Evdeki hesap çarşıya uymuyor!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Finansal piyasalar, Merkez Bankası’nın fonlama maliyetini yükselten hamleleri sonrasında Türk Lirası’nın kısmen de olsa kayıplarını geri alabileceğini umuyordu. Ama olmadı, sepet bazında döviz kuru yine 2.40 düzeyinin üzerine sıçradı, beklentileri olumsuz yönde etkilemeyi sürdürdü. Küresel düzeyde riskten kaçınma eğiliminin gücünü koruyor olması bu sonuçta etkili oldu. Bu durum 2014 yılı bütçelerini ve faaliyet stratejilerini hazırlamaya çalışan kurumsal yapının kafasını karıştırıyor, risk algısını olumsuzlaştırıyor. Para politikası uygulamaları ile küresel sıkıntıların etkisini dengeleyemediğimiz bir süreç yaşıyoruz.

Kısa vadeli faizler daha fazla yükseltilse de, yükseltilmese de durgunluğun daha da derinleşmesi olasılığı güçleniyor. Orta Vadeli Plan hedeflerinden sapmanın asgari düzeyde kalabilmesi tümüyle global ölçekte risk alma isteğinin yeniden artmasına bağımlı hale gelmiş gibi görünüyor. Bu olasılık ise giderek azalıyor. Türk Lirası değer kaybedip, 2014 yılı için öngörülen 1.98’lik ortalama dolar kuru düzeyinden uzaklaştıkça hem beklentiler bozuluyor, hem de güvensizlik artıyor. Kısa vadeli faizlerin yükseltilmesi durumunda olumsuzluğun azalacağını iddia edenler de ne diyeceğini bilemez hale geliyor.

Türk Lirası’ndaki değer kaybı maliyet kökenli enflasyon baskısını artırıyor, iç talep ve büyümeye ilişkin beklentileri aşağı çekiyor. Böyle olmayacağı beklentisi ile aşırı risk alansektörler ve onların bilançoları için alarm zilleri çalıyor. Bu olasılıklar güçlendikçe riskten kaçınma eğilimi artıyor, içinden çıkılması zor bir kısır döngü oluşuyor ve kabusa dönüşme potansiyeli taşıyor. 2006 Mayıs ayı ve 2008 yılı genelinde döviz kurları yükselirken ekonomimizde yaşananlar hatırlandıkça risk taşıyanların rahat uyuması zorlaşıyor. Küresel düzeydeki olumlulukların daha az etkili ve geçici, olumsuzlukların ise daha belirleyici ve kalıcı olmaya başlaması daha tedbirli olmayı gerektiriyor.

Aslında iyice aşırıya kaçan iyimserliğin bedeli önümüze gelmeye başlıyor. Eğer bu durumun etkisi altında kalmamış ve derinlik sarhoşluğuna kapılınmamış olsa ide bu dönem kabuledilebilir bir hasar ile atlatılabilirdi. Fakat olmadı, anormalin yeni normal olarak dayatılması hesapsızlığı besledi ve bugünkü açmazı yarattı. Risk taşıyanlar yetkililerin bir şeyler yapmasını ve gelişmeleri kontrol altına almasını bekliyor, laf değil eylem istiyor. Kısa vadeli faizlerdeki ılımlı artışın döviz kurundaki eğilimi değiştiremiyor olması satır sınırlarını zorluyor. Siyasi iradenin seçim hesaplarını öncelikle dikkate alması, para otoritesinin hareket yeteneğinin daralması ve küresel koşulların umulan çizgiye gelmemesi gibi unsurlar kırılganlığı artırıyor.

Haftaya umutla başlayan finansal piyasalar ABD verileri ile kolayca sarsılıyor: Beklenenden iyi çıkan Arz Yönetimi Enstitüsü’nün üretim endeksi riskten kaçınmayı tetikliyor, uzun vadeli faizler yükseliyor, gelişmekte olan ekonomilerde umutlarının solması önlenemiyor... 2014 tüm öngörülenden daha zorlu bir dönem olabilir!.. Türk Lirası’ndaki değer kaybı artık ihracatçıları bile rahatsız ediyor, fakat bu eğilim kontrol altına alınamıyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar