Euro'nun yaşamı, AB'nin blöfü bırakıp daha fazla bütünleşmesin
Avrupa bu kez gerçekten daha fazla bütünleşme ile ayrılma arasında kritik bir karar aşamasında. Entegrasyonunu tamamlamış Avrupa söylemi ile ulusal çıkarlar ve politikaların ön plana çıktığı Avrupa gerçeği arasındaki fark aslında Avrupa'nın yakasını bırakmadı.
Avrupa Reform Merkezi (CER) Baş Ekonomisti Simon Tilford'a göre bugüne kadar sadece Avrupa'nın diğer dünyaya karşı ciddiyetini zedeleyen bu retorik ile gerçek arasındaki fark, bugün ölümcül bir boyut kazanmış durumda; çünkü söz konusu olan, Avrupa'nın en büyük başarısı olarak değerlendirdiği Euro ve Euro'nun geleceği.
Ünlü ekonomist Nouriel Roubini, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, piyasaları rahatlatan 1 trilyon dolarlık AB-IMF kurtarma paketinin sorunları çözmeye yetmeyeceğini ifade etmişti. Tilford'un yaklaşımı da çok farklı değil. Kurtarma paketinin ne boyutta olursa olsun, sorunun temeline çözüm üretemeyeceğini düşünen Tilford, şöyle diyor: "Temelde yatan sorun, Euro Bölgesi'nin doğusundaki ekonomilerin ve İrlanda'nın korkunç büyüme beklentileri. Bu ülkeler deflasyonu engelleyemedikleri ve ekonomilerini büyüme yoluna sokamadıkları sürece, Euro Bölgesi'nde herhangi bir geleceğe sahip değiller. Ne yazık ki Euro Bölgesi, başarılı bir para birliği olma kriterlerinin çok azını yerine getirebiliyor. Ticari entegrasyonda ülkelere göre farklılıklar mevcut. İstihdam piyasalarının yeterince esnek olduğu söylenemez. Birçok ülkede çok sıkı uygulamalar mevcut ve hatta çok sayıda sektör rekabetten korunuyor. Ülkeler arasındaki işgücü hareketi yok denecek kadar az. Yine ülkeler arasındaki büyük ticaret dengesizliklerini engelleyebilecek hiçbir sistem yok. Tüm bunları yönetebilecek siyasi bir bütünlük de söz konusu değil. Son üç aydır yaşanan gelişmelere rağmen, Euro Bölgesi'nde hâlâ bir kriz yönetimi mekanizması oluşturulmuş değil."
Suç piyasalarda değil, AB'nin "biz bir bütünüz" blöfünde
Simon Tilford, piyasaların AB'nin blöfüne kandıklarını ve Euro Bölgesi üyesi olan bir ülkenin asla iflas etmeyeceğine inandıklarını söylüyor. Tilford'a göre piyasaların tek suçu Euro Bölgesi'nin "biz bir bütünüz' efsanesine inanmış olması.
"Piyasalar sadece AB'nin blöfüne kandılar. Bugüne kadar Euro bölgesine üye farklı ülkelerin borcunu 'bölünemez' olarak gördüler. Yunanlı otoriteler, Almanlarla aynı faiz oranıyla borçlanabiliyorlardı. Bunun bir anlamı yoktu, fakat yatırımcının 'Euro Bölgesi üyesinin asla iflas etmeyeceğine' yönelik güvenini yansıtıyordu. Finansal piyasalar sadece, bütünleşmiş bir Euro Bölgesi efsanesine inandıkları için suçlular" diyen Tilford, piyasaların bugün Euro Bölgesi üyeliğinin sürdürülebilirliğini sorgulamakta da son derece haklı olduklarını ekliyor.
Kriz, dayanışma eksikliğini ortaya koydu
Tilford'un konudaki yorumları şöyle: "Zor durumda olan Euro Bölgesi üyelerinin, ekonomik büyümelerini nasıl sağlayabileceklerini kestirmek zor. Uzun bir süre boyunca ihracatlarının ithalatlarından çok daha hızlı büyümesi gerekecek. Bu da çok olası görünmüyor. İç piyasadaki daralma, ithalatı düşürecek, fakat ihracatlarının çok güçlü olması da çok olası değiş, çünkü Almaya ve Hollanda bu konuda güçlerini oldukça sağlamlaştırdılar. Bir diğer konu, Euro bölgesinde pazar payı elde etmek için fiyat konusunda rekabetçi olmalarının gerekeceği. Fiyat rekabetini geliştirmenin en iyi yolu verimliliği artırmaktır, fakat bu da uzun vadeli bir konu ve bu ülkelerin ne yazık ki zamanları yok. Dolayısıyla tek bir seçenek kalıyor, o da masraflarını kısmak. Eğer dengesizlikler devam ederse, Euro Bölgesi'nin yaşamını sürdürebilmesi için bir vergi birliği gerekecek. Krizden darbe alan ülkeler, dış borçlarını kapatmadan büyümeye başlayamazlar. Fakat devletler üstü bir vergi sistemini uygulamak da çok kolay değil. Kriz, üye ülkeler arasındaki dayanışma eksikliğini net bir şekilde ortaya koydu."
Euro Bölgesi sürdürülemez bir yolda ilerliyor
Tilford'a göre Euro Bölgesi sürdürülemez bir yolda ilerliyor. Bu piyasaların suçu değil; Avrupa'da söylenenler ve yaşananlar arasındaki farkın bir sonucu. Euro'nun başarılı olabilmesi için, daha fazla entegrasyona ihtiyacı olacağını ifade eden Tilford, Avrupa'nın işe en baştan başlaması gerektiğini söylüyor: "Sorun şu ki, ülkeler ortak para birimini imzaladıklarında, bu imzanın bu kadar büyük bir entegrasyon gerektireceğinin farkında değildiler. Politikacıların bu entegrasyonun neden gerekli olduğunu anlatmaya başlamaları gerekiyor."