Evrim geçiren enflasyon canavarı geri dönüyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Bu yıl günü kurtarmaya yardım eden yaklaşımların, 2010 yılında geri tepmesi ihtimali oldukça yüksek. Ayrıca sepet yapısı ve tartıları nedeniyle gerçeği yansıtmayan enflasyon hesabının birikmiş maliyetlerinde daha önce tanık olmadığımız ölçüde sıkıntı yaratacak. Merkez Bankası Para Kurulu'nun yarın yapacağı toplantıda alacağı kararlar bu açıdan öncekilere göre daha önemli olacak; etkili ve yetkili kesimleri son bir yılda çok rahatlatan söz konusu kurum bu aşamadan sonra ne yapar ise yapsın kimseyi memnun edemeyebilecek!..

Geçen yılın eylül ayı sonrasında fiyatalar genel düzeyinde sert bir gerileme yaşanmıştı; küresel krize bağlı nakit ihtiyacı nedeniyle maliyetlerden bağımsız olarak enflasyon tempolu bir şekilde gerilemişti. Aradan geçen zamanda stoklar eridi durum değişti, maliyetlerle fiyatlar arasındaki bağlantının kurulma zamanı geldi, gerek küresel gerekse ulusal düzeyde talep kökenli bir enflasyon baskısı muhtemelen yaşanmayacak, fakat maliyet baskısı nedeniyle dalgalı ve belirsizliği yüksek bir artış dönemi yaşanacak. Kısa vadeli faizlerin önemli ölçüde geriletilmiş olması ve buna bağlı olarak Türk Lirası'nın herhangi bir cazibesinin kalmaması yaşanacak olumsuzluğu iyice ağırlaştırabilecek. Kapasite kullanımının düşüklüğü, parasal genişlemeye bağlı olarak yükselen hammadde fiyatları ve döviz kuru bu süreçte başrol oynamaya başlayacak, yaşanacak sıçramanın bir kereye mahsus olduğu söylemi ile itibarı korumak pek mümkün olmayacak. Ayrıca tahsilat sorunlarına bağlı nakit açığını kapatmak için yapılacak elektrik ve benzeri kamusal zamları da hesaba katmak gerekiyor.

Merkez Bankası Para Kurulu gerek küresel kriz gerekse enflasyonun geriliyor olması nedeniyle bakış açısını kısa vadeye çevirmiş başta mali sektör ve kamuda yaşanacak tahribatı asgariye indirmek adına para politikasını iyice gevşetmiş ve seri bir şekilde para piyasası faizlerini geriletmişti. Bu yaklaşıma devam edilmesine olan ihtiyaç devam ederken enflasyonun yönünü yukarı doğru değiştirmesi hareket yeteneğini önemli ölçüde daraltacak, faizleri değiştirmese bile maliyet kökenli enflasyon baskısı nerede ise sıfıra yaklaşan reel faizi negatife çevirecek ve devamında Türk Lirası'nın değer kaybı hızlanacak. Kısa vadeli faizleri son bir yılda olduğu gibi bir miktar daha düşürse bu süreç daha erken başlayacak ve daha seri bir şekilde yaşanacak. Türk Lirası'nın değer kaybını önlemek adına oranları yükseltse bu kez de başta kamu ve mali sektörde bilançolar hızla yıpranacağı için güven bunalımı oluşacak ve süratle derinleşebilecek. Deyim yerinde ise; "boşa koysan dolmuyor, doluya koysan almıyor!"

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız sorun tüm Merkez Bankaları için geçerli ve bazılarının küresel iyimserlik havasından yararlanarak proaktif olması ve kendilerine hareket alanı yaratmak adına faiz yükseltmeleri tesadüf değil. Zira küresel olumsuzluklar etkili olmaya başladığında benzer hamlenin maliyeti çok daha ağır olabilir...

2010 yılında yaşanacakları öngörmeye çalışır iken bizim enflasyon sepetinin döviz kuruna aşırı duyarlı olduğunu da hesaba katmak gerekiyor. Mevsimlik dalgaları azaltmak, Türk Lirası değerlendikçe gerilemeyi hızlandırmak için enflasyon sepeti sulandırılmış, ortalama Türk tüketicisinin sepetini yansıtmaktan uzaklaşılmıştı. Ayrıca hedef enflasyon oranında zam ile ücretlerin reel olarak geriletilmesi ve bu yönüyle rekabet koşullarındaki olmusuzlaşmayı kısmen telafi etmesi tasarlanmıştı. Fakat bu tek yönlü hesaplar bundan sonra geri tepmeye başlayacak; uyanıklıklık yaptığını sanıp yanlış politikalarda ısrar etmenin bedeli oldukça ağır olacak: Hem ekonomi daralacak,  hem işsizlik hem de enflasyon artacak, sorunlu krediler ise yeni rekorlara koşacak.

Son haftalarda et fiyatlarında yaşanan yüzde 30 civarındaki artış, anlayana çok şey söylüyor; hem üreticileri hem de tüketicileri üzmeyi nasıl başardık!.. Bunu mümkün kılan yaklaşım ve politik tercihlerin doğru olduğundan emin misiniz?..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar