin, istatistik tıpta da kullanılır. Yanlış rakam yüzünden uygulanan bir ilaç dozundan hasta ölse, rakam yanlıştı, ama rakamı bulma yönetimiz doğru mu diyeceksiniz!"
Yetkili ağızlardan yapılan açıklamayı duyunca bırakın rakamı, yönteme de güvenim kalmadı. Soruya yanlış cevap veren öğrencilerim bile "operasyon sisteminin azizliğine uğradık" cinsinden bir mazeret üretmezlerdi.
Sonuç
Doğalgaza yapılan insafsız zamlarla kömür kokusu geri geldi. Fahriye Abla döneminin keskin kömür kokusunu özlememiştik. Ama o dönemlerin kurum gibi kurumlarını, görev ciddiyetini özlüyoruz. O dönemin kurumlarının başında yetkin kişiler olurdu, ilkokul öğrencisi gibi davranmazlardı. Enerji bakanları yakacağa böylesine insafsız, şaka gibi zamlar yapmaz, sonra da "Fındığı yaygın olarak kullanırsak üşümeyeceğiz" demezdi.