Euro bölgesinin kontrol edilemeyen rahatsızlıkları...
Gelişmelere bakılır ise gerek Avrupa Merkez Bankası'nın gerek ise euro bölgesindeki siyasi iradelerin çabası, sorunlara çözüm üretmek veya onlarla birlikte yaşayarak günü kurtarmak konularında yeterli olamıyor. Özellikle Yunanistan'ın durumu baş ağrıtmaya devam ediyor. Hafta başında Standart & Poors'un kredi notunu bir kez daha düşürerek BB'den B'ye düşürmesi ve görünümü negatifte tutması euro bölgesine yönelik güvensizliği artırıyor.
Küresel kredi krizi sırasında Avrupa Birliği üyesi bulunan fakat euro bölgesi içinde olmayan Doğu Avrupa ülkeleri ciddi bir şekilde sarsılmış, IMF ve komisyon bütçesinden aktarılan nispeten cüzi miktardaki fonlar sayesinde konu kapanmış ve yaşanan sıkıntılara rağmen bir daha açılamamıştı. Fakat sorunlu euro bölgesi üyeleri için tüm çabalara rağmen benzer nitelikte bir sonuç çok istenmesine rağmen üretilemedi. Ne Avrupa Merkez Bankası'nın görece büyük fedakarlıkları ve banka stres testleri, ne de IMF'nin katkısı da oluşan istikrar fonunun görece büyük destekleri yeterli olamadı; güven bunalımının kronikleşmesi önlenemedi. Her olasılığın yeterince dikkate alınmaması, teşhis ve tedavinin eksikliği ve bir an önce bu olumsuz görünümü gündemden düşürme çabası sonuca etki eden faktörler olarak karşımıza çıktı.
Euro bölgesi yetkilileri ve onlara danışmanlık yapanlar kusuru sorunlu ekonomiler kadar kendilerinde de aramadılar ve verilen destek karşılığında karşı tarafı düşünmeden kendi kamuoylarını kısa vadede sakinleştirecek katı şartlardan vazgeçmedikleri sürece gündemi kontrol altına alamayacaklar gibi görünüyor. Borcu olan ve geri ödeme sıkıntısı yaşayan üyeler kadar söz konusu kredileri verenlerin de sorunlu olduğunu ihmal etmenin diyetini ödemekte zorlanıyorlar. İstikrar fonunun görece önemli desteğine rağmen sorunlu ülkelerde kamuoyu desteğinin neden kazanılamadığı ve güvensizliğin büyüdüğünü sorgulamıyor ve bu tablo değişmediği sürece umulan sonuçların alınamayacağı gerçeğini görmezden geliyorlar. Neden Yunan halkı 100 milyar euroyu aşan mali desteğe rağmen tasarruflarının önemli bir kısmını kendi bankacılık sisteminden çekti? Eğer çekmeyip destek verse idi sonuç daha farklı olur, Yunanistan sorunu gündemden düşebilir miydi?
Yaklaşık bir aydır Yunanistan'ın borç yapılandırması isteyeceği veya böyle yapması gerektiği konusundaki dedikodular büyüdü, euro bölgesi yetkilileri ise bu gerçeği görmezden geldi veya gündeme gelmesini önlemek adına inkar etti. Fakat konu kapanmayıp büyüdükçe endişe de arttı. Alman Der Spiegel Dergisi'nin internet haberine göre Avrupa kamuoyunun çağrısı ile maliye bakanları cuma günü bu konuyu görüşmek üzere toplandı. Bıkkınlık ve yorgunluk gibi sebepler ile olsa bile Yunanistan'ın euro bölgesinden çıkarılması önerisi de bu toplantıda tartışılmış. Eğer bu haber doğru ise AB yetkilileri çaresiz durumda olduklarını bir şekilde itiraf etmiş demektir. Bu tablo nedeniyle Yunanistan'ın kredi notunun düşürülmesi normal sayılabilir, fakat yeterli değildir. Yalnız sorunlu ekonomilerin değil, onlara hesapsızca borç vererek bu duruma düşmelerine sebep olan ve görüntüyü kurtarmak üzere kıvırmaya çalışanların akıbeti de benzer nitelikte olmalıdır. AB projesi çuvallamış, evdeki hesaplar çarşıya uymamıştır. Zenginler kulübü olmak, görece yüksek bir refah düzeyinde homojenlik sağlamak ütopyası ile apılanlar iflas etmeye başlamıştır. Bu gidişe yeknesaklık ancak görece daha düşük bir refah düzeyinde olabilecektir ve yetkililerin bu gerçeği kendi insanlarına anlatabilmesi pek mümkün görünmemektedir.
Ne diyelim! Olmayacak duaya amin diyenler de yaptıklarının sonuçlarına katlanmak gereğinden kurtulamazlar... Kısa vadede euronun bir miktar değerlenmesi ile sorunlar kaybolmuyor, öyle olacağını sananlar kendilerini aldatmaya devam edebilirler.