Et fiyatlarının gör dediği gerçek

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Başbakanı'mızın artan et fiyatlarının ucuzlatılması için talimat vermesinin ardından ilk hamle gelmiş. Et ve Balık Kurumu'na canlı hayvan ve et ithalatı yapma yetkisi verilmiş. Aracıları mutlu edip tüketiciyi kısmen umutlandıran bu durum üreticileri üzüp öfkelendirmiş... Tarım Bakanı, piyasada birilerinin spekülasyon yaptığını ve alınan kararla onların zararlı etkilerinin bertaraf edileceğini söylemiş. Bu görüntüye bakıp teşhisin doğru olduğunu ve gerekenin yapıldığını söylemek pek anlamlı değil. Üreticiyi dinlemeden ve sorunu bütün boyutu ile ortaya çıkarıp bütünclü bir çözümü uygulamaya koymadan insanlar aldatılabilir ve gün kurtarılır, ancak sorunlar ağırlaşmaya devam edebilir.

1980'li yılların sonuna doğru et ve süt ürünlerinde benzer bir durum ortaya çıkmış, yine benzer bir uygulama ile sorunun büyümesine izin verilmiş, fakat yaklaşan seçimler öncesinde gün kurtarılmıştı. Şahsen, yirmi yılı aşkın bir süredir ülkemizde uygulanan politikaların üreten kesimler üzerinde yıkıcı etki yaptığını düşünüyorum. 4 Şubat 1988 yılından bugüne döviz kuru enflasyon çıpası olarak kullanılıyor, piyasa fiyatı baskı altına alınır iken üretenlerin maliyetleri ve içine düşürülecekleri açmaz dikkate alınmıyor. Sonuçta sosyal dengeler çatırdıyor, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilen nüfusun payı hızla büyüyor; ülkemizdeki katma değer yaratımında hayati öneme sahip tarım ve sanayi alanındaki üreticileri tasfiye ediyoruz!..

Et ve canlı hayvan fiyatlarındaki yüksek oranlı artış gerçeği görmek isteyenler açısından çok ciddi bir çağlıktır, uyarıdır. İthalat yolu ile fiyat artışını terse çevirmeye çalışmak ise bu gerçeği görmezden gelmek, bağıranları susturmaya çalışmak veya cezalandırmaktır. Alınan karar "üzüm yemek" değil, "bağcı dövmek" anlamındadır. Türk Lirası değerli kaldığı sürece ülkemizdeki canlı hayvan nüfusu ve kırmızı et üretimi azalacak, fiyatların yükselmesini önlemek adına ithalata olan bağımlılık artacaktır.

Halen kırmızı etin toptan fiyatı 15-16 lira imiş ve yeni uygulama ile 10 liraya düşebilirmiş. Üreticilerin maliyeti ise 14.5 lirayı buluyormuş. Bu aşamada sormak gerekiyor, birim maliyeti aşağı çekmek için de Başbakan talimat verecek mi? Eğer verir ise yetkililerin bunun nasıl başarılacağı konusunda çok terlemesi gerekecek, zira ya aradaki fark sübvanse edilecek ve bu durum bütçeyi olumsuz etkileyecek, ya da tüm politikalar değişmek zorunda kalacak ve üretenler üzerindeki büyüyen olumsuz basınç azaltılarak diğer kesimlere kaydırılacak.

Ülkemiz tarımında maliyetler artıyor, fakat ürünlerin piyasa fiyatı ithalat kanalı ile baskılanıyor; tarımsal faaliyet kârlı bir faaliyet alanı olmaktan çıkarılmış gibi görünüyor ve asıl önemlisi sanki böyle kalması isteniyor; büyüyen borçlar nedeniyle çaresiz ve geleceği ipotekli olduğu için arazisini satılık! Aklın almadığı tarımsal nüfusun yüzde 30'u aştığı bir ülkede bu durumun nasıl olup da öncelikli bir sorun haline gelmediği!..

Türkiye İstatistik Kurumu'nun işsizlik rakamlarına bakar isek durum bizim gördüğümüzün tam aksi yönünde. Son bir yılda tarımsal istihdam da 697 bin kişiik ir artış olmuş! İşler yolunda gitmese böyle olabilir mi? Belli ki yaşananlardan ders almamakta ısrarlıyız, istatistikleri gerçekleri görmek doğru teşhis ve tedavi amacıyla kullanmak yerine, mevcut politikaları aklamak ve Türkiye'yi pazarlamak için kullanmaya devam ediyoruz... Bağcı dövmeyi mikro reform masalına dönüştürerek günü kurtarıyoruz...

Sonuç değişmiyor, et fiyatları ithalat yolu ile gerileyerek ve üreticiler bitecek; sorunlar biçim değiştirerek büyüyecek... Üreten kesimler ile finansal sermaye arasındaki çıkar çatışmasında yeni bir tercih gündeme gelmeyecek ve çatışma uzlaşıya dönüşemeyecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar