Ezberler bozuluyor, oluşan boşluklar doldurulamıyor!..
Küresel düzeyde piyasalar arası ilişkilerde bir tuhaflık var ve bu durum görmezden geliniyor. Son altı aylık dönemde belirsizliğin belirgin bir şekilde artmasına ve riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesine rağmen dolar değer kaybetti ve emtia piyasaları gerilemedi. Oysa son on yılda yaşanan benzeri durumlarda böyle olmamıştı; riskten kaçınma eğilimi doları tüm paralara karşı güçlendirmiş, gerek emtia, gerekse sermaye piyasalarını geriletmişti. Sene başından itibaren finansal piyasalar yine benzeri eğilim setinin, gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan durgunlaşmaya bağlı olarak yaşanacağını iddia etmişti. Bu aşamada sormak gerekiyor. Federal Reserve’nin 22 Mayıs’ta açıkladığı parasal genişlemeyi azaltarak durdurma kararı ile bu tuhaflık arasında herhangi bir ilişki var mı?.. Sürpriz niteliğindeki tahmin sapmaları veya öngörülemeyen eğilimler sorunların iyice ağırlaştığı ve kırılganlığın arttığı anlamına gelir mi?..
Yukarıdaki veya benzeri sorulara şimdilik evet veya hayır şeklinde yanıt vermek yeterli gerekçe olmadığı için pek mümkün görünmüyor. Fakat gelişmiş ekonomilerden sonra gelişmekte olanların da durgunlaşması ile birlikte eski ezberlerin bozulacağı, güven bunalımının iyice açığa çıkmaması için gizli müdahale düzeyinin artarak piyasalar arası ilişkileri farklılaştırabileceği pek telaffuz edilmese bile tahmin ediliyordu. ABD’den sonra önce AB ve Japonya’nın daha sonra durgunlaşan gelişmekte olanların para ve/veya maliye politikalarını gevşetmeye başlaması çok tehlikeli bir karışım yaratarak belirsizliği artırıyor. Bu saatten sonra küresel büyüme, enflasyon ve işsizlik verilerinde tatsız ve yıkıcı sürprizlerin yaşanması ihtimali artıyor. Piyasa eğilimlerinin de sadece gelişmişlerin parasal genişlemeye gittiği ve sermayenin gelişmekte olanlara akın ettiği eski senaryoya göre farklılaşmasını da doğal karşılamak gerekiyor. Evet, sorunlar ağırlaşıyor ve kırılganlık artıyor; evet bunu etkili ve yetkili kesimler görüyor, kendi hesabına bir şeyler yapmaya çalışıyor, fakat güvensizlik yaratmamak adına ya konuşmuyor ya da gerekçelerini farklılaştırmak durumunda kalıyor.
Her ekonominin başının çaresine bakmak üzere ekonomiye yapacağı müdahaleler bu aşamadan sonra küresel ticaret hacmini ve kredi alışkanlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Küresel talepte yaşanan durgunlaşma veya daralmaya rağmen çeşitlenmesi muhtemel parasal genişlemeler nedeniyle enflasyon baskısı daha ciddi hissedilebilir. Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülke paralarına güvensizliğin arttığı; onların birbirleri arasındaki parite değişimlerinin anlamsız kalmaya başlayacağı bir süreç bizi bekliyor olabilir.
Stok şeklindeki varlık değerlerinin gerilemesini önlemek ve akım değişikliklerindeki büyüyen dengesizliği parasal genişleme ile kapatmak bu aşamadan sonra pek mümkün olamayabilir. Finansal piyasalardaki yapay ayrışmışlığın korunması imkânsız hale gelebilir. Zira ya enflasyon ve faizler artacak ya da menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerleri sarsılacak; herhangi birine tahammülü olmayan finansal yapıya olan güvensizliğin kademeli olarak artması önlenemeyecek. Son on yılda geliştirilen spekülatif nitelikli şartnameye bağlı davranış biçimleri artık sorun olmaya başlıyor…