Evdeki hesap çarşıya uymuyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Kademeli olarak olumsuzlaşan küresel koşullar, etkili ve yetkili kesimleri fazlası ile geriyor. Bu durumu hazmetmek, fırsat ve tehlikelerin farkında olmak pek mümkün olamıyor. Daha önce yapılmış hesaplar çarşıya uymayınca kafalar karışıyor! Her kesim kendi söyleminin daha doğru olduğunu iddia ediyor, yanılmış olabileceğini kabul edemiyor. Faiz tartışmalarında kaybolanlar, neden bu duruma düştüklerini anlayamıyor! 

Türkiye ekonomisine ilişkin makroekonomik görünümün ve fiyat istikrarının, büyük ölçüde dış koşullara bağımlı olduğunu bilmemiz ve tercihlerimizi buna göre şekillendirmemiz gerekiyor. Küresel eğilimler, artık bizim gibi ciddi tasarruf açığı olan ekonomileri desteklemiyor; durum böyle olunca hedefleri yakalamak ve ihtiyaçları karşılamak umulduğu kadar kolay olamayacak gibi görünüyor. Fakat önce genel seçim ve daha sonra Anayasa değişikliği hesapları içinde bunalan siyasi irade, bu gerçeklerden hoşlanmıyor! Sınırlar zorlandıkça, dış koşullar düzelmiyor ve işler yoluna girmiyor; tam aksine belirsizlik ve kırılganlık yönlü algılar güçleniyor ve daha belirleyici olması önlenemiyor. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı veriye göre, ocak ayı ihracatımız yüzde 9.8 oranında gerileyerek 11 milyar dolar düzeyinin altına inmiş. Hoş bir durum değil, fakat tatsız sürpriz kapsamına da girmiyor! Euro, diğer paralara karşı oldukça sert bir şekilde değer kaybetmemiş olsa görece daha olumlu bir durum söz konusu olabilirdi! Bu örnek, finansal piyasalarımızın da beklentileri yönlendirmek adına gerçeklerden kopmuş olduğunu düşündürüyor. Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alımlarının bize yarayacağını iddia ediyorlardı; olumlu beklentiye karşılık olumsuz sonuçla karşılaşmak, hesapların bozulduğuna tanıklık etmek sıkıntı yaratıyor. 

Ocak ayı ihracat rakamı ve başta petrol olmak üzere gerileyen emtia fiyatları, dış ticaret hacmimizin sert bir şekilde daralabileceğine işaret ediyor. Bu aşamada sormak gerekiyor: bu durum 2015 yılı büyüme rakamını ve istihdamı nasıl etkiler? Sermaye hareketlerinin hacmi ve net yönü ne olur? Siyasi iradenin talep ettiği şekilde faizleri seri bir şekilde düşürmek, hedeflere yaklaşmamıza mı hizmet eder yoksa kırılganlığın iyice artmasına ve riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesine mi? Bu ve benzeri soruların yanıtları biliniyor, fakat açık bir şekilde konuşmak kimsenin işine gelmiyor! 

Küresel koşullar olumsuzlaştığı ve riskten kaçınma eğilimi güçlendiği sürece, ciddi boyutta tasarruf açığı olan ülkemizde faizlerin yükselmesi ve durgunluğun derinleşmesi olasılığı artar. Bu ortamda Merkez Bankasını faizleri düşürmeye ve para politikasını azami ölçüde gevşetmeye zorlamak, olumsuz eğilimleri iyice güçlendirebilir. Gerek yabancılar ve gerekse yerliler, taşıdıkları kur riskini azaltmak üzere birbiri ile yarışmak zorunda kalabilir! Devamında ekonomiye ilişkin tüm beklentiler bozulur ve çarklar hiç dönmez hale gelebilir! Küreselleşme denilen kuralsızlığa teslim olmuş bir ekonomide, son sözü küresel koşulların söylemesi ve sonuç üzerinde belirleyici olması kaçınılmazdır! 

Ekonomi yönetiminin bir kesimi yukarıda özetlemeye çalıştığımız durumun farkında olduğunu belli edecek şekilde, küresel koşullar düzelene kadar sabırlı ve tedbirli olunması gerektiğini savunuyor. Fakat geri kalanı bu gerçeği kabul etmek istemiyor: hem küreselleşme denilen kuralsızlıktan vazgeçmiyor, hem de olumsuz dış koşullara rağmen faizlerin acilen düşürülmesi konusunda bastırıyor! Güvensizliğin dört bir tarafı sarma olasılığı güçlenmeye devam ediyor. Gerçekleri görmezden gelmenin, bugün içine düştüğümüz açmazı çok önceden öngörememiş olmanın bedeli ağırlaşıyor! 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar