Euro her taraftan darbe alıyor
İtalya’nın bütçe mevzusu ve İtalyan tahvillerinde yaşanan satışlar euro açısından sıkıntı yaratıyor. Diğer taraftan, Fed’in şahin duruşu doları destekliyor. İtalyan ekonomisi, euro bölgesinin dördüncü büyük ekonomisidir. Ek olarak, İtalya bölgenin en büyük tahvil piyasasına sahiptir. Bu kadar önemli bir ülkedeki gelişmelerin, Avrupa’daki hisse senedi ve tahvil fiyatlarını etkilemesi doğaldır. Fed’in faiz artırımları; piyasa oyuncularının hem dolar-satış pozisyonlarının maliyetlerini, hem de dolar alım pozisyonlarının kazançlarını artırıyor. Bu gelişmelerin etkisi de euro/dolar paritesi üzerinde gözleniyor. Euro/dolar’daki düşüş hareketini başka bir açıdan değerlendirirsek; paritedeki oynaklık (volatilite) seviyelerinde ve opsiyon piyasasındaki pozisyonlarda sert değişimler gözlenmiyor. Özetle; piyasalarda dolar pozitif bir hava var. Fakat oynaklık seviyeleri ve opsiyon pozisyonları, hareketin dengeli olacağının sinyali olabilir.
Çin’de devlet bankalarının, ekonomi yönetiminin emriyle dolar/yuan paritesinde satış yapmaları da euro üzerinde baskı unsurudur. Çin devlet başkanı Şi Cinping ile ABD başkanı Trump, 30 Kasım-1 Aralık tarihlerinde Arjantin’de yapılacak G-20 zirvesinde görüşecek. Kritik konu ticaret savaşı olacak. Çin bankalarının, yuanı desteklemek için yaptıkları dolar satışı, liderlerin görüşmesi öncesinde tansiyonu düşürme hamlesi olarak değerlendirilebilir. Yuana verilen desteğin, piyasalara iki açıdan yansıması olabilir. İlki; bu tarz müdahalelerden sonra, yuanın ticaret ağırlıklı endeksini oluşturan Euro ve Japon Yeni gibi majör paralara satış gelebiliyor. İkincisi, dolar satışından sonra Çin Merkez Bankası rezervlerini dengelemek isterse, majör para birimlerine karşı dolar alıyor. Piyasa oyuncuları, dolar/yuan paritesinde ‘‘7’’ seviyesini sıkça dillendiriyor. Piyasa jargonu ile psikolojik bir bölgedir. Çin, en azından G-20 zirvesi bitene kadar paritenin ‘‘7’’ seviyesinin üzerine çıkmasını istemeyebilir. Yukarıda da belirttiğim gibi, Çin’in yuan hamlesi farklı kanallardan doları destekliyor. Tabii TL’nin de içinde bulunduğu gelişen ülke paraları biraz sallanıyor. Geçen hafta 5.30’a kadar düşen dolar/TL’de, dış gelişmelerle bir yükseliş yaşandı. Ancak TL genel olarak dengeli duruyor. İç ve dış risk faktörlerinin azalması, cazip faiz bunda etkilidir. ABD ile yaşanan Brunson krizi başladığında dolar/TL 4.90 idi. ABD ile durum sakinleşti. Amerika’daki seçim sonuçlarının ve İran’a yönelik yaptırımların etkileri de sınırlı oldu. Kendi kendimize sorun yaratma kabiliyetimizin yüksek olduğu malum. Bu hataya tekrar düşmezsek, dünya piyasalarında yoğun bir satış dalgası yaşanmazsa, dolar/TL belli bir bant içinde kalabilir.
New York ve Londra gibi küresel finans merkezlerinde çalışan piyasa profesyonelleri, yılsonu yaklaşırken çalıştıkları kurumlardan yüklü bonus alma hayali kuruyorlar. Performanslar ne kadar iyi olursa, aralık başlarında açıklanacak ikramiyeler de o kadar yüksek olur. Bu nedenle yılsonuna doğru piyasalarda büyük hareketler yaşanması, pozisyonlarda yoğun değişimler olması pek istenmez.