Euro Birliği cenderesi dengeleri tehdit ediyor
Son küresel kriz serbest piyasa doktrininin temel varsayımlarının "her ahval ve şeraitte" geçerli olmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Buna rağmen,ve Krugman ve Stiglitz gibi aklıbaşında iktisatçıların yalvarışlarına karşın, kriz sonrasında alınan (daha doğrusu "alınamayan") tedbirler bu paradigmanın aşılmasının ne kadar zor olduğunu da ispatlar nitelikte. ABD, biraz daha pragmatik bir yaklaşımla, enflasyon çığlıklarına aldırmadan para politikasını gevşeterek ekonomisinde kısmi bir toparlama sağlarken, Avrupa bu konuda çok geç ve ürkek adımlar atabildi. Maliye politikasında ise, piyasaların yüksek borçluluk oranları saplantısı gereken adımların atılması önünde Atlantik'in her iki yakasında da ciddi bir handikap oluşturdu ve oluşturmaya da devam ediyor.
Ekonomik sistemlerde tek bir doğru yok. Her ülke kendi sosyal, kültürel ve fiziki altyapısına, ve de doğal kaynaklarına göre kendine bir yol çizmek durumunda. Bugün, ikisini de kapitalist olarak nitelendiriyorsak da, Çin'in ve ABD'nin ekonomik sistemlerinin birbirine benzediğini iddia etmek imkansız. Ancak ikisi de (bulundukları ekonomik gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında) kendi kulvarlarında başarılı. Euro Birliği'ne girinceye kadar başta İtalya ve İspanya olmak üzere Güney Avrupa ülkeleri için de aynı şeyi söyleyebilirdik. Ancak, Euro Birliği'ne girdikten sonra, kendi ekonomi politikalarını belirleme özerkliğini kaybetmeleriyle birlikte ekonomik dengeleri de bozulmaya başladı. İtalya, her daim koalisyonlarla yönetilen, bu nedenle örneğin işgücü piyasalarında Almanya'nın 1999'da yaptığı gibi maliyetleri baskılayan bir toplumsal konsensüsü kabullenmeyen, onun yerine zaman içinde zayıflayan rekabetçiliğini her 3-5 senede bir yarattığı devalüasyonlarla koruyan bir sistemi benimsemişti. Peki başarısız mıydı? Hayır. 2000 yılında İtalya'nın kişi başına düşen milli hasılası Almanya ile aynı ve 15 Euro Birliği üyesinin ortalama milli hasılasının da %5.5 üzerindeydi. Ancak Euro Birliği içindeki 8 yıl sonunda, 2008 yılına gelindiğinde milli hasılası Almanya'nın %10.5 ve Euro bölgesi ülkelerinin ise %5 gerisine düşmüştü.