Euro krizinin Türkiye ekonomisi üzerine etkisi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

Mayıs ayında Yunanistan ve Fransa'da yapılan parlamento seçimleri sonrası Euro alanındaki kriz derinleşti. Yunanistan seçimlerinde ülkenin Euro Alanı'ndan çıkması yönünde görüşleri savunan sol blokun yüksek oy alması, daha sonra da  hükümetin kurulamamasına, finansal piyasaların tepkisi sert oldu. Euro ABD doları karşısında değer yitirdi, borsalarda düşüşler hızlandı. Bu gelişmeleri bir anlamda kriz önlemelerine karşı seçmenin verdiği tepkiye, finansal piyasaların karşı tepkisi olarak görebiliriz. Sonuçta ortalık toz duman oldu, Euro'nun geleceğinin ne olacağı tartışması gündeme oturuverdi.

Bu tartışmalar belki siyasetçiler ve finansçılar açısından zevkli olabilir. Fakat iktisatçılar reel gerçekleşmelere bakar. Bu gerçekleşmeler ise hiç iyi değil. Çünkü AB ülkelerinin ekonomilerinin bu tartışmaları kaldıracak güçleri yok.  Nitekim OECD'nin 25 Mayıs tarihinde açıkladığı verilere göre 2012'nin ilk çeyreğinde OECD ülkeleri binde 4 büyürken, Euro alanı ve AB büyüyemedi. AB'nin motor ülkelerinden olan Almanya bile, ancak binde 5 büyüyebildi. İtalya binde 8, İngiltere binde 3 küçülürken, Fransa yerinde saydı.

AB'deki küçülme, sadece kendilerini ilgilendirmiyor. Kendi aralarında yaptıkları ithalat ve ihracat dışarıda bırakıldığında 2011 yılı itibari ile dünya ithalatının %38'ine (6.85 trilyon dolar), ihracatının %37'sine (6.60 trilyon dolar) sahip olan AB'deki ekonomik gelişmeler, bu büyüklüğün bir sonucu diğer ülkeleri de ilgilendiriyor. (Rakamları  http://www.wto.org/english/news_e/pres12_e/pr658_e.htm'den aldım. Erişim tarihi 30.5.2012).

AB'nin dünya dış ticaretinden aldığı bu pay nedeni ile, Euro'nun diğer ülkelerin, özellikle ABD doları karşısındaki değeri dış ticaret hacminde sapmalara neden olacak. Türkiye'de bu sapmalardan etkilenecek ülkelerin başında gelmekte. Euro krizinin Türkiye ekonomisini üzerindeki etkileri şu yollarla çıkacak:

- Türkiye'nin AB'ne ihracatı 2011 yılı sonunda  62.350  milyon dolar ve toplam ihracatımız içindeki payı da %46,2 düzeyinde idi. 2012 yılının ilk üç ayında ise AB'ne ihracatımız 14.945 milyon dolar oldu. Bu ihracat hacmi ile de AB toplam ihracatımız içinde %42,3'e geriledi. AB'de büyüme oranındaki düşüş AB'nin toplam ithalatı düşürecek, bu da Türkiye'nin ihracatını olumsuz yönde etkileyecek. Çünkü bir ülkenin ihracat döviz kuru ve ihracat yaptığı ülkenin (ülkeler grubunun) geliri ile ilişkilidir. Üstelik Türkiye'nin AB'ne ihracat ettiği malların fiyat esneklikleri düşük değil. Örneğin TL'nin Euro karşısında değer kazanması, Türk malı gömleğin fiyatı AB ülkesi tüketicisi için Euro cinsinden   artacak, AB'li ya geliri düştüğü, vergileri arttığı için harcamalarını kısmak zorunda kaldığından, gömlek almaktan vazgeçecek, ya da Portekiz malı gömleğin fiyatı, Türk gömleği karşısında düşük kalacağı için onu tercih edecek.

- Türkiye'nin AB'den ithalatı ise 2011 yılı sonunda 91.127 milyon dolar oldu ve toplam ithalatımız  içindeki payı da %37,8 düzeyine ulaştı. 2012 yılının ilk üç ayında ise AB'den ithalatımız 20.541 milyon dolar oldu. Bu ithalat hacmi ile de AB'nin toplam ithalatımız içindeki payı da  %36,9'a indi. İhracat için verdiğimiz örneği tersine çevirsek, bu durumda AB menşeli malların fiyatı Türkiye'de düşük kalacağı için, bizim tüketicimizde, Portekiz malı gömleği almak isteyeceğiz.

Sonuç olarak dışa açık ekonomi iseniz, dışarıda yangın sürerken, bana ne diyemezsiniz. Yangın size de sıçrayabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019