Euro klasik bir güvenli liman değil
23 Haziran’da İngiltere’de yapılacak AB referandumuna kadar, foreks piyasalarında mantıklı stratejiler genel olarak ‘‘defansif’’ olanlardır. Küresel risk alma iştahındaki değişimlerden hemen etkilenen emtia paralarından, gelişen ülkelerin paralarından uzak durulması doğru bir hamle olur. Japon Yeni ve İsviçre Frangı gibi para birimleri mevcut konjonktürün en güvenli limanlarıdır. Aslında euro da bir yıldır güvenli liman statüsünde işlem görüyor. Euronun bu durumu birçok yatırımcıyı şaşırtıyor. Çok düşük faiz nedeniyle, global yatırımcılar euroyu ‘‘finansman parası’’ olarak kullanıyor. Euro cinsinden borçlanıp, yüksek getirili ve riskli finansal varlıklarda pozisyon açıyorlar. Risk alma iştahı hızla düştüğünde, euro cinsinden olan borçlarını ödeyerek pozisyonlarını kapatıyorlar. Pozisyonlar kapatılırken, doğal olarak euro talebi artıyor. Ocak 2016’da küresel piyasalarda yaşanan büyük satış dalgasında da euro dengeli kaldı. Bu tarz ortamlarda yatırımcıların aklına gelen ilk para birimi olan dolarda ciddi bir alım o dönemde yaşanmadı.
Sterlin/Dolar paritesinin bir aylık oynaklık (volatilite) seviyesi tarihin en yüksek seviyesinde bulunuyor. Volatilite seviyeleri hesaplanırken opsiyon fiyatları belirleyici olur. Oynaklık seviyesinin bu kadar yükselmesi opsiyon fiyatlarındaki hareketlerden kaynaklanıyor. Opsiyonlar korunma aracı olarak da kullanıldıkları için bu piyasadaki fiyatlamalar yatırımcıların endişelerini yansıtıyor. İngiltere’den gelen anket sonuçları karışık sinyaller veriyor. İki hafta önce yayımlanan sonuçlarda, AB’de kalmak isteyenler önde gözüküyordu. Son günlerde yayımlanan anket neticelerinde, çıkmak isteyenlerin 5-10 puan önde gittiği görülüyor. Bu sonuçlara rağmen euro stabil gözüküyor. Finans piyasaları ocak-şubat döneminde türbülansa girdiğinde euroda satış olmadı. İngiltere’deki anketlerde ‘‘çıkış’’ isteyenler önde gözükmesine rağmen euroda pek bir çözülme yaşanmadı. Fakat bu dönemsel performansların referandum sonrası için bir done olup olmadığı tartışılır. Referandumdan ‘‘çıkış’’ sonucu çıkarsa, GBP/USD kurunda ilk tepki satış olur. Bu da ister istemez EUR/USD paritesinde bir düşüşe neden olabilir. Başka bir olay olsa, euronun yine sakin kalacağı yorumu yapılabilirdi. Ancak İngiltere’nin AB’den çıkışı, Avrupa’daki siyasi ve ekonomik dengeleri ciddi biçimde bozabilir.
Altın da bu dönemde güvenli adres olarak görülüyor. Madencilik hisselerinin fiyatları yükseliyorsa, Batılı yatırımcıların fiziksel altın alımları devam ediyorsa, altın fiyatının destekleneceğini yazılarımda sıkça vurguluyorum. İngiltere hikayesinin küresel hisse senetleri üzerinde yarattığı satış baskısı, doğal olarak madencilik hisselerinde de görülüyor. Yani madencilik hisselerinden altına pek bir destek yok. Avrupalı ve Amerikalı yatırımcıların fiziki altın talebiyse sürüyor. Hedge fonların altın alımları da güçlü gözüküyor. Fiziksel alımların belirleyici olacağı kanısındayım. Altın fiyatında 1300 dolar bölgesi, hem grafiksel açıdan hem de piyasa psikolojisi açısından önemlidir. 1300 doların üzerinde haftalık bir kapanış, Temmuz 2015’ten beri olmadı.
Fed’in bugünkü toplantısından 23 Haziran’a kadar içeride ve dışarıda birçok gelişme var. Hata yapacaksanız, savunma stratejilerinde yani güvenli limanlarda hata yapmaya çalışın. Agresif pozisyonlar almanın bir anlamı yok.