Esteworld, Ege ve Akdeniz’de yeni sağlık merkezleri açacak
Geçtiğimiz haftalarda yurtdışında yayın yapan bazı gazetelerde Türkiye’deki en önemli saç ekim merkezlerinin isimleri açıklanmıştı.
Telegraph India’da okuduğum haberde bu merkezlerin başında gelen Esteworld’ün Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Dr. Mustafa Tuncer ile buluşma imkanım oldu. Türkiye’de sağlık turizmine 1990’lı yıllarda adım attıklarını söyleyen Tuncer, Türkiye’nin bu alanda dünyanın en önemli üssü konumuna geldiğini dile getiriyor. Tuncer ailesinin sağlıkla olan bağı aslında 1960’lı yıllarda Antalya’da başlıyor.
Gazipaşa’da hayvancılık ve tarımın yanı sıra turizmle de ilgilenen ailenin ikinci nesli olan Mustafa Tuncer, 1994 yılında sağlık sektörüne Marmara Tıp Merkezi’ni kurarak adım atıyor. O dönem İstanbul’da 7 merkezi bulunan Marmara Tıp ile genel hastaneye sahip olduklarını dile getiren Tuncer, 1999’da Almanya’da düzenlenen fuarla sağlık turizmine yöneliyor. “O dönem Türkler özellikle jet sosyete Almanya’ya estetiğe gidiyordu. Esteworld’ü kurarak bu akımı tersine çevirdik” diyor.
Esteworld’ü 24 yılda Türkiye’nin yanı sıra dünyanın da en önemli ağına sahip bir zincire dönüştürmeye başladıklarını söyleyen Tuncer, “Şu anda dünyanın farklı coğrafyalarında 5 kıtada 35’in üzerinde ülke de ofisimiz var. İstanbul’da sahip olduğumuz 4 hastaneye ve merkeze ayda en az 2 bin kişiyi ağırlıyoruz, sorunlarına çözüm buluyoruz. Bir alanın temelini atarak yılda 5-6 milyar dolara ulaşan bir sektörü oluşturduk” diye anlatıyor.
Normal turistin 10 katını harcıyorlar
Estetik ve saç ekiminde Türkiye’de dünyanın en ileri seviyesindeki teknolojinin sunulduğunu dile getiren Tuncer, şu bilgileri veriyor: “Türkiye, hem turizm hem de sağlık konusunda doğal bir güce sahip. Anadolu’nun hemen hem her bölgesinde termal alanları bulunuyor. Bu doğal bir güç. Dünyanın ilk sağlık merkezleri yine bu coğrafyada binlerce yıl önce kurulmuş. Biz her iki gücü bir araya getirerek ekonomiye önemli bir fayda sağlıyoruz.
Deniz-kum-güneş dediğimiz turizme gelenler 700-800 euro harcarken, sektörümüzdeki harcama bunun neredeyse 10 katı. Yani 7-8 bin euro civarında. Buna rağmen teknolojisine göre dünyanın en ekonomik ülkesiyiz. ABD’de yapılacak bir operasyona ödenecek parayla Türkiye’ye uçakla gelip, hem de tatil yapma fırsatı sunuyoruz.”
Tuncer, sektörün en önemli sorununun ise merdiven altı estetik ve saç ekim merkezleri olduğunu dile getiriyor. “Eğer bu yerler engelenirse sektörün büyüklüğü iki katına çıkabilir. Bu tür gayri yasal merkezler hem itibarımızı hem de geleceğimizi etkiliyor. 2023 yılı hedefi 20 milyar dolar olarak belirlenmişti. Eğer kaçak merkezleri önlersek, sektör bu rakama kolaylıkla ulaşır” diyor.
ABD ve Avrupa’dan artış var
Türkiye’ye gelen hasta profilinde ise Ortadoğu’nun yerini Avrupa ve ABD’nin aldığını söyleyen Tuncer, “Körfez Bölgesi ülkelerinden büyük bir ilgi vardı. Şimdilerde batılı ülkelerin ilgisi arttı. Dünyanın 100’e yakın ülkesinden hasta kabulümüz var. Japonya’dan Brezilya’ya kadar farklı ülkelerden geliyorlar. Yakın dönemde İstanbul dışında yeni merkez ve hastaneler açmayı planlıyoruz. Ege ve Akdeniz bölgesinde açacağımız merkezlerle turizmin kalbine de sağlığı götüreceğiz” dedi.
Özetle; turizm sektörü Türkiye’nin bacasız sanayisi olduğu kadar en kırılgan sektörü. Geçmiş yıllarda yaşanılan acı tecrübeler, sektörde iflasların önünü açmış, oteller el değiştirmişti. Turizmin sağlık sektörüyle birlikte hareket etmesi kırılganlığın önüne geçecektir diye düşünüyorum. Esteworld ile başlayan, dünyaya yayılan bu sektörün desteklenmesi şart. Yaptıkları ciro ve ihracat neredeyse savunma sanayisi ile yarışıyor çünkü.