Evdeki hesabı çarşıya uydurmak zorlaşıyor!
Bu haftanın ilk yarısında açıklanan ekonomik verilerin önemli bir kısmı tahmin edilenlerden daha iyi çıkmış olsa da yüksek düzeyli belirsizlikler azalmıyor ve beklentiler düzelmiyor. Detaylara ilişkin çelişkiler, küresel ve bölgesel düzeyde olumsuzlukların yeniden sahne almaya başlaması, Nisan ayı ile birlikte finansal eğilimlerin iyimser senaryoları desteklemeyen şekilde yön değiştirmesi ve diğer sorunlara ilişkin endişeler bu sonuçta etkili oluyor.
Mart ayı Ödemeler Dengesi verileri, ekonomideki durgunlaşma eğiliminin devam ettiği ve güvensizliğin arttığı yönünde olumsuz bir görünüm sergiliyor. Söz konusu dönemde cari açık 589 milyon dolar olmuş ve beklentilerin gerisinde kalmış; son bir yıllık rakamın Gayrı Safi Yurtiçi Hasılaya oranı ise yüzde 2’nin altına gerilemiş. Fakat anılan dönemde, döviz rezervleri 5,7 milyar doları aşan miktarda gerileyerek kırılganlık algısını güçlendirmiş; Net Hata ve Noksan kalemindeki 4,3 milyar dolarlık sistem dışına çıkış, bu azalışta belirleyici olmuş!
Şubat ayı işsizlik oranı ise bir ay öncesine göre değişmemiş ve 14,7 düzeyinde gerçekleşmiş. Yaşamakta olduğumuz ekonomik krize bağlı yüksek düzeyli belirsizlikler, düzelemeyen beklentiler ve finansal açmazlar nedeniyle mevsimlik gerileme yaşanamamış. İnşaat sektörü ile imalat sanayisindeki istihdam kayıpları güçlü olmaya devam etmiş; kamu ve hizmet sektörü istihdamı artmış. Mart ayına ilişkin anket sonuçları, görünümün daha kötü olmasını şimdilik engellemiş. Nisan ayına ilişkin vardiya azaltmaları, finansal eğilimler ve iç talep yetersizlikleri dikkate alınır ise toparlanma umutları yanıtsız kalabilir!
Mart ayı sanayi üretimi, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 2,2 oranında azalmış ve beklentilerden daha iyi bir görünüm sergilemiş. Mart ayı Ciro endeksleri de çelişkili bir görünüm sergilemiş; inşaat ve perakende ticaret konusunda reel gerileme yaşanmış; artışlar enflasyon oranının gerisinde kalmış. Sanayi ve Hizmet sektörü cirolarındaki artış enflasyon oranını aşmış. Aynı döneme ilişkin perakende satışlar ise, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 3,8 oranında gerilemiş.
Nisan ayı Tarım Ürünleri Üretici Fiyatları ise bu konudaki sorunların ağırlaştığını teyit ediyor. Aylık artış yüzde 1,09 olurken yıllık yükseliş yüzde 30 düzeyini aşmış, bu yılın ilk dört ayındaki sıçrama yüzde 14,4 düzeyini aşarak beklentilerin bozulmasına katkı yapmış. Maliyet kökenli enflasyon baskılarının gücü, iyimser olunabilmesini engellemiş.
Eğer dış piyasa koşulları düzeliyor, içerideki kaynak sıkıntısı azalırken ekonomik görünüme ilişkin beklentiler güçleniyor olsa idi belirsizliklerin azalmaya başladığı iddia edilebilir ve toparlanmanın ivmelenmesi gündeme gelebilirdi. Tam aksi yönde gelişen koşullar, olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. Olumsuzlaşan küresel koşullar ve evdeki hesabın çarşıya uydurulamaması finansal eğilimleri, finansal eğilimler ise ekonomik beklentileri bozmaya devam ediyor; güvensizlik yüksek düzeyli olmayı sürdürüyor.
Son bir aya ilişkin gelişme ve eğilimler, makroekonomik hedeflerden uzaklaşma eğiliminin güçlendiğine işaret ediyor. Şubat ve Mart ayı verilerinin kısmen beklenenden iyi çıkmış olması, belirsizliklerin azalması ve beklentilerin düzelmesi konularında yetersiz kalıyor. Son altı ay genelindeki talimatlı yönlendirmelerden kaynaklanmış olumluluklar kalıcı olamıyor. Kontrolümüzde olmayan koşullardaki değişimi hesaba katmayan tepkisel yaklaşımlar işe yaramıyor.
Geride bıraktığımız yılın son çeyrek döneminde küresel belirsizliğin hızla azaltılmış olması, ülkemize yönelik beklentilerin olumsuzlaşmasını kısmen durdurmuştu. Bu sayede dış borçlanma sınırları zorlandı, Türk Lirasındaki değer kayıpları kısmen geri alınabildi ve nakit sıkıntısını azaltabilecek bazı adımlar atılabildi. Fakat son bir ay içinde her şey yeniden olumsuzlaşır oldu! Önce Yerel seçim sonuçlarına ilişkin gelişmeler ve bölgemizdeki jeopolitik konulara ilişkin uzlaşmazlıklar, son olarak ta küresel olumsuzlukların geri dönmesi ile beraber riskten kaçınma eğiliminin yeniden güçlenmesi, belirsizliği yeni rekorlara taşıdı ve nimet-külfet dengesini olumsuzlaştırarak beklentileri sarstı. Bu yılın ilk çeyrek dönemine ilişkin verilere bağlı umutlar anlamsızlaştı!