Eylem planı beklentileri düzeltebilir ve belirsizlikleri azaltabilir mi?
Son bir hafta genelinde ekonomi gündemine yansıyan haber ve gelişmeler, pek dile gelmese bile kafa karışıklığının azalmasına yardım etmiyor. Küresel beklentilerdeki olumsuzlaşma durulmuyor, eskiden olumlu algılanabilecek türden bazı açıklamalar artık ciddiye alınamıyor. Dış politika cephesindeki açmazlar ve yükselen gerginliklerin finansal tehdit boyutuna yükselmesi, iyimser olmaya çalışanları etkisiz hale getiriyor. Ekonomik sorunlarımız ise çözüm beklemeye devam ediyor ve günü kurtarma alışkanlığında olanların endişelerindeki yükseliş eğilimi hüküm sürmeye devam ediyor.
Artan kaynak sıkıntısı nedeniyle faizlerdeki yükseliş devam etti
Merkez Bankası Para Piyasaları Kurulunun, piyasalara göre sürpriz bir şekilde faiz yükseltmediği son toplantısı bir çeşit milat gibi oldu; öncesi ve sonrasındaki eğilimler farklılaştı! Hazine ve Maliye Bakanı iş dünyasını dinlemek üzere yeni toplantılar yapmadı ve herhangi bir değerlendirmede bulunmadı; Ağustos ayı sonları veya Eylül’ün ilk yarısı arasında Orta Vadeli Programın açıklanacağı duyumları basında yer aldı. Temmuz ayı genelinde ötelenen zam yağmurunun ilk taksitleri, son bir haftalık dönemde devreye girmeye başladı. Türk Lirası, döviz sepeti bazında değer kaybetti ve yeni rekorlara yelken açtı; artan kaynak sıkıntısı nedeniyle faizlerdeki yükseliş devam etti. Ne para otoritesinin enflasyon raporu sunumu, ne de bu Cuma Cumhurbaşkanının yüz günlük eylem planını açıklayacağı duyurusu söz konusu eğilimleri değiştiremedi!
Yine son bir hafta içinde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler, olumsuzlaşma eğilimindeki beklentileri etkilemedi. Haziran ayı Dış Ticaret rakamlarındaki daralma ve aynı dönemde Trafiğe Çıkan Motorlu Araç sayısındaki sert gerileme, yumuşak iniş şansının çok azaldığı endişelerini güçlendirdi. Dün Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan Temmuz ayı ihracatının bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 11,8 oranında artmış olması kimseyi rahatlatamadı.
TL'deki düşüş hızlanırsa para otoritesinin bağımsızlığı yeniden sorgulanacak
Düşünmek bile istenmeyen sorular kafaları karıştırırken, içeriye yönelik dikkatler Cuma günü açıklanacak Temmuz ayı enflasyon rakamları ve yüz günlük eylem planına kilitlendi. Eğer Türk Lirası değer kaybetmeye devam eder ise, beklentilerdeki olumsuzlaşma hızlanacak ve para otoritesinin bağımsızlığı yeniden sorgulanacak! Gelişmelerin ne yönde olacağı, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanacak Eylem Planına ve mali disiplin konusunda ciddiyete göre şekillenecek!
Açıklanacak Eylem Planı, yumuşak iniş şansını artıracak tonda ve tepkisel nitelikte olacak ise mali disiplini hayati önemde görenler yeni bir hayal kırıklığı yaşayabilecek! Zira söz konusu kısa vadeli plan, hazırlanacak Orta Vadeli Plan Hedefleri ve 2019 yılı Bütçe Tasarısı üzerinde de belirleyici olabilecek. Küresel koşulların düzelmesini uman ve siyaseten yerel seçimleri öncelikle gözeten anlayışın hala devrede oluşu, bu olasılığı güçlendiriyor ve beklentilerin daha da olumsuzlaşması gündeme geliyor.
Cumhurbaşkanının son on beş yıl genelindeki tercih ve öncelikleri dikkate alındığında, kısa vadeli bakış açısı ile ve de büyüyerek ekonomik sorunları çözme yanlısı olduğunu gösteriyor. Bu türden bir yaklaşım, mali disiplin konusunda yetersiz kalıyor, yapısal sorunlara gereken önemi veremiyor, bugünün küresel koşulları ile uyumlu bir görünüm sergilemiyor ve varsayılandan daha olumsuz senaryoların gerçekleşmesi olasılıklarını hesaba katamıyor.
100 günlük eylem planı özel bir önem taşıyor
Ekonomimizdeki eğilimler açısından, açıklanması beklenen yüz günlük eylem planı özel bir önem taşıyor; Temmuz ayı enflasyon rakamları ve yine aynı döneme ilişkin ABD işsizlik verileri ülkemiz açısından görece önemsiz kalıyor. Rejim değişikliğinin daha analitik ve gerçekçi yeni anlayışları mı egemen kılacağı, yoksa son on yıl genelinde pek işe yaramayan kısır yaklaşımların başarı şansını artırmak için mi denediğinin ipuçları bu kısa vadeli plan tasarımında aranacak!