Erkekler toplumsal cinsiyet eşitliği için konuşuyor!
Münteha Adalı, “Neden erkekler toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinin kendilerinin de sorunu olduğunu düşünmüyor?” sorusundan yola çıkarak hayata geçirdiği “Erkekler Konuşuyor” projesi ile erkeklerin değişim elçisi olmalarını talep ediyor ve “Birbirimizden öğrenmek, birbirimizi iyileştirmek ve birbirimizi değiştirmek zorundayız” diyor. 2004 yılından bu yana STK faaliyetlerinde kadın ve gençlerle ilgili çalışmalar yapan Münteha Adalı, Türkiye’nin en büyük temizlik şirketlerinden Güvensan Bina Bakım Hizmetleri’nin CEO’su. BY Adalı adında bir esnaf lokantası olan Adalı, aynı zamanda bir melek yatırımcı ve Arya Kadın Yatırım Platformu kapsamında genç girişimcileri ve kadınları destekliyor. 2018 yılının Nisan ayında ise “Neden erkekler toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinin kendilerinin de sorunu olduğunu düşünmüyor?” sorusundan yola çıkarak “Erkekler Konuşuyor” projesini hayata geçiriyor. Erkekler ve gençler olmadan, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunu kadın kadına konuşmanın bir sonuca varamayacağına inanan Adalı, “Güç ve iktidar koltuğunda oturan erkekler konfor alanlarından çıkacaklar mı? Bu alana sahip olmalarının nedeni ekonomik anlamda güçlü oldukları için mi? Bu bir iktidar meselesi miydi yoksa toplumun yarattığı erkeklik algısı mıydı? Gelenekselin onlara yaptıklarının farkındalar mıydı?” gibi soruları erkeklere sorarken, onların toplum önünde bu sorulara samimiyetle cevap vermesini amaçlıyor. “Projenin başlaması ile erkekler konuşmaya ama bu defa farklı konuşmaya başladılar. Böylece birbirimizi anlamaya, dinlemeye, kendimizi sorgulamaya başladık. Değişimin önünde kimsenin duramayacağını fark ederek koşmuyor, ama sağlam adımlarla yürüyoruz” diyen Adalı, hayat mottosunu “Sorunu gör ve çöz!” olarak tanımlıyor. Münteha Adalı, projenin toplumsal cinsiyet eşitliği adına katkılarını ise şöyle anlatıyor.
Toplumda bir kadın sorunu varsa bu erkeklerin de sorunudur
“Bugüne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için hep kadın sorunlarına yöneldik. Kadın sorunundan bahsederken; erkeği suçlayıp, buzdağının arkasını görmezlikten geldik, kadın panelleri düzenledik ve kadınların sorunlarını kadınlarla konuştuk. Toplumda bir kadın sorunu varsa bu erkeklerin de sorunudur.”
Güçlü görünen tarafın mağduriyetini konuşmadıkça, şiddet azalmayacak
“Tıpkı kadınlık gibi erkeklik de biyolojik değil, toplumsal ve kültürel. Erkekler de toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamalı ve toplumdaki bütün cinsiyetlerin bu ayrımcılığa maruz kalmaması için kendilerine dayatılan rollerin dışına çıkmalı. Dünyada kadın şiddetinin perde arkasında; aslında erkeğe uygulanan şiddetin kadına yansımış hali olabileceğini düşünüyoruz. Güçlü görünen tarafın mağduriyetini konuşmadıkça, erkekler bunu dile getirmedikçe, iç seslerinin dışa vurmadıkça ve birbirimizle açıkça konuşmadıkça şiddet azalmayacak.”
Erkeklerin değişim elçileri olmalarını talep ediyoruz
“Toplumsal cinsiyet eşitliği diyaloğuna erkekleri de dâhil ederek, onlarla beraber sorgulamak ve tartışmayı amaç ediniyoruz. Konumuz cinsiyetten bağımsız insan olabilmek! Hayat, tek cinse verilen bir hediye değil! Erkeklerin birbirinin değişimine aracılık etme gerekliliğinin altını çiziyoruz. Değişim elçileri olmalarını talep ediyoruz. Birbirimizden öğrenmek, birbirimizi iyileştirmek ve birbirimizi değiştirmek zorundayız.”
Erkeklik kültürü tartışılmaz, yaşanır
"Erkekler, kadınlar üzerinden konuşmalarda çok rahat ve akıcı konuşuyorlar ama ‘erkeklik’ ile ilgili sorular başladığında ‘Nasıl yani?’ ifadeleri ve ağızlardan dökülemeyen kelimeler ile karşılaşıyoruz. Erkeklik, namus, gelenekler, dayatılan roller ve mecburiyetler konularında takılmalar oluyor. Çünkü bugüne kadar konuşulmayan konular. Ne toplum ne de kendileri bu konuda hiç düşünmemiş. Gerek bile duyulmamış. Erkeklik kültürü tartışılmaz sadece yaşanır… Bu proje ile ‘erkek kültürünün’ tüm gerçek tespitlerin engeli olduğunu görmesi kısmı da önemli. Özgürleşirken özgür bırakmayı bilmeliyiz.”
*Amacımız yargılamak değil, birbirimizi anlamak
“Etkinlik esnasında konuşmacılar savundukları düşünceleri kendi hayatlarında uygulayamadıklarını fark ediyorlar. Samimiyet kısmı net değil ama konuşmaya başlamak bile önemli bir adım. Etkinlik öncesi konuşmacılardan samimiyet sözü alıyoruz. Etkinlik esnasında fark ediyoruz ki dürüstler ancak bir noktaya kadar. Zaten amacımız kimseyi yargılamak değil. Sevgiyle birbirimizi anlamak ve fark etmek. Biz bir doğruyu bulmanın peşinde değiliz. Yaptıklarımızı ve yapılanları fark etmek çok önemli.”
12 Ekim “Farklılıklarımızla Yan Yana! Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Günü” olarak tescillendi
“Dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda genel olarak cinsiyet eşitliği değil kadınların ve cinsel tercihi ne olursa olsun kişilerin hakları ve sorunları konuşuluyor. Toplumu var eden cinsiyetler birlikte yol almalı. Konumuz cinsiyetten bağımsız insan olabilmek. Bu nedenle eşitliği vurgulamak ve farkındalığı çoğaltmak için 12 Ekim’i “Farklılıklarımızla Yan Yana Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Günü” olarak tescillettik ve dünyada kutlanması için Türkiye’den büyük bir adım atmak istedik.”
“El alem ne der” kısmı çok baskın
“Etkinlik boyunca erkeklerin konuşmaya daha fazla cüret ettiği konular partnerleri ile olan ilişkileri; kadınlara, analarına olan sevgi ve saygıları. Seviyorlar, koruyorlar ama genel durum çok farklı. ‘El alem ne der’ kısmı çok baskın, akıl ve vicdanın önünde ve çok güçlü. Kabul görme kaygısı, başta kendine sonra başkalarına hata yaptırıyor. Cüret edemedikleri konu ise toplumumuzun oluşturduğu ve dayattığı ‘erkeklik kültürü.’ Bunu konuşmak zor ama sanırım başladık konuşulmayanı konuşmaya…”
Cinsiyet eşitliğinin ne olduğu bilinmiyor!
Münteha Adalı etkinlikler sırasında en fazla şaşırdığı durumları ise şu başlıklar altında sıralıyor:
● Cinsiyet eşitliğinin ne olduğunun bilinmemesi,
● Konunun sadece kadına ait olarak görülmesi: “Siz yapın biz destekleriz”, “Siz sokağa çıkın, kadınlar her şeyi düzeltecek”, “Bir erkeği yetiştiren kadınlardır, suçlu kadın, kadında eğitim şart ve çok önemli” gibi düşünceler.
● Samimiyetsizlik,
● Ağızdan çıkan güzel kelimelerin bir tavır bir davranış ile yerle bir olması,
● Liderlik erkeğe ait: “Benim dediğim, benim kararım, benim namusum.” düşüncesi,
● Eğitimli olanların bile geleneksel düşünce ve tavırlar içinde olması.