Esperanto
Şant MANUKYAN / İŞ YATIRIM
1887'de L. L. Zamenhof "Unua Libro" adını taşıyan kitabında Esperanto dilinin detaylarını yayınladı. Zamenhof Esperanto'nun ikinci bir anadil olarak dünya barışı ve kişiler, ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunacağına inanıyordu. Bugün çeşitli yayınların da yapıldığı bu dilin 2 milyona yakın insan tarafından kullanıldığı düşünülüyor. Adolf Hitler gibi bu dili uluslararası komplonun bir parçası olarak görenler olduğunu gibi İran örneğinde, önce politik nedenlerle İngilizce'nin tahtına aday gösteren, ancak sonra yasaklayan ülkeler de var. İngilizce ise hakimiyetini sürdürüyor. İspanyolca gibi geniş coğrafyalara yayılmış bir dil veya Çince gibi büyük kalabalıkların anadili olan bir dile rağmen İngilizce öğrenmemeyi göze alanların sayısının giderek azaldığını görüyoruz. İngilizce'nin bu denli baskın olmasında çok kolay bir dil olması veya dünya barışını sağlaması bulunmuyor. Aksine arkasında yüz yıllardır süren bir silahlı gücü (Anglo-Saksonlar olarak gerek İngiliz imparatorluğu, gerekse ABD'yi beraber alıyorum), teknolojik gelişmeleri ve elbette kültürü (en azından İngiliz kültürü ve kendi kültürünü ihraç etmekte son derece başarılı bir ABD sistemi) alması nedeni ile İngilizce dominant bir dil. Bu unsurlardan birinin olmaması ne kadar büyük bir orduya ya da köklü bir kültüre sahip olursanız olun, SSCB örneğinde olduğu gibi, dilin evrensel kullanımını engelliyor. Bir ekonomi gazetesinden konudan bu kadar sapmamın nedeni aslında bu konuya çok bağlantılı olan bir başka gelişmeye sözü getirmeye çalışmam. Çin'in öne sürdüğü, Rusya, İran, Venezüella ve hatta bazı Batılı ülkelerin bile desteklediği yeni bir rezerv para biriminin oluşturulması. Yeni veya SDR gibi IMF bünyesinde zaten var olan bir "sanal" paranın reel dünyaya geçiş yapması. Fikir temelde yanlış değil, hatta belki de kesinlikle yaşanması gereken bir gelişme. Ancak Altını bir kenara bırakırsak, ki onun bile yeniden ana rezerv statüsü kazanması çok sancılı olacaktır, şu anda doları tahtından edecek hiçbir reel veya sanal para birimi bulunmuyor. Aynı şekilde ABD'yi bu avantajından vazgeçirebilecek hiçbir ülke de bulunmuyor. Sorun sadece dolarda değil, her türlü manipülasyona açık "kağıt para" fikrinde ve korunmanın bir yolu da portföylerde altın bulunması. Ancak bir bebeğin ana rahminden çıkması kelimelerin ağızdan çıkmasından çok daha sancılıdır. Bu nedenle doların statüsünü kaybetmesi önce çok sancılı günler anlamına gelecektir.