Eriyen stokların anlamı

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

Sanayi üretimi ağustos ayında, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 3.5 oranında düşerken, eylülde yüzde 4.2, ekimde yüzde 7.2, kasımda yüzde 13.9 oranında azalmıştı.

Kapasite kullanım oranı ise haziran ayında 82.3 iken, temmuzda 80.0, ağustosta 76.2, eylülde 79.8, ekimde 76.7, kasımda 72.9, aralıkta 64.7'ye düşmüştü.

 * * *

Önceki gün, Almanya'nın Hannover kentinde, Domoteks Halı Fuarı'nı gezdik.

 * * *

Dikkatleri çekmek istediğim ilk konu, fuarın, ekonomik krizin gölgesinde sönük geçeceğini bekleyenlerin, büyük bir yanılgıya düşmesi;

Fuar katılımcılarının, stantlardaki yoğunluğu ve talebi geçtiğimiz yılın üzerinde bulması;

Geçtiğimiz yıllarda fuara 1 günlük ziyarette bulunan ABD'li alıcıların, fuarın son gününe kadar kalmaları ve yüksek tonajlı alımlar için fiyat teklifi istemesi…

 * * *

Bir diğer konu ise Durkar'ın Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Durur'un söyledikleri.

Durur, stoklardaki erimeye dikkat çekiyor ve:

"Son 5 ayda hammadde alımını ve üretimi durma seviyesinde yavaşlatmıştık. Talebi stoklarla karşılıyorduk.

Sektörün tamamında fotoğraf buydu.

Şimdi stoklar eridi. Stokların eridiğini ve üretimin başlayacağını, önceki ay dip yapan ve bu ay yükselişe geçen hammadde fiyatları gösteriyor.

Bu ay itibariyle hammadde alımına başlayacağız."

 * * *

Son konu ise fuarda firmaları ziyaret eden Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık'ın söyledikleri:

"Son 3 aydır yaşanan durgunluk yerini firmaların uzun dönem bağlantı taleplerine bıraktı. Bu, siparişlerdeki hareketlenmeyi gösteriyor."

 * * *

Stokların erimesi, beraberinde sanayi üretiminde artış getirecektir.

Bu, hammadde nedeniyle ithalatta da artış demektir.

Kısacası eriyen stoklar dünya piyasalarının canlanmasına neden olacak ama hammaddede dışa bağımlılık Türk ekonomisinin sorunu olmaya devam edecek.

 * * *

Yani Türkiye 2009'da büyüyecekse, hormonlu büyüme olarak nitelendirilen ithalatla büyüme tuzağında büyüyecektir.

 * * *

Sağlıklı büyüme için devletin yanı sıra reel sektörün aktörlerine de görev düşüyor.

Neden mi?

Hannover'de gördüklerimizi anlatayım: 

Gurur ve hüzün…

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda dikkatimizi çeken ilk stant, halı sektöründe dünyanın en büyüğü kabul edilen Mısırlı Oriantel Weavers'ninkiydi.

Türkiye'de iki fabrika kurulabilecek bütçeyle tasarladığı, yüzlerce metrekarelik standında, iğne atsan yere düşmez kalabalığa karıştık.

Yetkilisine şaşkınlığımızı belirtince, "Sizinkiler de çok iyi diyor" gülerek ve "Maliyetler nedeniyle rekabet avantajımız olmasa, bizi geçersiniz" diye ekliyor.

Dünya sıralamasında ilk dördü paylaşan Belçikalı Balta ve Vandenberghe ile Arabistanlı Hayat'ın standında da aynı diyaloğu tekrarlıyoruz. 

 * * *

Buna rağmen Bossan'ı, Durkar'ı, Dokuteks'i, Naksan'ın Royal'i, Gülsan'ın Kaşmir'i, Angora'sı, Merinos'u ile tam bir Türkiye şovu vardı Almanya'da. 

Gaziantep'e bağlı Erikliyayla köyünden yola çıkıp, dünyanın sayılı halı üreticileri arasına girmeyi başaran 10'a yakın halı üreticisinin yarattığı Kartal, Kaplan Kardeşler, Dost Kardeşler, Kaplan Halı, Yasin Kaplan, Haskaplan gibi markaların stantlarına olan ilgiyi de gördük.

 * * *

Fuar alanındaki büyüklü küçüklü 40'ı aşkın Türk üreticisine olan yoğun ilgi nedeniyle gururlanırken, ana fotoğrafın analiziyle düşünmeye başladık.

Öncelikle bu parçalı yapının, düşük maliyetler nedeniyle rekabet avantajını elinde bulunduran yabancı üreticilerin ekmeğine bir kat daha fazla yağ sürdüğünü gördük.

Yabancıları bir kenara bırakarak, aramızda yaşamayı yeğlediğimiz ölümüne rekabetin ve "küçük olsun benim olsun." anlayışının, maliyetleri yükselttiğini ve kâr oranlarını aşağı çekerek büyümeyi engellediğini, bizzat bu kaosta rolü olan aktörlerden dinledik.

"Aklın yolu bir" deyip, birleşmeyle büyüyebilineceğine, daha fazla kâr edilebileceğine, sermaye birikimi sağlayıp 'hammadde' üretimi gibi farklı alanlarda yeni yatırımlar yapılabileceğine inanıp, tüm bunların hayata geçirilmesine ihtimal dahi vermeyenlerin sayısındaki çoğunluğu görünce de üzüldük.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks (2) 27 Ağustos 2024
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024