Evet, yavaşlıyor
Öyle anlaşılıyor ki, 2011'in son çeyreğinde belirginleşen yavaşlama, 2012'nin ilk çeyreğinde de sürüyor. Yüzde 5.2 olan ve daha önceki çeyreklere kıyasla belirgin bir yavaşlamaya işaret eden son çeyrek büyüme oranına iç talebin katkısı düşük (2.4 puan), dış talebin ise yüksekti (3.2 puan). Bu olgu, ihracatın olağanüstü yüksek artmasından değil, iç talebin artış hızındaki yavaşlamaya bağlı olarak ithalatın artış hızının da düşmesinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla, 2011'in son çeyreğinde, keskin olmayan, dolayısıyla da arzu edilen bir yavaşlama yaşadığı anlaşılıyor Türkiye ekonomisinin.
Yavaşlamanın, 2012'nin ilk çeyreğinde de sürdüğünü gösteren gelişmeler var. Kredi faizlerinde belirgin bir yükselme, kredi arzı artış hızında ise belirgin bir azalma yaşanıyor. Kredi faizleri, 2011'in son çeyreğinde, 2011'in ilk yarısına kıyasla önemli ölçüde yükselmişti. 2012'nin ilk üç ayındaki ortalama kredi faiz oranları ise 2011'in son çeyreğindekinden yüksek. Gerçi, son birkaç haftadır kredi faizlerinde bir azalma var, ancak şu andaki faiz düzeyleri 2011'in son çeyreğindeki gibi.
Sekiz haftalık ortalamaları alınmış lira cinsinden kredilerin bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla artış oranında belirgin bir azalma var. Bu artış hızlarının ortalaması, 2012'nin ilk üç ayında, 2011'in ilk yarısındaki düzeyinin yarısı kadar. Aynı olgu yabancı para cinsinden verilen kredilerde ise daha belirgin. Otomotiv sektörü üretimi bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla üç aydır (aralık-şubat) düşüyor. Merkez Bankası'nın öncü gösterge endeksinin en günceli şubat ayına ait; aralıktan bu yana yavaşlamaya işaret ediyor bu gösterge. Yatırım malları ithalatının artış hızında belirgin bir azalma var.
Pazartesi günü açıklanan şubat ayı sanayi üretimi verisi ilk bakışta üretimin arttığını ima etse de biraz derine inince öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, ocak ayına kıyasla yüzde 0.7 arttı. Oysa geçen ay, bir önceki aya kıyasla yüzde 3 oranında azalmıştı. Nasıl yorumlayacağız?
Bu tür zikzaklar yakın geçmişte de yaşandı. Ocak 2010 - Şubat 2012 dönemindeki yirmi altı ayın on ikisinde aylık artış hızları eksi. Dikkat: Bu azalışların dört tanesi ekonomimizin yüzde 9.2 gibi çok yüksek bir oranda büyüdüğü 2010'da, yedi tanesi ise yüzde 8.5 gibi çok yüksek bir oranda büyüdüğümüz 2011'de. Mesela hem Ağustos 2011'de hem de Kasım 2011'de yüzde 2.2 azalmış sanayi üretimi. Demek ki mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış üretim verimizin aylık değişim oranları ikide bir yön değiştirerek kafa karıştırabiliyor.
Bu durumda, hem mevsim ve takvim etkisinden arındırma yönteminin orijinal üretim verisinde yaratmış olabileceği tahribattan hem de aylık oynamalardan kurtulmak için, çeyrek yıllık üretim verilerinin bir yıl öncesinin aynı dönemlerine kıyasla değişimine bakmakta yarar var. 2011'in ilk çeyreğinden itibaren yıllık artış oranları azalıyor: Yüzde 14.4, 8, 7.6 ve 6.5. Şubat ayı itibariyle son üç aydaki yıllık üretim artış oranı ise 3.2.
Sanayi üretiminde yavaşlama var dolayısıyla. Bir önemli not da şu: Yüzde 3.2 değeri, 2007'deki üretim artışından düşük. Ne önemi var 2007'nin? Şu: 2007'de ekonomimizin büyüme oranı yüzde 4.7'ye düşmüştü. Büyüme oranının yüzde 4.7 olduğu o yılın yıllık sanayi üretim artış oranlarının ortalaması ise yüzde 7.3 idi. Üstelik aralık ayı dışarıda bırakılırsa geriye kalan aylarda gözlenen en düşük yıllık üretim artışı yüzde 4.3 kadardı.
Tüm bu göstergeler sanayi üretiminin artış oranında bir azalma olduğunu ve bu azalmanın (büyük olasılıkla) mart-nisan aylarında da sürdüğünü gösteriyor.