Eski ve yeni dalkavuklar
Bey ve dalkavuk
Konağın birinde bir gün Bey demiş ki:
- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa sola haber salınız. Derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları sıra olmuş.Biri içeri alınmış. Bey sormuş:
- Sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Olur mu efendim? Ben filan Bey'in yanında şu kadar,fişmekan Bey'in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak çalıştım.
Bey:
- Olmadı, sen çık.
demiş.
Derken ikinci, üçüncü..... adaylar gelmiş, konuşma hep aynı, cevaplar hep aynı.Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki, içeri biri girmiş. Bey:
-Söyle bakalım sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Hayır, hiç benzemem efendim.
- Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
- Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.
Bey hemen dışarı haber salmış:
- Tamam ben dalkavuğumu buldum.
Dalkavukluk Mesleği
Yukarıdaki fıkrayı duyunca acaba şimdiki dalkavuklar nasıl seçiliyor diye merak ediyor insan. Çünkü dalkavukluk mahsülü oldukça bol;yağmur sonrası ortaya çıkan salyangozlar kadar çoklar ortalıkta.
Dalkavukluk Osmanlı'da bir meslekmiş. Diğer esnaf gibi loncaları, kâhyaları, nizamnameleri varmış. Zengin konaklarda ev sahiplerine ve konuklarına hoşça vakit geçirtirlermiş. Dalkavuk, ismini başlarına giydikleri "sarıksız kavuk" anlamına gelen "dal kavuktan" almış.
I. Mahmut zamanında bir dalkavuk'un arzuhalinde bakın neler yazıyor "Her sene ramazanı şerif geldiğinde İstanbul'da davetli davetsiz iftarlara gideriz.Ulemanın, ricâlin,devletin vesair büyüklerinin,mevki sahiplerinin sofralarında çeşitli nefis yemekler, türlü türlü reçeller, süzme aşureler, şerbetler, tavuk göğüsleri, elmapareler, helvalar, kaymaklı baklavalar, ekmek kadayıfları, hoşaflar yer ve içeriz, üstüne göbek tütünü ile ikram görürüz.
Lakin içimizde bazı terbiyesizler bulunup edebe uymayan hareket ve tavırları ile velinimetlerimiz efendilerimizi gücendirmekte, zararı da hepimize dokunmaktadır.Dalkavukluk sağlam bir nizama bağlanmazsa cümlemizin açlıktan öleceğimiz aşikardır.Kadim nizam ve kanuna göre yeniden bir nizama bağlanmamızı,…, içimizden uygunsuzların tard edilmesini niyaz ederiz. Emir ve ferman devletli, inayetli efendim sultanım hazretlerinindir "
Başka bir belgede de dalkavukların görevleri, meclise girdiklerinde yapıp edecekleri tanımlanmış, ev sahibinin söylediği her şeyin "fevkalade bir yardakçılıkla tasdik edileceği" belirtilmiş.
Dalkavukluk Narhı
Dalkavukların yaptıkları şaklabanlıkların fiyatları bile belli imiş. Bakınız fiyat listesinden bir örnek:
Buruna fiske vumak:20 para
Yüzünü tokatlamak::30 para
Oturduğu minderden veya sedirden yere düşürmek: 30 para
Bir salkım üzümü sapıyla birlikte yedirmek:40 para
Çıplak başını tokatlamak: 45 para
Merdivenden aşağı yuvarlamak:180 para
Bostan dolabına bağlanarak su içinde bir süre durdurulmak suretiyle dolabın her devri için: 600 para (Bu şakada dalkavuk boğulup ölürse cenaze masrafı şakayı yapana aittir)
Bir Yorum
Yukardaki alıntıları Uğur Aktaş'ın " İstanbul'un 100 Esnafı" kitabından yaptım. Kitap, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ. Tarafından bu yıl yayınlanmış; "İstanbul'un Yüzleri Serisi"nden. Kitap, İstanbul'un 100 esnafını tanıtıyor.
Söz konusu kitapta tanıtılan mesleklerden bazıları zaman içinde kaybolmuş. Ama dalkavukluk günümüze kadar süren mesleklerden birisi. Dalkavukluk günümüze kadar sürmüş, ancak şekil değiştirmiş.
Eskiden her şey daha bir mertçe imiş ve açık-seçikmiş. Dalkavukluk bir kurummuş, kıyafetleri bile belli imiş; dal kavuk giyerlermiş. Ama günümüzde dalkavuklar değişik kıyafetlerle karşımıza çıkıyorlar: Profesör, işadamı, işkadını, aktör, aktrist, şarkıcı, köşe yazarı, gazeteci, yazar,televizyon yorumcusu, bürokrat,vs. vs. Yetmez ama, evet her meslekten var. Yukarıdaki fiyat listesini gördünüz; her şey ortada imiş. Ama günümüzde yapılan hizmetlerin fiyatını bilmiyoruz.
Eskiden dalkavuklar sadece mevki sahiplerinin konaklarındaki meclislerinde bulunurlarmış. Şimdi ise gazete, dergi, radyo, televizyon ve internet aracılığı ile bizim evlerimize, arabalarımıza, işyerlerimize kadar her yere giriyorlar.
Dalkavukluk daha masum ve sevimli bir meslekmiş. Tek dertleri, ev sahiplerini ve konuklarını güldürmekmiş.Şimdikiler ise daha değişik oyunların içindeler, tehlikeliler ve zararlılar. İnsanın nostalji yapıp "Nerde o eski dalkavuklar" diyesi geliyor.