Facebook'ta da içerik daha güçlü
Şirket ve marka yöneticilerinin, ajansların, pazarlamacıların bugünlerde en fazla kafa yordukları iletişim mecrasının "sosyal medya" olduğu konusunda herhalde pek fazla itiraz gelmez. Ancak bir firmanın veya markanın sosyal medyada nasıl davranması, neler yapması gerektiği konusunda elbette çok farklı görüşler var.
Dünyada en yaygın sosyal medya ortamı olan Facebook'ta pek çok şirket ve marka, oyun, eğlence ve paylaşım için çeşitli uygulamalar geliştiriyor, var olan uygulamalara dahil oluyor ve böylece hedef kitlesiyle olan iletişimini, ilişkisini geliştiriyor. Bazı kuruluşlar ve markalar ise hedef gruplar ve müşterileriyle içerik paylaşarak, kendileri ve müşterileriyle ilgili haberler üreterek bu iletişimi güçlendirmeye çalışıyor.
İnternet pazarlaması konusunda araştırmalar yapan comScore adlı kuruluşun geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, Facebook kullanıcıları kendileri için geliştirilen oyun ve benzeri uygulamalar ve araçlardan çok, haber ve fotoğraf paylaşımıyla ilgileniyor. Kullanıcılardaki bu eğilim, şirketlerin ve markaların Facebook üzerinde nasıl bir faaliyet yürütmesi gerektiği konusunda da önemli ipuçları veriyor.
Mayıs ayında gerçekleştirilen ve temmuz sonunda yayınlanan araştırmaya göre, Facebook kullanıcıları Facebook'ta harcadıkları zamanın yüzde 27'sini ana sayfa ve haber beslemelerinde, yüzde 21'i profillerde, yüzde 17'si fotoğraflarda, yüzde 10'u uygulamalarda ve araçlarda geri kalan yüzde 25'i ise sitenin tüm geri kalan bölümlerinde geçiriyor.
Yani markalar için geliştirilen tüm oyunlar ve diğer uygulamalarda bir facebook kullanıcısı zamanının ancak yüzde 10'unu geçirirken, firma veya marka tarafından Facebook sayfasına eklenen bir haber, uyarı veya başka türlü bir içerik için kullanıcı, zamanının dörtte birinden fazlasını harcıyor. Fotoğraf paylaşımı için harcanan yüzde 17'lik zaman dilimini de kattığımızda, kullanıcıların zamanının yüzde 44'lük bölümünü yazı ve fotoğraf içeriği üzerinde harcadıkları ortaya çıkıyor. Bu durum, firmaların ve markaların uygulama geliştirmek yerine içerik üretimine daha fazla önem vermesi gerektiğini gösteriyor. Nitekim eldeki veriler firmaların Facebook sayfalarının içerik eklenmediği sürece çok kısıtlı bir ziyaret aldığını gösteriyor.
Facebook'ta en fazla üyeye sahip ilk 100 markanın sayfalarından elde edilen veriler, sayfaların ziyaret sıklığının içerik üretimiyle bire bir doğru orantılı olduğunu gösteriyor. Örneğin haftanın bir günü içerik eklenen bir Facebook sayfasının fanlarının yalnızca yüzde 8'lik bölümü, haftanın üç günü içerik eklendiğinde hayranların yüzde 10'u, haftanın 5 günü içerik eklendiğinde yüzde 16'sı, haftanın yedi günü içerik eklendiğinde ise hayranların yüzde 22'lik bölümü o hafta sayfayı ziyaret ediyor.
Daha önce internette orijinal ve kaliteli içeriğin kazanacağını söylemiştik. comScore'un sağladığı veriler de firma ve markaların sosyal medya iletişiminde içerik üretiminin çok önemli bir rolü olduğunu, bundan sonra da olacağını gösteriyor. Facebook ve Twitter gibi sosyal medyalarda müşterilerimizle iyi ve sürekli bir ilişki kurmak istiyorsak, buralara sunacağımız haberlerin ve içeriğin de iyi düşünülmüş, iyi tasarlanmış ve hem zamanlama, hem de içerik açısından optimize edilmiş olması gerekiyor.
Genellikle her hafta bir konuyu ele almak gibi bir adetimiz var, ama havalar bu kadar sıcakken ve herkes bir yandan Ramazan, bir yandan da tatil rehavetine girmişken, biraz kısa kesmekte fayda var. Ama önce iyi bir haberim var. Bu köşeyi sürekli izleyenler dünyanın dört bir yanından tüketici trendlerini Trendwatching.com adlı sitenin yayınladığı raporlardan zaman zaman paylaştığımı hatırlayacaklardır. Trendwatching kısa süre önce yayın yaptığı diller arasına Türkçeyi de katarak bence Türkiye'deki girişimciler ve yöneticiler için önemli bir kaynak yarattı. Ben bu köşeden zaman zaman yine trend raporlarını paylaşmaya devam edeceğim. Ancak tavsiyem, www.trendwatching.com adresinden sizlerin de aylık trend raporlarına abone olmanız. Şimdilik çeviri Türkçeleri çok mükemmel olmasa da, ilerleyen günlerde Türkçe kalitesinin de yükseleceğini tahmin ediyorum.
Geçen hafta yazdığım Beyoğlu Belediyesi'nin Beyoğlu'nu insansızlaştırma ve kişiliksizleştirme operasyonu bütün hızıyla devam ediyor. Sorunun Beyoğlu Belediyesi'nin açıkladığı gibi "insanların yürüyememesi, arabaların geçememesi" sorunu olmadığı da her gün daha fazla anlaşılıyor. Trafiğe kapalı sokaklar ve insan geçişine engel yaratmayacak genişlikteki yollara tek bir masa dahi konulmasına izin verilmiyor, belediye zabıtaları, polisler eşliğinde müşterileri taciz etmeye ve Beyoğlu'ndan kaçırmak için çabalamaya devam ediyor. Beyoğlu sokakları bir Anadolu kasabası görünümüne geldikçe bizim de Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay'a geçen hafta yönelttiğimiz soru ortada duruyor.
Herkese hayırlı bir Ramazan ayı diliyorum.