Ermenistan'a açılırken, İsrail'e kapanmaya aklım ermiyor!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Geçen hafta dramatik bir olay yaşadık. Türk ve Ermeni dışişleri bakanları iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yolunu açmasını bekledikleri protokoller imzaladılar. Sovyetlerin dağılması sonucu bağımsızlığını kazanan Ermenistan'la ilişkilerimiz ikircikli olmuştur. Ermenistan komşumuzdur. Türkiye ile iyi ilişkileri olmasından büyük çıkar sağlayacak bir ülkedir. Tarihteki Türk-Ermeni mücadelelerinin ürünü olan Türk düşmanlığını benimsemiş nüfus kesimlerini barındırmakla birlikte, Ermenistan'da Türkiye ile yakınlaşma, bağları güçlendirme, işbirliğini geliştirme temayülleri yaygın taraftar toplamaktadır. Buna karşılık, dünyaya yayılmış Ermeni diasporası genelde Türkiye'ye nefretle yaklaşmakta, yaşadıkları ülkelerin Ermenilere soykırım uygulandığını benimseyen yasalar çıkartmalarını istemektedir. Diasporanın örgütlü bölümünü bir arada tutan Türk düşmanlığıdır. Ermenistan'ın Azerbaycan'ın beşte birinden fazla toprağını işgal etmesi, buna cevaben Türkiye'nin Ermeni sınırını kapatması, diasporayı fazlasıyla memnun etmiş, Ermenistan'ı diasporaya bağımlı hale getirmiştir. Türkiye-Ermenistan ilişkileriyse tıkanmıştır.

Eğer Rusya, Gürcistan'a askeri müdahalede bulunmasa, dünya da iktisadi bunalıma sürüklenmeseydi, belki Ermenistan'la ilişkilerde değişiklik zemini ortaya çıkmayacaktı. Rus müdahalesi, Türkiye'nin Kafkaslar üzerinden Orta Asya'ya açılma, Kafkaslar ve Orta Asya'nın enerji koridoru olma tasavvurlarının güvenlik zaafıyla malul olduğunu göstermiştir. Ermenistan ise, dünyaya Gürcistan üzerinden bağlanmanın ve ikmalini bu yoldan yapmanın güvenden uzak olduğunu görmüştür. İktisadi bunalım, Ermenistan'a diaspora parasının akışını yavaşlatmış, başkalarından gelecek ianelerle ayakta durmanın güçlüklerini sergilemiştir. Böylece ilişkileri yeniden canlandırma zemini oluşurken, Rusya'nın olumlu tutumu, ilerlemeyi kolaylaştırmıştır. Yine de, varılan uzlaşmanın olumlu gelişmelere başlangıç teşkil edip etmeyeceği belli değildir. İşlerin ilerlemesi, protokollerde yer almamakla birlikte Ermenistan'ın Azerbaycan'ı işgalini sona erdirmesiyle bağlantılıdır.

Tam Ermenistan'la ilişkiler düzeliyor derken, birdenbire İsrail ile ilişkilerde bir krize sürüklenmiş bulunuyoruz. Türk-İsrail ilişkileri, arada sırada sorunlar yaşansa da, genellikle iyi seyretmiştir. Bölgenin Batı'ya en yakın ve demokrasiyle yönetilen iki ülkesi Türkiye ve İsrail'dir. İki ülke arasında zaman içinde sağlam bir çıkar birlikteliği oluşturmuştur. AKP hükümetinin dış politikasının Arap ülkelerine karşı yüksek duyarlılık sergilemesi bu ilişkileri fazla etkilememiştir. Hatta, ilişkilerin kısa bir süre öncesine kadarki sıkılığı, ülkemizi İsrail-Suriye arasında barışın kurulması için aracılık yapma heyecanına bile itmiştir. Hükümetimiz bir anlaşmanın çok yakın olduğunu, sürecin İsrail'in Gazze'de beklenmedik biranda ve sertlikteki müdahalesinin sonucu bittiğini söylemektedir. Gerçekten de, Gazze'de ölçüsüz güç kullanımıyla nitelenen müdahale sonrasında Türkiye-İsrail ilişkilerinde tırmanan bir gerilim ortaya çıkmıştır. Davos'ta yaşanan sıkıntı, gerilimi perçinlemiş, Konya'daki tatbikata İsrail uçaklarının katılmamasının istenmesi, olayı kriz düzeyine tırmandırmıştır. İsrail'in Gazze'de orantısız güç kullanımını, Mescid-i Aksa'da Müslümanlar'a çıkardığı zorlukları, Batı Şeria'da yayılmayı sürdürmesini onaylamak mümkün değildir. Ancak, İsrail'i ikna yolu, herhalde ona cephe almaktan, güvensizliğini depreştirmekten geçmemektedir.

Ermenistan'a açılım yaparken, İsrail'e kapanmaya başlamaya benim aklım pek ermiyor. Sizin eriyor mu?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019