Esnafın sorunları ve bir utancın itirafı

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

BUZDAĞININ DİBİ / Rüştü Bozkurt [email protected] Siyasi irade programında "...esnafın sorunları ele alınacak" dememiş olsaydı; işimiz kolaylaşırdı; "...biz ne önerirsek önerelim, siyasi irade arkasında durmayınca başarı şansı yoktur" der, işin içinden sıyrılabilirdik. Siyasi iradenin birinci derede sorumlusu olan bakan, bürokratları toplayıp, "...sizden esnafın sorunları, bütün tarafların görüşlerini alarak, net bir biçimde tanımlanmış bir iş planı istiyorum" talimatı vermemiş olsaydı; "...ilgili bakanlık sahip çıkmadıkça bu işleri bir sonuca ulaştırmak mümkün değil" gerekçesinin arkasına saklanabilirdik. En üst düzeyde bürokratlar, doğrudan ya da dolaylı ilişkili olan örgütlerin temsilcilerine, akademisyenlere ve işin mutfağında sorunları bire bir yaşayan insanlara, "...bakanımız talimat verdi; esnaf sorunlarını tanımlama ve çözüm önceliklerini belirlemede katkılarınızı bekliyoruz" dememiş olsalardı; "...biz bu filmi daha önce çok gördük; hükümetin ve bakanının istemesi yetmez; bürokrasi istekli değilse, bütün öneriler bir duvara çarpar; istenen sonuç asla yaratılmaz" bahanesinin arkasına saklanır; yüreğimizi ferahlatabilirdik. Tartışmaya katılan insanların küçük ve orta ölçek işyerlerinin sorunlarıyla yıllardır iç içe olduklarının, hepsinin katıksız bir içtenlikle yararlı işler yapabilme niyetlerinin ve çabalarının tanığı olmasaydık; "...bu işe gönül vermemiş bir dizi insanın bir araya gelmesi ile esnafın sorunları çözülemez" gerekçesinin arkasına saklanır; suçu başkalarında arama kolaycılığının cazibesine kapılabilirdik. Tanımda uzlaşamadık Önce kimlerin esnaf olduğunu "tanımlamada" bir "ortak dil" oluşturamadık. Kimimiz, "üretici ve tüketici arasında hizmet üretenler esnaftır" dedik, inandırıcı gerekçeler karşısında geri adım attık. Bir bölümümüz, "...sermayesi ile kazananlar değil; emeği ile kazananlar esnaftır" dedi; "...ülkemizdeki tarihsel gelişme ve bugünkü yapıyı" açıklayamadığı anlatılınca, tanımda ısrarcı olamadık. "Sektörel ayrım" yapılması gerektiğini söyleyenlerimiz oldu; "...yerleşik sisteme aykırı" bulundu. "Ölçek büyüklüğü" ölçütünün kullanılması gerektiği dile getirildi; "...fiziki ölçüler değil, işlevin öne çıkması" antitezi karşısında ilerleme sağlanamadı. Kredi alınan bankaya, yasayla zorunlu hale getirilmiş yarı resmi örgütlere üyeliğe göre bir tanım yapmanın da bizi bir yere götüremeyeceği anlaşıldı. Ülkemizde ne kadar esnaf olduğunu saptamanın; özelliklerini bilmenin önemini tartıştık. TÜİK'in, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın ve KOSGEB'in elindeki verilerin kullanılabilir olup olmadıklarını sorguladık. Akademisyenler, "...verilerin genel çözümler ve proje-odaklı nokta uygulamalar için yeterli olmadığını" söyledi; kamu birimleri yetkilileri "...verilerin yeterli olabileceğini" savundu. Veriler konusunda da bir "ortak görüş" yaratamadan; konuyu bir sonraki toplantının gündemine havale ettik. Kendimden utandım Tartışma sonunda inandırıcı gerekçeler, netleşmiş fırsat alanları, öncelikleri saptanmış iş programları ve dönüşümü akılcı yönlendirecek çözümler konusunda tatmin edici bir noktaya ulaşamadık. Proje-tabanlı, güçlerimizi üzerinde odaklayabileceğimiz sorunlar ve çözümler konusunda da herkesin katılabileceği netlikte bir yargıyı ortaya koyamadık. Gözetim ve denetimde, kurumsal işleyişin nasıl sağlanacağı konusunda da net bir öneri gelmedi. Çareyi kendi içime yolculuk yapmada aradım: "Otuz yıldır küçük ve orta ölçek işyerlerinin sorunlarıyla ilgilisin. Bütün sorunlara net bir yanıtın yoksa, çevrendeki insanları ikna edemiyorsan; sen kimsin?" diye sordum. Kendimden ciddi şekilde utandım. Kendimden başka yerde suçlu aramanın ahlak dışı olacağını biliyorum. Şimdi utancımı aşmak için sizleri yardıma çağırıyorum.Bir bildiğiniz varsa bana iletin, yardımlarınızla ben de utancımı yenebileyim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar