Esnaf ve sanatkar için Halk Bankası önemli bir banka
OLAYLARIN İÇİNDEN / Tevfik Güngör Günümüzde dünya üzerinde fonların akışkanlığı o kadar arttı ki, bunun sonucu olarak eski klasik banka yapısında da önemli değişiklikler ortaya çıktı. Halbuki eski klasik yapıda Avrupa ülkeleri ekonominin finansmanını dört ayrı pakete ayırmışlardı. 1) Tarım kesiminin kredilendirilmesi. Bu kesimin kredilendirilmesinin sorumluluğu ziraat bankalarına verilmistir. Çiftçinin kooperatifler çatısı altında örgütlenmesi saglanmış, ziraat bankalari devlet tarafından desteklenmiş, ucuz kredi için sübvansiyon sağlanmıstır. 2) Orta sınıfın (esnaf ve sanatkârların) kredilendirilmesi . Bu kesimin kredilendirilmesi ziraat kesimindekine benzer modelde halk bankalarına verilmiş, esnaf ve sanatkârın dernekler, kooperatifler halinde örgütlenmeleri milli ve milletlerarası orta sınıf teşkilatlarının kurulması sağlanmıştır. Halk bankalarının ucuz faizli kredi programları da devlet sübvansiyonlarından yararlanmıştır. 3) Ticaret kesiminin kredilendirilmesi. Mevduat toplayan ve ticari kredi dağıtan bankalar sınai ve ticari faaliyetleri finanse etmiştir. 4) Yatırımların kredilendirilmesi. Yatırım bankaları bu amaçla kurulmuştur. Türkler Avrupa'daki ziraat bankaları modelini 1880'li yıllarda uygulamaya başlamış, tarım ve kredi kooperatifleri ve nihayet Ziraat Bankası kurulmuştur. 1930'lu yıllarda iktisat vekaletinin genç memurlarının Avrupa'dakine benzer bir banka ağı için çalışmalar yaptığı ve Celal Bayar'ın da bu gruba öncülük ettiği söylenir. 1933 yılında "esnaf, küçük sanat erbabı ve küçük sanayicilerin mesleki kredi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 2284 sayılı kanun çıkarılmış, fakat kanun uygulamaya konulamamıştır. Beş yıl aradan sonra 1938 yılında Celal Bayar'ın kişisel çabasıyla Ankara'da 3 milyon lira sermaye ile kuruluş gerçekleştirilebilmiştir. 2284 sayılı kanuna göre Halk Bankası şube açamayacak, buna karşı, gereken yerlerde mevduat kabul etme ve kredi verme yetkisine sahip bağımsız halk sandıkları unvanı altında anonim şirket statüsüyle mahalli bankalar kurulacaktı. Getirilen modelde Halk Bankası, doğrudan mevduat toplama yetkisi olmayan bir 'toptancı banka' ve holding ve de 'halk sandıkları merkez bankası' şeklinde düşünülmüştü. Halk sandıkları il hudutları içinde mahalli sermaye ile kurulacak, sermayeye krediden yararlanacak orta sınıf mensupları, belediyeler katılacak, sermaye eksiği ve ton açığı holding statüsündeki Halk Bankası tarafından karşılanacaktı. Her halk sandığının bağımsız yönetim kurulları bulunacaktı. Bu model, 1938 yılından 1963 yılına kadar başarı ile uygulandı. Ankara, İstanbul ve İzmir'de "halk sandıkları" kuruldu. Bu sandıkların sermayeleri mahalli katkılarla oluştu. Sandıklar (şube yerine) ajanslar açarak, il hudutları dahilinde bankacılık yaptılar. 1963 yılında yürürlüğe giren 358 sayılı kanun ile model değiştirildi. Halk Bankası'nın unvanı, Türkiye Halk Bankası oldu. Bankaya şube açma yetkisi verildi. Sandıklar bankanın şubesi haline getirildi. 1964 yılında 440 sayılı kanun ile de banka "iktisadi devlet teşekkülü" statüsüne kavuşturuldu. 1950 yılından sonra Halk Bankası Türkiye'de çok önemli bir hareket başlatmıştır. Avrupa'daki örneklerden yararlanılarak Türkiye'deki orta sınıf teşkilatlandırılmıştır: 1) Esnaf, küçük sanat erbabı, küçük sanayici, mesleki özelliklere göre "esnaf dernekleri" kurmuş, dernekler, birlikleri, birlikler "konfederasyonu" meydana getirmiştir. 2) Aynı orta sınıf mensuplarının kredi alımlarında teminat sorununu çözmek için "esnaf kefalet kooperatifler" kurulmuş, kooperatifler birlik ve konfederasyon halinde üst kuruluşlara gitmiştir. 3) Esnaf ve sanatkârları daha üretken hale getirmek arayışında küçük sanayi sitelerinin kuruluşu teşvik edilmiş, desteklenmiştir. Esnaf teşkilatları (dernekler, kooperatifler) Türkiye'de demokrasinin gelişmesinde etkin olmuşlardır. 1950 yılından sonra Celal Bayar'ın konuya yakınlığı, modeli bilmesi nedeniyle DP, esnaf teşkilatlarından geniş ölçüde yararlanmış, mahalli parti teşkilatlarında esnaf liderleri etkin duruma geçmiştir. DP'den sonra AP de bir süre esnaf teşkilatlarından yararlanmış, sonra bu teşkilatlar unutulmuş veya etkinliklerini yitirdiklerinden kendilerini unutturmuşlardır. Türkiye'den mahalli potansiyellerin değerlendirilmesinde, küçük sanayiden orta ve nihayet büyük sanayi kuruluşlarına geçmede Halk Bankası kredilerinin çok olumlu etkileri vardır. Son yıllarda her neden ise esnaf ve küçük sanayiciler unutuldu. İlginç olan örgütlü halde olan bu kesimin kendilerini hatırlatmaması, ortaya çıkmamasıdır. Türkiye'de en az 1 milyon esnaf ve küçük sanatkâr olduğu söylenir. Bunlar emeklerini, becerilerini üretime dönüştüren, Türk ekonomisinin olduğu kadar toplumsal yapının da temel direğidir. Turgut Özal'ın "orta direk" diye sözünü ettiği kesimdir. Tespit edebildiğim rakamlara göre 3.151 esnaf ve sanatkâr derneğinin (odasının) kayıtlı aktif üye sayısı 1 milyon 876 bine ulaşmış durumda. 970 esnaf kefalet kooperatifinin 1.1 milyon kayıtlı üyesi var. Faal durumdaki 416 küçük sanayi sitesindeki işyeri sayısı 89.872 olarak belirlenmiş. Halk Bankası'nın 70'inci yılının kutlandığı bu günlerde, bankanın örgütlediği desteklediği bu kesimlerin de kutlamalara katkısı beklenir. Bankanın ise 70'inci yılını kutlarken hedef kitlesi olan bu kesimleri daha çok öne çıkarması iyi olur. Halk Bankası'nın misyonu bitmedi. Eski esnaf ve küçük sanayi kesimi yok olmadı. Varlıklarını sürdürüyor. Bazıları KOBİ oldu ama arkadan gelenler ve KOBİ olamayanlar Halk Bankası'nın özel desteğine muhtaç. Üretim ve istihdam artışı için Halk Bankası'nın bu kesimin bankası olmaya devam etmesi ekonomi için önem taşıyor.